ABD ve İsrail'den tam da 6 Ocak öncesi nükleer denizaltı çıkarması
Haber7 yazarı Taha Dağlı "Tam da 6 Ocak öncesi denizaltı çıkarması" adlı köşe yazısında, ABD ve İsrail'in Basra Körfezi'ne nükleer denizaltılarıyla yaptığı çıkarmayı kaleme aldı.
ABONE OLDağlı yazısında ABD ve İsrail'in attığı bu adımı değerlendirerek, tam da Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin ve Trump'ın koltuğu devredeceğinin arifesinde olduğumuzu hatırlattı.
"O halde Trump, 6 Ocak-20 Ocak arası bir çılgınlık yapar da, giderayak İran'ı bombalar mı?" sorusun soran Dağlı, "Trump'ın günleri sayılı. Biden geldiğinde ona bir İran enkazı bırakmak istiyor. Trump'ın düşüncesi şu, İran öyle bir hale gelsin ki, Biden döneminde bir nükleer müzakere yapılamasın. Bu nedenle İran'ın ağır darbe alması şart" diyerek sürecin devamını anlattı.
İşte Taha Dağlı'nın o yazısı;
"İsrail ile ABD aynı anda aynı yere, İran’ın burnunun dibine, Basra Körfezine denizaltılarla çıkarma yaptı. Bu durumun İran’a bir mesaj olduğu açık ama mesajın ötesinde de bir anlamı var mı?
ABD’de Trump’ın günleri sayılı.
6 Ocak çok kritik bir tarih.
Kongre seçim sonucunu tasdik edecek.
Bir bakıma Biden önündeki son virajı da aşacak.
Ardından da 20 Ocak’ta yemin edip, Beyaz Saray’a çıkacak.
Tam da bu süreçte ABD donanması, 2 savaş gemisi ve bir nükleer denizaltıyla Basra Körfezine girdi.
Aynı saatlerde İsrail’e ait bir denizaltı da Mısır’ın onayıyla Süveyş’ten geçip, Kızıldeniz’e oradan da Basra Körfezine ulaştı.
ABD ve İsrail denizaltıları, göstere göstere, İran’ın burnunun dibine kadar geldi.
Öyle ki ABD Donanması sosyal medya hesabından denizaltıların fotoğraflarını paylaştı.
“Her türlü müdahaleye hazırız” denildi.
ABD ile İsrail’in bu hamlesinin sürecine bakalım.
İranlı nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade suikastının hemen ertesindeyiz.
İran’ın bu saldırıya bir karşılığı olmadı.
3 Ocak 2020’de İran devrim muhafızlarının komutanı Kasım Süleymani, Bağdat’ta ABD tarafından öldürülmüştü.
Süleymani suikastının yıldönümünün arifesindeyiz.
6 Ocak’ın Trump için öneminden bahsettik. ABD kongresi başkanlık için son sözü söyleyecek.
Trump’ın geriye iki haftası kalacak.
O halde Trump, 6 Ocak-20 Ocak arası bir çılgınlık yapar da, giderayak İran’ı bombalar mı?
Trump’ın günleri sayılı. Biden geldiğinde ona bir İran enkazı bırakmak istiyor.
Trump’ın düşüncesi şu, İran öyle bir hale gelsin ki, Biden döneminde bir nükleer müzakere yapılamasın. Bu nedenle İran’ın ağır darbe alması şart.
Trump bu anlamda mümkün olduğunca hazırlığını yaptı. Pentagon’u baştan aşağı, kendi adamlarıyla doldurdu. Hem olası Beyaz Saray’daki koltuk kavgası için hem de Ortadoğu’da İran’a yönelik askeri bir hamle için Pentagon’u kendi talimatlarına uygun hale getirdi.
Fahrizade suikastına İran, ABD ile İsrail’in beklediği gibi bir yanıt vermedi. Belli ki İran, biraz daha sabredip, Trump’tan kurtulmayı bekliyor, “az daha dişimizi sıkalım, ne de olsa Biden gelince biraz daha rahat ederiz” diye hesap ediyor, olabilir.
Denizaltılar, bu nedenle ikinci bir dalga olarak Basra Körfezine gönderilmiştir, diyebiliriz.
İran kıyılarına göz diken ABD ve İsrail denizaltıları.
Amaç, provokasyonla İran’ı hataya zorlamak, İran’ın bir hamle yapmasını bekleyip sonrasında harekete geçmek.
23 Kasım’da İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile buluştuğu Suudi Arabistan ziyaretinde alınan karar doğrultusunda, “İran’a karşı bir hamle yap sonra İran’ın cevap vermesini bekle, İran saldırıya saldırıyla yanıt verdiği anda ise Tahran’a bomba yağdır”, plan bu.
O toplantı sonrası Fahrizade suikastı yapıldı. İran tuzağa düşmedi. Şimdi denizaltı çıkarmasıyla ikinci kez İran’ın üzerine gidiliyor, Tahran karşılık vermeye zorlanıyor.
Trump’ın niyeti, böyle.
Netanyahu’nun da aynı.
Trump gitti gidiyor. Netanyahu ise tutunmaya çalışıyor.
Onun İsrail’deki akıbeti de belli değil. Çok büyük ihtimalle İsrail’de Mart ayında yine seçim olacak. Bu son 2 yılda dördüncü seçim demek. Netanyahu, koltuğu devretmek/kaptırmak istemiyor çünkü bıraktığı an hapse girebilir, başı yargıyla belada. O nedenle İran konusu onun siyasi geleceği açısından da büyük bir koz."