Taha Dağlı yazdı: LGBT lobisi sevinçten bayram ediyor

Haber7 yazarı Taha Dağlı, Türkiye'nin gündemindeki İstanbul Sözleşmesine ilişkin yaşanan tartışmalara değindi. Özellikle LGBT sevici lobinin "AK Parti'de çatlak, sarsıntı" gibi ifadelerle İstanbul Sözleşmesi nedeniyle yaşanan tartışmalara ışık tuttu. Dağlı, LGBT yanlısı medyanın algı operasyonunu deşifre etti.

ABONE OL
GİRİŞ 05.08.2020 13:35 GÜNCELLEME 05.08.2020 13:44 DÜNYA
Taha Dağlı yazdı: LGBT lobisi sevinçten bayram ediyor

Türkiye'ye karşı sürekli olarak algı operasyonu oluşturmaya çalışan batı menşeli medya organizasyonları bu sefer de LGBT üzerinden hükümeti hedef alıyor. İstanbul sözleşmesi konusunda yaşanan tartışmalara değinen eşcinsellik yanlısı medya kuruluşlarının algı operasyonuna Haber 7 yazarı Taha Dağlı değindi.

 

 

"Bizi sürükledikleri yere dikkat" diyen Taha Dağlı, aynı şekilde İstanbul sözleşmesi üzerinden yapılan tartışmaların birliği bozmaması gerektiğini belirterek "Bu ülkenin lideri, yedi düvele korku salmışken; üç beş LGBT’liye kendimizi güldürmeyelim." dedi.

İşte Taha Dağlı'nın o yazısı

Bu haber dün Alman DW’nin manşetindeydi.
“Ak Parti’de derin çatlak” diyor, “Ak Parti’de sarsıntı” diyor.
Sebep, İstanbul Sözleşmesi.
Tabi haberi servis ederken kullandıkları görsel de ayrıca düşündürücü, “Ak Parti’de İstanbul Sözleşmesi çatlağı büyüyor” başlığında, LGBT’lilerin fotoğrafı kullanılmış.
Yani aslında “İstanbul sözleşmesi eşittir, LGBT” demek isteniyor.
Ak Parti’yi bölen meselenin de LGBT olduğu algısı işleniyor.

 

 

BİZİ SÜRÜKLEDİKLERİ YERE DİKKAT!

Gelinen noktayı görebilmek açısından, mühim bir haber.
Çünkü ne yazık ki nereye doğru sürüklendiğimiz tam olarak görülemiyor.
Adamlar sanki Ak Parti içerisinde eşcinselliği savunanlar varmış da, onlarla buna karşı çıkanlar arasındaki bir krizden bahsediyor.
Bizi sürüklemeye çalıştıkları yer burası, bundan daha utanç verici bir durum olamazdı herhalde.

LGBT kısmı sözleşmede bir maddenin içerisine başka bir ifadeyle sinsice yerleştirilmiş.
İmzalandığı yıllarda böyle bir tartışma olmamıştı çünkü LGBT lobisi henüz düğmeye basmamıştı.
Özellikle 2015’ten itibaren bu lobi faaliyete geçti.
İstanbul sözleşmesini kendilerine kalkan yapıp, meseleyi bu aşamaya kadar getirdi.

LGBT lobisinin bu kadar ayyuka çıkmaya başladığı son 5 yıla bakalım.
PKK-HDP’nin terör tezgahları başlarına yıkıldı, 15 Temmuz darbesi püskürtüldü, Suriye sınırının büyük bölümü terörden temizlendi, Irak sınırı da öyle, yetmedi Libya’ya gidildi, Akdeniz ve Ege’deki egemenlik haklarımız koruma altına alındı, dünya korona salgınına maske bulamazken, Türkiye dünyaya örnek oldu.
Nihayet zincirler kırıldı, Ayasofya da açıldı.

Önce hilafet ardından İstanbul sözleşmesi.
Bir Müslüman halifelerini ret eder mi, asla etmez.
Bir Müslüman, eşcinselliği meşrulaştırır mı, LGBT’yi savunur mu, asla yapmaz.

Ama öyle iki damar bulundu ki, ikisinden de sert dozlarda enjekte gelince, ortalık bir anda karıştı.
Ayasofya açılmış, daha ne olsun, derken gündem alt üst oldu.

CHP’den ve ortaklarından hiç ses geliyor mu?
LGBT’yi en çok onlar savunuyordu.
Ne oldu da sustular?
Ne olacak, Ak Parti’de kavga çıksın, büyüsün, izleyelim diyorlar.

Hele ki kadına şiddet meselesi.
Daha birkaç hafta önce ne konuşuluyordu?
HDP’lilerin kadınlara attığı dayaklar, yaptıkları tecavüzler.
CHP’yi savunan bir gazetecinin, eski eşine uyguladığı şiddet.
İmamoğlu’nun faturasını belediyeye ödettiği milyarlık, içkili yemekleri.
Kurban bayramında İBB kesim merkezinde mundar edilen kurbanlıklar.

Hepsi anında unutuldu, gündemden bir anda düşüverdi.

Dış politikayı saymıyorum bile.
Bu ülke, aynı hafta içerisinde hem Akdeniz’de hem Ege’de navtex ilan edip, Azerbaycan’da Rus-Ermeni ittifakına karşı 11 bin Mehmetçikle tatbikat başlattı.
Libya, Suriye, Irak hepsinde askerimiz var, buralar muhafaza edilmeli.
Gözümüz açık olmalı.
Birlik olunmalı.

Meseleyi kadın, çocuk, aile kavramlarından alıp, LGBT boyutuna endekslemeyelim.
DW’nin haberini gördük, orada öyle yapmışlar, kadın meselesi yok sadece LGBT var.
Tezgah çok net şekilde ortada.
Bizi kendi içimizde, eşcinsellik savunucuları ve karşıtları olarak, kapıştırmaya çalışıyorlar.
Yahu nasıl böyle adi ve ucuz bir tuzağa düşülebilir?

Hiçbir sözleşmenin savunucusu değilim.
Evet kadını koruyalım derken aşırılık yapılıyorsa ve durum babalarla çocuklarda mağduriyet oluşturuyorsa veya aile kurumuna zarar verir noktaya geliyorsa, mutlaka ve mutlaka düzenleme şart.
Ya da her hangi bir sözleşme gerçekten LGBT’yi meşrulaştırıyorsa, önünü açıyorsa, o sözleşme de kesinlikle çöpe atılmalı.
Ama tüm bunları konuşurken, yaparken, LGBT lobisinin oyununa gelinmemeli.

Kimsenin şüphesi olmasın, Türkiye’nin başındaki lider, ne kadının ne erkeğin ne çocuğun hakkını çiğnetir ne de aile kurumunun en ufak zarar görmesine imkan veren bir durumu görmezden gelir.
Hele ki LGBT konusundaki hassasiyeti üzerine cümle kurmaya bile gerek duymuyorum.

Bu ülkenin lideri, yedi düvele korku salmışken; üç beş LGBT’liye kendimizi güldürmeyelim.

KAYNAK : Haber7