Kudüs'teki sistematik şiddetin perde arkası: Hain işgal planı

İsrail yıllardırFilistin bölgelerinde şiddet eylemlerini özellikle Ramazan'da körüklüyor. Bu eylemlerin arkasında ise siyonist işgal planı yer alıyor.

ABONE OL
GİRİŞ 10.05.2021 18:01 GÜNCELLEME 10.05.2021 18:01 DÜNYA
Kudüs'teki sistematik şiddetin perde arkası: Hain işgal planı

İsrail her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayında şiddet olaylarını körükleyerek, provokasyonlar ile Filistinlilere saldırılar düzenledi. Özellikle İslam'ın Harem bölgelerinden biri olan Mescid-i Aksa'ya baskınlar gerçekleştirerek bölgedeki tansiyonu yükselten fanatik yahudiler, aslında sinsi bir planın parçası olarak bu adımları atıyor.

İsrail yönetiminin bilinçli olarak körüklediği bu yangının arkasınd, siyonist emellere dayanan yayılımcılık politikası yer alıyor. Özellikle şiddet, baskı ve yıldırma ile Filistinlileri Müslüman topraklarından kovmaya çalışan İsrail yönetimi, bu yıl da bunun örneğini sergiledi.

GERGİNLİKLERİN SEBEBİ

İsrail polisi, tarihi kent Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa’da bir süredir Filistinlilere ibadetlerini yaparken müdahalede bulunuyor. Özellikle ramazan ayı ile birlikte başlayan İsrail şiddetine kentte yaşayan Yahudi yerleşimciler de katılmış durumda.

Peki, arkada yatan sebepler neler? Kudüs’te gerginlik neden arttı?

Esasen iki önemli nedeni var. Bunlardan birincisi, Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’nde 28 Filistinli ailenin zorla tahliye edilmeye çalışılması. Diğer neden ise Yahudi yerleşimcilerin 10 Mayıs’ta kutladıkları ve “Kudüs Günü” olarak adlandırdıkları gün Mescid-i Aksa’ya girmek istemeleri.

KUDÜS GÜNÜ PROVOKASYONU

Öncelikle bugün Yahudi yerleşimcilerin neden Mescid-i Aksa’ya girmek istediğine bakalım. İsrail 1967’de Ürdün, Suriye ve Mısır’a ani bir saldırı başlattı ve “6 Gün Savaşları” olarak bilinen savaşta Mısır’ın Sina Yarımadası’nı, Ürdün’e bağlı Doğu Kudüs ve Gazze’yi, Suriye’nin de Golan Tepeleri'ni işgal etti.

Yahudiler için de kutsal olarak kabul edilen Kudüs’ün İsrail tarafından işgal edilmesi yani 10 Mayıs, “Kudüs Günü” olarak kutlanıyor. Bu sene Kudüs’ün işgalinin 54’üncü yıl dönümü.

Tarihi kentte bugün artan gerginlikte bunun önemli bir payı var. Zira fanatik Yahudi yerleşimciler, Mescid-i Aksa’ya girmeye çalışıyor. Direnen Filistinliler ise müsaade etmiyor.

Gerginliğin artmasının asıl nedeni ise başka.

ATALARININ EVLERİNDEN ZORLA ÇIKARIYORLAR

Öncelikle İsrail Kudüs’ü işgal ettiği 1967’den beri Filistinlileri çeşitli yollarla tahliye etmek ve yerlerine Yahudi yerleşimcileri yerleştirmek için çaba gösteriyor. İsrail 1967'de işgal ettiği Doğu Kudüs'te "Gaiplik Yasası” ya da gayrimenkullerin Yahudi sahipleri olduğu iddiasıyla onlarca Filistinlinin evine el koyuyor.

İsrail hükümeti şimdiye kadar Doğu Kudüs'te 18 yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşa ederken, bu yerleşim birimlerinde 220 binden fazla Yahudi yerleşimci ikamet ediyor.

İsrail hükümetinin yanı sıra, aşırı Yahudi örgütlerin de Doğu Kudüs’ü Yahudileştirme çalışmaları işgalden sonra her geçen gün hız kazandı.

Her ne kadar İsrail ile aşırı Yahudi örgütlerin çalışmaları ayrı görülse de Filistinliler hükümetin Yahudi örgütlere her türlü kolaylığı sağladığını iddia ediyor.

