Türkiye'nin tarihi adımı Batı'yı çıldırttı! Akıllara zarar karalama kampanyası

Haber7 yazarı Taha Dağlı, Türkiye'nin gündemindeki sosyal medya düzenlemesi ile ilgili bir yazı kaleme aldı. Batılı ülkelerde Türkiye'ye karşı bu düzenlemeye ilişkin akıllara zarar bir karalama kampanyasının yapıldığını dile getiren Dağlı, Türkiye'nin üzerinde çalıştığı sistemin aynısının bu ülkelerde geçerli olduğunu belirtti.

ABONE OL
GİRİŞ 23.07.2020 14:09 GÜNCELLEME 23.07.2020 14:18 DÜNYA
Türkiye'nin tarihi adımı Batı'yı çıldırttı! Akıllara zarar karalama kampanyası

Batı'da "Türkiye sosyal medyayı yasaklıyor" algısının oluşturulmak istendiğini söyleyen Taha Dağlı dünya çapındaki 54 dev şirketin "sosyal medya nefret dilini körüklüyor" gerekçesiyle Twitter ve Facebook'a reklam vermeyi durdurduğunu ifade etti. 

Türkiye'nin de bu düzenlemeyle yetinmemesi gerektiğini söyleyen Taha Dağlı, aynı şekilde Türk şirketlerinin de gerektiği zaman ceza kesmeleri gerektiğini söyledi.

 

 

İşte Taha Dağlı'nın o yazısı; 

Küresel şirketler, küresel şirketlerin yönettiği sosyal medya platformlarına karşı harekete geçti.
Büyük bir savaş var.
Onlarca dev firma, facebook ve twitter’a reklam vermeyi durdurdu.
Tek tek firma ismi vermeyelim.
Toplamda dünyaca ünlü 54 şirket, twitter ve facebook’a bir ay boyunca reklam vermeyeceklerini ilan etti.
Bu 54 küresel şirketin, sosyal medya platformlarına yıllık kazandırdıkları reklam parası, tam 735 milyon dolar.
Bunu 12’ye bölecek olursak, 61 milyon 250 bin dolarlık bir ceza kesilmiş, sosyal medya şirketlerine.
Neden?
Firmalar diyor ki, “sosyal medya nefret dilini körüklüyor, o nedenle reklamı kesiyoruz”.
Bu onların gerekçesi.
İşin aslı farklı da olabilir.
Dev holdingler kendi aralarında bir şeyin kavgasını da veriyor, olabilirler.

 

 

Ticaret savaşları, artan ambargolar, salgın, ABD’de patlak veren ayaklanmalar, heykellerin yıkılması, dünyanın dört bir yanında sürekli bir olarak yeni bir hareketliliğin ortaya çıkması, tüm bunları en yüzeysel haliyle “küreselci-ulusalcı” kavgası diye tanımlamak bile yeterli gelmiyor.

Köleliği anımsatan eski ABD başkanlarının heykelleri yıkılıyor.
Sanıyorsunuz ki, küreselciler, ulusalcılara karşı bir hamle yapmış.
O da ne bir bakıyorsunuz, aynı kişiler bu kez kölelikle mücadele eden “kahramanların” heykellerini de yıkıyor.

Trump karşıtı Antifa grubu Seattle’da özerklik ilan ediyor.
Tamam diyorsunuz, küresel şirketler, maşaları olan Antifa’yı Trump’ın üstüne salmış.
Ama bir bakıyorsunuz ertesi gün aynı Antifa grubu militanlar, aynı şehirdeki, küresel şirketlere ait cafeleri, mağazaları yağmalıyor.

Twitter ile Facebook’a reklam vermeyi durduran 54 şirket diyoruz, hemen hemen hepsi, küreselci diye tanımlanan firmalar.
Ama reklam cezası verdikleri sosyal medya şirketleri de öyle.

