Libya gerçeklerini CHP'nin yüzüne vurdu

Haber7 yazarı Taha Dağlı "CHP'ye kalsa ne işimiz vardı Libya'da" adlı köşe yazısında, Libya'da Türkiye'nin bugüne kadar geldiği noktayı yazdı. Hafter'in ağır darbe yediğini ve yanındaki ülkelerin desteğini çektiğini söyleyen Dağlı, yazısını, "Hadi onların hesaplarını bozduk o yüzden Libya'ya girdik diye kıyameti kopardılar da; CHP'nin hangi hesabı bozuldu ki tezkereye şiddetle karşı çıktılar acaba?" diye bitirdi.

ABONE OL
GİRİŞ 18.05.2020 10:00 GÜNCELLEME 18.05.2020 10:00 DÜNYA
Libya gerçeklerini CHP'nin yüzüne vurdu

İşte Taha Dağlı'nın o yazısı;

 

Ocak ayının ilk günlerinde Libya tezkeresi meclise geldi.
CHP reddetti.
Yetmedi CHP grup başkan vekili Mehmetçiğe "lejyoner" yani paralı asker diyerek hakaret etti.
CHP medyası "Libya'da ne işimiz var, Arapların savaşında Fizan çöllerine neden asker gönderiyoruz" diye kıyameti kopardı.
Tezkere sürecinde Trablus'daki meşru yönetimi bile karaladılar, darbeci Hafter'i savundular.

Türkiye Libya'da darbeci Hafter'in Trablus'a yönelik saldırılarına karşı harekete geçtikten sonra Libya'daki denklem değişti.
BAE, Mısır, Fransa, İsrail ve Rusya'nın desteğini arkasına alan Hafter, Türkiye destekli Trablus'un kapılarına kadar dayansa da başkenti ele geçiremedi.
Kaldı ki Hafter güçleri ağır darbeler aldı.
Onlara destek veren Fransız, Mısır askerleriyle Rus Wagnerler de.
3 hafta kadar önce onlarca darbe yanlısı silahlı kişi, Watiya üssünde günlerce mahsur kaldı.

 

BM'nin açık yasağına rağmen Libya'da gayrimeşru bir gruba silah yollayan BAE, Mısır, Fransa ve Rusya'nın gönderdiği mühimmatlar ele geçirildi, Rusların Pantsir adlı savunma sistemleri yerle bir edildi.

Trablus'taki savaş bitmedi. Hala devam ediyor. Önümüzdeki hafta daha da kızışabilir.
Çünkü Hafter artık son demlerinde.
Var gücüyle bir kaç kez daha saldıracak.
Onlar da püskürtülürse Hafter'in defteri tamamen dürülecek.

Vazgeçerler mi? Şu an için net şey söylemek zor. Hafter'in prestiji bitik, arkasındaki güçler "onca desteğimize rağmen hala beceremedin" diyerek Hafter'in otoritesini sorguluyorlar.
Ama Libya'daki bu çetin mücadeleyi sonuna kadar devam ettirebilirler o yüzden de Hafter'i gözden çıkarsalar da başka bir kukla isimle saldırıları sürdürebilirler.

Çünkü Libya'nın çok ama çok parası var. 100'ü ABD bankalarında 700'ü Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde olmak üzere toplamda 800 milyar dolar paradan bahsediliyor.
Libya'da yönetimi kim kontrol altına alırsa, paranın anahtarı da onda olacak.
O yüzden bir kaç yıl öncesine kadar çok zayıf gördükleri Sarrac yönetimini meşru olarak kabul etseler de daha güçlü adlettikleri Hafter'in yanında durmayı tercih ettiler.

Türkiye'nin en başında bu savaşa müdahil olmasına Hafter'in arkasındaki güçlerin tamamı şiddetle karşı çıktılar.
Üstelik paranın dışında bir de Akdeniz denklemi vardı.
Yunanistan'nın Girit hilesiyle Libya'nın deniz sahasını gasp edip, doğal gaz alanlarını ve transfer güzergahlarını da Hafter'in Libya'sı üzerinden dizayn etmişlerdi.
İşte bu hesap da bozuldu.
Türkiye'nin 27 Kasım 2019'daki Libya mutabakıtyla tüm denklem değişti.
O mutabakatın selameti için de Türkiye'nin Trablus yönetimini ayakta tutması şarttı.
Tezkerenin üzerinden 4,5 ay geçti.
Çok şükür Türkiye'nin planları işliyor, Trablus ayakta, Hatfer ağır yaralı, Türk SİHA'ları Trablus üzerinde darbecilere ait kuş bile uçurtmuyor.

Gelinen noktada NATO, Türkiye'nin yanında olduğunu teyit etti.
İtalyanlar daha önceden durumu kabullenmişlerdi.
ABD, Rusya'nın Libya'daki varlığından rahatsızlık duyuyor, bu nedenle onlar da Türkiye'ye hayır diyemiyor.
İsrail bile Türkiye-Libya mutabakatına artık karşı koyamaz halde.

Türkiye'nin tezkere hamlesiyle Libya'da işlerin seyri değişti, kimse kaybedenin yanında yer almak istemiyor artık,
Belki de o nedenle İsrail'de içten içe "Türkiye ile biz de mutabakat imzalayalım" söylentileri ayyuka çıktı.

Çünkü Hafter kaybederse İsrail'in 1 Ocak'ta imzaladığı Medsteam adlı, zaten maliyetli ve riskli olan, Akdeniz doğal gazını Avrupa'ya taşıma projesi komple çökecek.

27 Kasım 2019'da mutabakatı imzaladık.
2 Ocak 2020'den itibaren de o mutabakatı koruyabilmek için asker gönderdik.
Askeri seçeneği devreye sokmasaydık, mutabakatın bir kıymeti kalmayacaktı.
Türkiye masadaki hamlesine sahadaki gücünü de ekleyip, Libya'daki varlık mücadelesini garanti altına aldı.

Peki ya CHP'nin lafına uyulsaydı da Libya'ya gitmeseydik ne olurdu?
27 Kasım'da imzalanan mutabakat çoktan çöp olmuştu.
Akdeniz'de bırakın doğal gaz masalarında var olmayı, balık halinde mezatta bile sözümüz geçmezdi.
Libya çoktan düşmüştü.
Darbeci Hafter ve arkasındaki güçler Libya'ya üşüşmüş, Libya'nın paralarına çökmüş, Akdeniz'deki Libya'nın tüm hakimiyeti de onların kontrolüne geçmiş, Türkiye'ye ise doğal gaz değil hava gazı kalmıştı.

Darbeci Hafter diyoruz.
Arkasındaki BAE, Mısır, Fransa, İsrail, Rusya, Yunanistan diyoruz.
Biz oradayız diye hepsinin canı yandı.
Bir bir geri adım atmaya bile başladılar.
Hadi onların hesaplarını bozduk o yüzden Libya'ya girdik diye kıyameti kopardılar da; CHP'nin hangi hesabı bozuldu ki tezkereye şiddetle karşı çıktılar acaba?

KAYNAK : Haber7