Doğu Kudüs'te Filistinlilerin evlerine değerinin çok üstünde fiyat teklif eden, gayrimenkullerin Yahudilere ait olduğu iddiasıyla Filistinlileri evlerinden zorla çıkartan örgütlerin bazılarının isimleri şöyle:

Elad, Ateret Cohanim, Tapınak Enstitüsü, Hay Fekiam, Tapınağın Kurulması Hareketi ve Yahudi Liderliği.

YAHUDİ ÖRGÜTLERİN İSTİLA PLANI

Yahudi örgütlerin Yahudileştirme politikaları kapsamında yoğunlaştıkları bölgeler, Doğu Kudüs'te yer alan Silvan bölgesi ve Şeyh Cerrah Mahallesi.

Yahudi örgütlerin ilk başvurduğu yöntem ise Filistinlilerin oturdukları evlerin Yahudilere ait olduğunu iddia etmek ve bu durumu mahkemeye taşımak.
Mahkemeye taşınan davalar genelde Yahudi örgütler lehine sonuçlanıyor ve Filistinlilerin evlerinin istila edilmesinin önünü açıyor.

Öyle ki Yahudi yerleşimciler Doğu Kudüs'ün Akabe Derviş Mahallesi'nde 2 yaşlı Filistinlinin pazara çıkmasını fırsata çevirerek eve girdi ve Filistinlilerin eve bir daha girmesini engelledi.

Olay yerinde toplanan Filistinli gençlere ise İsrail polisi müdahale etti. Filistinliler, yerleşimcilerin tapuda değişiklik yaparak eve el koyduğunu belirtti.

Bu ve benzeri olaylar yıllardır Doğu Kudüs’te neredeyse her gün yaşanıyor. Uzun mahkeme süreçleri, bezdirme politikası, tehdit…

İLK ALICI YAHUDİ YERLEŞİMCİLER DEĞİL

Mescid-i Aksa'nın güneyinde yer alan Silvan bölgesinde ise farklı bir Yahudileştirme politikası izleniyor.

Yahudilere evlerini satmak istemeyen Filistinlilerin evleri başkaları tarafından satın alınıyor. Komisyoncular vasıtası ile satın alınan bu evler, Yahudi yerleşimcilerin eline geçmiş oluyor.

Yahudi yerleşimcilere ulaşıncaya kadar birçok el değiştiren Doğu Kudüs'teki evler, asıl sahiplerinin bilgisi olmadan Yahudi yerleşimciler tarafından satın alınmış oluyor. Yahudi örgütlerin bir diğer istila yöntemi de Filistinlilerin evlerine değerlerin çok üzerinde fiyat teklif etmek.

Araştırmacılara göre, İsrailli örgütler son 10 yılda 100'e yakın Filistinlinin evini istila ederek bu evlerde yaşamaya başladı. Diğer yandan Doğu Kudüs'te Filistinlilerin evlerinde oturan Yahudi yerleşimci sayısı da 5 binin üzerine çıktı.

Bu örgütlerden son zamanlarda öne çıkanlar Elad ve Ateret Cohanim dernekleri.

ELAD DERNEĞİ

İsrail'in Kudüs'ü Yahudileştirme çabalarında etkin rol oynayan "Elad" yerleşim birimi örgütü, son yıllarda Filistinlilere ait ev ve arazilere yönelik baskınlarda öne çıkıyor.

Kudüs'ün güneyindeki "Elad" yerleşim birimine bağlı örgüt, İsrail tarafından 1986'da kuruldu. İsrail dernekleri sicil defterinde yer alan bilgilere göre, örgütün kuruluş amaçları arasında "Nesiller, rehberlik çalışmaları ve yerleşim yoluyla Kudüs ile Yahudiler arasındaki bağları sağlamlaştırmak ve Yahudileri buraya yönlendirmek" gibi ifadeler yer alıyor.

Türkçe "Davud Şehri'ne doğru" anlamına gelen İbranice ifadenin kısaltması olan Elad isminin de bu hedefler doğrultusunda özellikle seçildiği belirtiliyor.

Elad'ın resmi internet sitesinde, Yahudi inancına göre Hazreti Davud'un 3 bin yıl önce Kudüs'ü inşa ettiği ve özellikle Mescid-i Aksa'nın güneyindeki tepeyi "Yahudi halkı için dini ve ruhani başkent" olarak seçtiği aktarılıyor.