Demek ki kavga başka.
Belki de olup bitenler; küreselci-ulusalcı kavgasının yanı sıra küreselcilerin kendi içlerindeki kavgayla, ulusalcıların kendi aralarındaki kavgasının bütününden oluşuyor.

YENİ DÜNYA DÜZENİNE GEÇERKEN “BENİM DEDİĞİM OLACAK” KAVGASI

Sosyal medyaya ceza kesen o küreselci şirketlerden birinin, neler döndüğünü biraz daha iyi anlamamıza yarayacak bir açıklaması oldu.
ABD otomobil devi Ford’un yönetimi, “Dijital ve sosyal medya ekosistemini değiştirmek için daha fazla hesap verebilirlik, şeffaflık ve güvenilir ölçüm sağlanmasını istiyoruz” dedi.

Yani dijital ekosistemin değiştirilmesini talep ediyorlar.
Yeni dünya düzenine geçilirken, tüm hesabın kitabın ona göre yapılmasını istiyorlar ve bu değişimde bizzat kendilerinin söz sahibi olmasını şart koşuyorlar.

Gerekçesi ne olursa olsun, dünyaca ünlü şirketler, sosyal medyadaki “nefret diline” karşı çıkıyorlar, sosyal medya şirketlerine “Ali kıran baş kesen olamazsın, gerektiğinde hesap vereceksin” diyorlar.

Şirketlerin tavrı böyle.
Ülkelere bakalım.
ABD de aynısını yapıyor, AB üyesi ülkeler de.
Sosyal medya şirketlerine gerektiğinde hesap soruyorlar, “bu kullanıcı terörü övmüş, onun hesabını kapat, sen de o paylaşımı sil” diyebiliyorlar. Eğer yapılmazsa hem kullanıcıya hem de sosyal medya şirketine para ve hapis cezası kesebiliyorlar. Üstelik o şirketlerden takır takır vergi de toplayabiliyorlar.

Türkiye geç de olsa bu konuda AB’deki düzenlemenin neredeyse aynısını yapıyor.
Sosyal medyaya bir düzenleme getiriliyor. Nefret dili, hakaret, saldırı, terör gibi paylaşımlarla ilgili yaptırım süreci başlıyor.

Avrupa medyasına bakınca ne görüyoruz?
“Biz yaparsak iyi ama siz yapamazsınız”.
İngiliz BBC de Alman DW de günlerdir bu türküyü söylüyor.
Türkiye’de sosyal medya düzenlemesine “Türkiye sosyal medyayı yasaklıyor” yalanını yapıştırdılar.

Kendi ülkelerinde twitter’ın temsilcisi var. Ona istediklerini yaptırabiliyorlar.
Türkiye de aynı düzenlemeyi getiriyor, “Türkiye’de twitter temsilcilik açarsa, Türk yargısının kararlarını uygulamak zorunda kalacak” diyorlar.
Şaka değil Alman DW’nin internet sitesinde bu konuyla ilgili haberde tam olarak bu ifade yazıldı.
Hakikaten pes doğrusu.

Eğer AB’nin yaptığı düzenlemeyse, Türkiye’ninkisi de düzenleme.
Yok, Türkiye sosyal medyayı yasaklıyorsa, o halde Avrupa ülkeleri de yasaklıyormuş.
Çünkü Türkiye’nin gündemindeki düzenleme maddeleri, birebir Avrupa ülkelerindekiyle aynı.

BİZİM ŞİRKETLERİMİZ DE REKLAMI KESMELİ

Bir durum daha var.
Avrupa basını ne derse desin, Türkiye devleti, sosyal medya şirketlerine yönelik bu adımları mutlak suretle atmalı.
Ama yetmez.
Tıpkı o 54 şirket gibi Türkiye’den de büyük firmalar, sosyal medya şirketlerine yıllık milyonlarca dolar reklam veriyor.
O şirketler nasıl “hesap vereceksin ey facebook, ey twitter” diyebiliyor ve reklam cezası kesebiliyorlarsa, bizim firmalarımız da aynısını yapmalı.