Türk mucitlerden Trump'ın sözlerine yanıt
Dünyanın dört gözle beklediği koronavirüs aşısını bulan Prof. Dr. Uğur Şahin ile Dr. Özlem Türeci, Amerikan New York Times gazetesinin internet sitesinde yayınlanan 'Sway' adlı podcast programının konuğu oldu. Türeci ve Şahin çifti, aşıya ilişkin kritik bilgiler verirken, ABD Başkanı Donald Trump'ın aşının kasten geciktirildiği yolundaki iddiasına da ilk kez yanıt verdiler!
ABONE OLSunucu Kara Swisher'ın Amerikan ilaç devi Pfizer ile ürettikleri aşının BioNTech şirketi çalışanlarına yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusuna Şahin-Türeci çifti "Henüz değil" yanıtını verdi.
Swisher'ın "İkinizden biri" sorusuna ise Prof. Dr. Şahin'in açıklayıcı yanıtı şöyle oldu:
"Henüz değil. Klinik düzenlemelerden dolayı aşı yaptırmamıza izin verilmiyor. Aşı şu anda sadece klinik deneyler dahilinde uygulanabiliyor.
Ve klinik denemelere şirket çalışanlarının katılmasına izin verilmiyor. Yani bu, aşıya diğer insanların da erişimi olduğunda bizim de erişebileceğimiz anlamına geliyor."
Swisher'ın "Bu aşının işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum, tehlikeli olabilir" şeklinde düşünen insanları nasıl ikna edecekleri yolundaki sorusuna Dr. Özlem Türeci'nin yanıtı ise şöyle:
"Hiç kimseyi ikna etmek istemiyoruz. Katkımızın şöyle olması gerektiğini düşünüyoruz, ki mümkün mertebe şeffafız... Halkın denemelerimizden elde ettiğimiz datayı mümkün mertebe ayrıntılı şekilde almasını sağlıyoruz. Ve bunu değerlendirip yorumlamayı uzmanlara bırakıyoruz."
Slovakya ve Polonya gibi ülkelerde ulusal ölçekte aşılamanın zorunlu olacağını, ABD'de ise bu zorunluluğun olmadığını hatırlatan Kara Swisher, "İnsanların aşılanması gerektiğini düşünüyor musunuz" sorusuna ise Dr. Türeci, "Hayır, ABD'deki yöntemi tercih ediyorum, herkes kendi kararını verebilir" yanıtı verdi.
Kara Swisher, ABD Başkanı Donald Trump'ın seçimi kaybetmesi için aşı keşfinin geç açıklandığı yolundaki iddiasını da Şahin-Türeci çiftine sordu.
Dr. Türeci'nin yanıtı şöyle: "Burada Almanya'da, geciktirmek ya da ABD seçimlerine müdahale etmekte herhangi bir çıkarımız yok. Ve biliyorsunuz ki, klinik denemeler son derece kurallara uygun düzenleniyor ve bu gerçekten geciktirebileceğiniz, durdurabileceğini ya da hızlandırabileceğini bir şey değil."
Dr. Şahin'in yanıtı ise şu oldu: "Siyasetle ilgilenmiyoruz. Günün sonunda bizim çıkarımız mümkün mertebe en hızlı şekilde bu aşıyı geliştirmek. Etik standartları takip etmek, bilimsel standartları takip etmek zorundayız.
Pazar günü akşam etkinlik sonuçlarını öğrendim ve ertesi sabah sonuçları açıkladık. Bu öylesine önemli bir bilgiydi ki, ekibimiz, basın ekibimiz uygun haberle ortaya çıkmak için bütün gece çalıştı.
Yani günün sonunda, biz bilimle hareket ediyoruz, kendi standartlarımızla hareket ediyoruz. Ki bu, hiçbir siyasi gündemle eşleşmez."
Dünyanın dikkatle izlediği iki bilim insanının Türk kökenli olmasına ilişkin yöneltilen soruya Uğur Şahin şöyle yanıt verdi:
* Evet, bir taraftan bizim yaşamlarımızın başkaca insanlara ilham vermesini tamamıyla anlıyorum. Sadece göçmenlere ilişkin de değil. Aşının Almanya'da üretilmesiyle de ilgili.
Yani, insanlar bu Alman aşısı olduğu için gurur duyuyor, ya da bu aşı Türkiye'den gelen insanlar tarafından yapıldı. Sanıyorum ki tüm bu olumlu duygular tamamıyla güzel. İnsanlara ilham verebiliyorsak, bu iyi bir şey.
* Fakat sevmediğimiz şey, bunun politik bir tartışma için bir araç olarak kullanılması. Günün sonunda, kilit mesaj şu, işbirliği anahtardır. Şirketimizde 60'ı aşkın ülkeden insan çalışıyor.
Tedarikte dahli olan dünyada birçok şirket ve grup var; örneğin, lipit nano-parçacıklar. Bu Kanadalı bir şirketti. Avusturyalı bir şirket, klinik deneme materyallerinin hazırlanmasında bize yardım etti. Yani kilit mesaj bu olmalı, herkese ihtiyaç duyuluyor. Göçmenliğin artıları ve eksilerine ilişkin siyasi bir tartışma olmamalı.