Bu bakış açısıyla hareket eden Elad isimli örgüt için Doğu Kudüs'ün Silvan bölgesinde bulunan Vadi Hilve Mahallesi ayrı bir öneme sahip. Örgüt, faaliyetlerini yoğunlaştırdığı bu bölgede sık sık tarihi eser kazıları yaparak Yahudi ajandasını uygulamaya çalışıyor.

ATERET COHANIM DERNEĞİ

Ateret Cohanim Derneği de Doğu Kudüs'te Filistinli ailelerin 100 yıldır yaşadığı evlerin, Yahudilere ait olduğunu iddia ederek sık sık Filistinlileri mahkemeye veriyor.

Mahkemelerin genelde lehinde karar verdiği Ateret Cohanim, mahkeme tebligatlarını Filistinli ailelerin evleri ulaştırıyor.

Evlerinden çıkmayı reddeden Filsitinlilerin evlerini İsrail polisi eşliğinde işgal eden örgüt mensupları, Filistinlilerin Mescid-i Aksa civarından göç etmeleri için de çaba sarf ediyor.

Filistinlilerin evleri ya da arsaları nasıl istila ediliyor?

İsrail 2000 yılında çizdiği strateji ile Kudüs'te 2020 yılına kadar Filistinli nüfusu yüzde 12'ye düşürmeyi planlıyordu. İsrail, Doğu Kudüs'te Filistinlilerin evlerine, ya "Gaiplik Yasası" çerçevesinde el koyuyor ya da imarı olmadığı gerekçesi ile yapıları yıkıyor.

Bu çerçevede, 2001 ile 2014 yılına kadar bin 134 evi ruhsatsız olduğu gerekçesi ile yıktı. Bu da 21'inci yüzyılın ilk çeyreğinde İsrail'in her ay 6,25, her 10 günde bir ise 2 Filistinlinin evini yıktığı anlamına geliyor.

İsrail ayrıca Kudüs'te uyguladığı yüksek vergi oranları ile tarihi kentte Filistinlilerin yaşamasını zorlaştırıyor. Filistinliler, Kudüs Belediyesinin ev yapılması için istediği yüksek vergileri ödeyemediği için ya bankalara müracaat ederek yüksek faizli kredi çekiyor ya da evlerini ruhsatsız olarak yapıyor.

GAİPLİK YASASI

Gaiplik Yasası, İsrail parlamentosu Knesset'te 1950 yılında kabul edildi.

Yasa, 1948 Savaşı sonrası Filistin içindeki veya dışına göçmüş Filistinlileri kapsıyor. Sahipleri göç etmiş arsa veya gayrimenkullerin İsrail'e tahsisini öngörüyor. İsrail bu yasa çerçevesinde yaklaşık 300 köye ve 20 bin binaya el koydu.

BÖLGEDEKİ SON DURUM

Şeyh Cerrah Mahallesi'nde yüzlerce yıldır yaşayan Filistinliler, bir gün kapılarında “Bu ev bizim” diyen bir Yahudi yerleşimci görebiliyor.

Yahudi yerleşimciler, son olarak 28 Filistinlinin kapısını böyle çaldı. İsrail mahkemelerine taşınan olaylar, her zaman Yahudi yerleşimciler lehine sonuç veriyor.

Filistinliler, şimdi dedelerinin yaşadıkları evlerde kira vererek oturmayı kabul ediyor. Tek şartları var: Gayrimenkullerin mülkiyetinin mahkeme kararıyla belirlenmesine kadar, mülkiyetin mahkeme uhdesinde kalması.

Ancak Yahudi yerleşimciler bunu da kabul etmiyor. Onlarca yıldır sürdürdükleri bir politikanın ürünü olan bu istek, mülkiyet hakkının kendilerine verilmesi ama Filistinlilerin evlerinde oturmaya devam etmesi şeklinde vücut buluyor.

Bu da şu anlama geliyor. Yahudi yerleşimci istediği zaman Filistinli aileyi evinden çıkarabiliyor.

Şu an İsrail mahkemeleri bir karar vermiş değil. Ancak daha önceki örneklerin emsal teşkil etme olasılığı çok yüksek.

Birkaç gündür Mescid-i Aksa’ya da yansıyan gerginliğin altında yatan asıl neden bu. Filistinliler, çeşitli nedenler ve bahanelerle yüzlerce yıldır yaşadıkları yuvalarından sürülmeye itiraz ediyor ve kabul etmiyor.

KAYNAK : TRT Haber