Türkiye'yi Afganistan'da bekleyen olası tehlike
Türkiye ile ABD arasında Afganistan görüşmeleri devam ederken, Haber7 yazarı Taha Dağlı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
ABONE OLHaber7 yazarı Taha Dağlı, "Afganistan'da kazanım ve risk haritası" adlı köşe yazısında, Afganistan'daki Kabil Havalimanını Türk askerinin koruması ile ilgili yürütülen süreci kaleme alarak, Türkiye'yi bekleyen riskleri ve olası kazanımları ele aldı.
İşte yazının tamamı:
"ABD ve NATO Afganistan’dan çekiliyor. Türkiye’nin Kabil havalimanını koruması gündemde.
Bu durum Türkiye için çok önemli kazanımları beraberinde getirecek olsa da o ölçüde riski de yanında taşıyor. İşte Afganistan meselesinde eksiler ve artılar.
Önce risklerden başlayalım.
ABD çekilme takvimini açıkladığından bu yana Taliban her geçen gün mevzi kazanır hale geldi.
Afgan halkı Mehmetçiği yabancı bir güç olarak görmese de Taliban’a göre Türk askeri de "yabancı unsur."
ABD, 11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan’ı işgal etmişti.
20 yılda Taliban’ı bitiremediler.
ABD bugün Afganistan’ı terk ederken ise Taliban çok daha güçlü pozisyonda.
Taliban’la uzlaşmak kolay bir durum değil. Batılılar bunu daha önce bir çok kez denedi ancak başaramadı.
Taliban’ın bugünkü kazanımlarına, gücüne, bölgesel ilişkilerine ve hedeflerine bakıldığında, bir tehdit olduğu gerçek.
Bu tehdit bazılarına göre Afganistan’da önümüzdeki süreçte iç savaş tehlikesini beraberinde getirebilir.
Ortadoğu’dan ziyade Orta Asya’nın ön plana çıkmasıyla bu bölgedeki lokal çatışma alanlarının da belirginleştiğini görüyoruz. Fergana vadisi ve Kırgızistan-Tacikistan arasındaki gerginlikler bunun somut örneği. Bölgenin aynı zamanda DAEŞ ya da DAEŞ tarzı terör örgütlerinin yuvalanmasına müsait olması da uluslararası terör tehlikesini içinde barındırıyor.
Bu pencereden bakıldığında Afganistan bir ateş çemberi ve orada NATO şemsiyesi dışında Türkiye’nin tek başına kalacak olması ciddi riskleri beraberinde taşıyor.
Bir de Afganistan’da bulunacak olmanın kazanımlarını görelim.
Türkiye Suriye ve Libya’dan sonra Güney Kafkasya’da da askeri ve siyasi olarak söz sahibi olan bir ülke oldu. Tüm bunların yanı sıra Afganistan’da da askeri ve siyasi aktivite, Türkiye’nin rolünü arttıracaktır.
Orta Asya’yı çok konuşacağız önümüzdeki süreçte. Afganistan ise buradaki en kilit kapı konumunda.
Bu kapının anahtarının Türkiye’de olması elbette Türkiye’nin Orta Asya politikaları, Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkileri ve Türk Konseyindeki Türkiye’nin rolü açısından son derece somut kazanımlar içeriyor.
ABD-Türkiye arasındaki kırılgan ilişkilerde Afganistan başlıklı bir işbirliği ABD ile yeni bir sayfanın açılmasında da önem taşımakta.
Böyle bir durum ayrıca Afganistan’da söz sahibi olmak isteyen Rusya, Çin ve İran gibi güçlerle ilişkilerde de Türkiye’nin elini güçlendirecek siyasi argümanlar sağlayacaktır.
Türkiye Afganistan’ın tamamını değil sadece Kabil uluslararası havalimanından sorumlu olacak.
Bu genel riski azaltan bir durum.
Kazanım açısından ise bir eksiklik yok çünkü Kabil havalimanı demek Afganistan’ın giriş-çıkışı demek.
Türkiye NATO şemsiyesinde ISAF komutasında 2002’den bu yana Afganistan’daydı. Muharip bir güç olmadı ancak askerimiz Afganistan’da görev yaptı ve yapıyor aynı zamanda Taliban tarafından olmasa da Afgan halkı tarafından çok seviliyor.
Kabil’de görev alınırsa, mevcut askeri varlık devam edecek. Yani ekstra asker gönderilmeyecek.
Taliban Afganistan’da önemli bir güç ancak Afganistan demek Taliban demek değil. Afganistan’da meşru bir yönetim var ve bu yönetimin Türkiye ile ilişkileri son derece iyi. Türkiye’nin oradaki olası misyonu da Afganistan’daki meşru yönetimle yapılacak askeri işbirliği anlaşmaları çerçevesinde olacak.
NATO olmasa da Türkiye tek başına kalmayacak. Macaristan ve Pakistan’ın da Türkiye’nin talebi doğrultusunda görev alma durumu söz konusu. Bilhassa Pakistan’ın konum ve güç itibariyle Afganistan’da Türkiye ile beraber olması, Türkiye açısından hem riskin paylaşılması hem de kazanımların artması açısından önemli.
Afganistan, Türkiye’ye; Türkiye de Afganistan’a yabancı değil. İki ülke arasında tarihi ve kültürel bağlar var. Türkiye’nin Afganistan’da öncü rol üslenmesi aynı zamanda güney Türkistan bölgesindeki Türklerin geleceği açısından da hayati önem taşıyor.
Risk büyük, kazanımlar da büyük. ABD önerdi, Türkiye hemen evet demese de hayır da demedi.
Bir takım taleplerde bulundu.
Orada asker bulundurmanın ekonomik maliyetinin karşılanması, askeri ve istihbarat desteğinin sağlanması gibi riski azaltan bir dizi talebi var Türkiye’nin.
Özetle Türkiye Afganistan’da olmalı, orayı boş bırakmamalı, bu çok önemli.
Elbette riskler de minimuma indirilmeli.
Türkiye’nin tavrına baktığımızda da son derece temkinli hareket edildiğini görüyoruz.
Hem Amerikalılarla kurulan teknik masa hem de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Kırgızistan ve Tacikistan gibi bölge ülkelerini ziyaretlerinde, meselenin tüm boyutlarıyla incelenip, A’dan Z’ye teferruatlarıyla hesap edildiğini görebiliyoruz."