Amerika'nın Siyonist Başkanları
İşgalci İsrail, tüm dünyanın gözü önünde Filistin Müslümanlarına zulmediyor, ABD de destek veriyor. Hürriyet gazetesi yazarı Şener, Siyonist başkanları yazdı.
ABONE OLHürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener'in, "Amerika'nın Siyonist Başkanları" başlıklı yazısı şöyle:
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 2017 yılında Dünya Yahudi Kongresi’nin New York’taki toplantısında Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl Ödülü’nü alırken, “Siyonistim, Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok” demişti.
Bugün, İsrail’in saldırganlığının ve Filistinlilere karşı uyguladığı soykırım ve zulmün arkasında Amerika Birleşik Devletleri’nin bu tutumu var. Filistin topraklarında Yahudilerin tam hâkimiyeti olarak kısaca tarif edebileceğimiz “Siyonizm” ABD yönetiminin tam desteğiyle ayakta kalıyor.
ZULME DESTEK
Nitekim, Joe Biden, İsrail yönetiminin, Kudüs’te Doğu Kapısı’nda Filistinlilere müdahalesini, ardından Şeyh Cerrah mahallesinde Filistinlilerin evlerinden çıkartılma girişimini, son olarak Kadir Gecesi, Mescid-i Aksa’da namaz kılanların üzerine bomba ve plastik mermilerle saldırmasını görmezden gelip yine Netanyahu hükümetinin yani İsrail’in yanında olduğunu açıkladı. ABD Başkanı ve Dışişleri Bakanlığı sözcüleri İsrail’i kınayamadı.
Ağzından demokrasi, hukuk, insan hakları düşmeyen ABD Başkanı, saldırgan İsrail’e tek laf etmeden, Gazze’den verilen karşılıklar için dün “Binlerce roket topraklarına düşerken İsrail’in kendini savunma hakkı var” dedi.
Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada da “Biden, Hamas ve diğer terör gruplarının Kudüs ve Tel Aviv de dahil bölgelere yönelik roket saldırılarını kınadı. Biden, İsrail’in güvenliğine ve İsrail’in sivilleri korurken kendini ve halkını meşru müdafaa hakkına sarsılmaz desteğini iletti” ifadesine yer verildi.
ETKİ AJANLARI DEVREDE
Oysa, üç dinin kutsal toprakları üzerinde terör estiren İsrail yönetiminden başkası değil. Yurtdışında ve yurtiçinde yapılan bazı değerlendirmelerde, yaşananların iç siyasette sıkışan Netanyahu hükümetinin kendisini kurtarma çabası olduğu değerlendirmeleri yapılıyor. Hatta bazı “etki ajanları” İsrail’in zulmüne gerekçe olacak sözler ediyor.
O zaman akla, daha önceki yıllarda Meccid-i Aksa’ya yapılan baskınlar geliyor. O zaman da iktidarda Netanyahu mu vardı?
Elbette değil, yaşananlar İsrail’in tıpkı Filistin’in diğer bölgelerinde olduğu gibi Kudüs’ten de Müslümanları çıkarma çabasından başka bir şey değil. Zaten, “Siyonizm” de esas olarak bu demek.
Bunu yalnızca ABD’nin şu andaki Demokrat Partili Başkanı Biden yönetimi ile de sınırlandıramayız.
TRUMP-BIDEN FARK ETMEZ
Bir önceki ABD Başkanı Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığına dair karar imzaladı. Ayrıca Suriye’nin işgal edilen toprağı olan Golan Tepeleri’nin de İsrail’e ait olduğu açıklaması yaparak yayılmacı politikasına en büyük desteği verdi.
Trump’ın başkan yardımcısı olan Mike Pence de, yaşanan son gelişmeler üzerine sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Amerika İsrail’in yanında duruyor” dedi.
Bu nedenle İsrail’in saldırganca tutumu arkasında ne yalnızca şimdiki Biden yönetimi ne de Trump’ın yaptıkları var. Karşımızda Amerika’nın tam desteğini alan İsrail’in devlet politikası olan “Siyonizm” planı var.
ETKİ AJANLARININ ‘IRKÇILIK VE İŞGAL SÖZLÜĞÜ’
Amerika ve İsrail, Filistinlilere yapılan zulümde işbirliği yaparken, bir de yurtiçinde bunların işlediği insanlık suçlarına gerekçe üreten ve benzer bir dil kullanan güruh var. Bu dili kullananlara karşı en iyi cevaplardan birisini Adalet ve Kalkınma Parti Sözcüsü Ömer Çelik verdi. Twitter üzerinden, “ırkçılık ve işgal sözlüğü” şeklindeki açıklamasında şunları yazdı:
1)“İsrail’in kendini savunma hakkı var” demek, İsrail istediği zaman istediği zulmü yapabilir, herkes buna uygun bahane uydurmalı, demektir.
2) “İsrail ve Filistinli gruplar arasında çatışma çıktı” demek, İsrail sebepsiz yere Filistinli sivil halka saldırdı demektir.
3) “Taraflara itidal ve sükûnet tavsiye ediyoruz” demek, İsrail zalimce saldırdı, Filistinliler hiçbir saldırıya direnmesin, sadece ölümü beklesin demektir.
4) “Çatışmada Filistinli kadınlar ve çocuklar hayatını kaybetti” demek, İsrail askerleri hedef gözeterek sebepsiz yere masumları öldürdü demektir.
5) “Filistinliler bir İsraillinin arabasını taşladı” demek, fanatik bir ırkçı İsrailli arabasını Filistinlilerin üzerine sürdü ve sonra da üstlerine ateş etti demektir.
6) “Kudüs’te sebebi bilinmeyen bir patlama oldu” demek, İsrail askerleri Mescid-i Aksa’ya ses bombalarıyla saldırdı demektir.
7) “İsrail’de hükümet krizi var, Netanyahu hükümet kurmada zorlanıyor” demek, Netanyahu her türlü zalim provokasyona başvurarak hakkındaki yolsuzluk gündemini örtmek için Filistinlilere saldıracak demektir.
8) “Kudüs İsrail’in bölünmez başkentidir” demek, Filistinlileri Kudüs’ten ve yeryüzünden silmek istiyorlar demektir.
9) “İsrail bölge ülkeleriyle normalleşme istiyor” demek, İsrail yeni ittifaklar kurarak zalimliklerine karşı yükselen haklı sesleri kesmek istiyor demektir.
Bu maddeleri vermemin nedeni, İsrail’in bundan öncekilerde olduğu gibi bundan sonraki saldırılarında da hep aynı ifadelerin karşımıza çıkacak olması.
O yüzden, İsrail’in yarattığı terör karşısında gerekçe üretmeye çalışan “etki ajanlarına” Ömer Çelik’in şu cümlesiyle seslenelim: “Bu sözleri bile bile kullanan siyasetçilere, kurumlara ve medya organlarına yazıklar olsun.”