Hiçbir problemi çözemeyen BMGK, Erdoğan'ın çözüm önerisini kınadı
Uluslararası hiçbir krize çare olamayan, tüm katliam ve soykırımları izlemekle yetinen Birleşmiş Milletler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Kıbrıs'ta iki devletli çözüm" önerisini yüzsüzce kınadı. İşte BM'nin sınıfta kaldığı krizler
ABONE OLDünyada barışın sağlanması ve korunmasında en büyük aktör olarak takdim edilen Birleşmiş Milletler'in (BM) kuruluş ilkeleri, bulunduğu coğrafyalarda kağıt üstünde kaldı. Yaşanan soykırımlar ve insanlık dramları BM görevlilerinin gözleri önünde gerçekleşti. BM, tarihi boyunca sorun çözmek yerine sorunun kaynağı oldu. BM misyonları, ABD'nin okyanus aşırı operasyonları için müdahalelerine gerekçe üretti. Bugün BM'nin misyon üstlendiği çok sayıda ülkede halen sivil halk iç savaşlar ve karışıklıkların pençesinde.
FİLİSTİN SORUNUNUN KAYNAĞI
1947'den bu yana devam eden Filistin sorunu, BM tarihindeki en büyük başarısızlık. Filistin topraklarının Yahudilerle paylaşılmasını öngören 181 sayılı Genel Kurul kararıyla, İsrail işgaline meşruiyet sağlandı. Binlerce Filistinlinin ülkelerini terk etmesini izlemekle yetindi, vatanlarına geri dönüşleri için hiçbir mekanizma işletilmedi. 1967'de İsrail'in Doğu Kudüs, Batı Şeria, Gazze ve Golan Tepeleri'ni işgal etmesinin ardından BMGK işgalin sonlandırılması kararı alsa da kararı uygulamayan İsrail'e herhangi yaptırım uygulanmadı. İsrail'in sayısız abluka ve saldırılarına ses çıkarılmadı.
IRAK'A, AFGANİSTAN'A BARIŞ GELMEDİ
BM'nin kuruluşundan hemen sonra Sovyetler Birliği'nin 1956'da Macaristan'ı, 1968'de Çekoslovakya'yı, 1979'da ise Afganistan'ı işgalinde net bir tavır alınamadı. 1962 Küba füze krizinde dünya nükleer savaş tehlikesiyle karşı karşıya kalırken etkisiz kaldı. Irak'ın İran topraklarını işgali, ABD'nin Irak'ı ve Afganistan'ı işgaline seyirci kalan BM, ABD de dahil BM Güvenlik Konseyi'nin 5 asli üyesinin onayı olmadan hiçbir çatışma ve insani drama müdahale edemediği gibi, Irak ve Afganistan'da ABD lehine kararlarıyla anıldı. Bugün ne Irak, ne de Afganistan'a barış gelmediği gibi, yıllar süren iç çatışmalar da dindirilemedi.
SOYKIRIMLARA KÖR
1995 Temmuz ayında Bosna Hersek'te sadece 4 günde 8 binden fazla Müslüman Boşnak erkek Sırplar tarafından katledildi. Srebrenitsa katliamı, BM'nin sözde güvenli bölge ilan ettiği alanda gerçekleşti; ancak BM bu insanlık dramını da izlemekle yetindi. Katliam engellenemediği gibi, 20 yıl sonra yaşananları soykırım olarak niteleme çabası da, BM Güvenlik Konseyi'nde kararın veto yemesiyle başarısız oldu. 1994'te Ruanda'da yaklaşık 1 milyon Tutsi, BM askerlerinin "Destek Misyonu" adı altında ülkede bulunduğu sırada Hutular tarafından katledildi. Bu katliamı da izleyen BM, misyonun görev tanımı katliamı kapsamadığı gerekçesiyle müdahale etmedi. Yine Myanmar'da yüzbinlerce Arakanlı Müslümanın ölümü, yüz binlercesinin de komşu Bangladeş'e göç etmesine karşın, BM bu soykırımın da önüne geçemedi.
SON ÖRNEK SURİYE
BMGK'nın 1990'ların başında geliştirmeye başladığı "İnsani Müdahale Doktrini", Suriye'de 2011'de başlayan iç savaş için uygulanmadı. Suriye'de yüzbinlerce insan öldü, milyonlarca kişi yerinden edildi, bir ülke yerle bir oldu. BMGK'nın 5 daimi üyesi askeri müdahale kararı bir yana, ülkedeki saldırıları kınayacak kararları dahi veto edince, Suriye'de yaşananlar izlenmekle yetinildi. BM'nin 1992'de uluslararası terörü desteklediği iddiasıyla kısmi ambargo uyguladığı Libya, zaman içinde iç savaşlara evrildi. Halen Libya’nın ikiye bölünmüş görünümü karşısında BM'nin barış girişimleri başarısızlıklarla anılıyor. Yine Yemen ve Güney Sudan'da binlerce sivilin ölümü ve insanlık dışı muamelelerin yaşandığı çatışmalarda da BM etkisiz kaldı.
KIBRIS'TA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ DAYATIYOR
Bugüne kadar onlarca ülke bölünüp parçalanırken izleyen BM, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kıbrıs'ta iki devletli çözüm" önerisini yüzsüzce kınadı. BM'nin 2004 yılında hazırladığı Annan Planı'nı kabul eden KKTC'nin değil, karşı çıkan Rumların yanında olması da ayrı bir utanmazlık olarak tarihe geçti. BM bugün 50 yıldır iki ayrı devlet olarak ateşkes halinde yaşamaya devam eden Kıbrıs'ı zorla birleştirme telaşı içinde. 1964'te başlayan UNFICYP misyonuyla Rumların Kıbrıs Türklerine yönelik soykırım ve işgalini izlemekle yetinen BM, 1974 barış çıkarması sonrası ise adada iki devlet arasında doğal sınır ve Kapalı Maraş'ın polisi olarak varlık gösteriyor. Bu süre içinde denediği federasyon çabaları boşa çıkan BM, yeni çözüm önerilerini tartışmak yerine iki devletli çözüme ayak direyen AB üyesi ülkelerin arkasında çözümsüzlüğü dayatan politikalarıyla tepki çekiyor. Kıbrıs ve garantör Türkiye'nin iki devletli çözüm formülü, herhangi bir şekilde tartışılmaksızın yok sayılmaya çalışılıyor.
NÜKLEER YARIŞI ENGELLEYEMEDİ
Krizlerde etkisiz kalan BM, dünyayı kabusa çevirebilecek Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'yla misyon üstlendi. Ancak burada da başarılı olamadı. BM kurulduğunda, nükleer silaha sadece ABD sahipken, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, İsrail, Pakistan, Hindistan, Kuzey Kore gibi ülkeler nükleer silahlara bu anlaşmadan sonra sahip oldu. İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmaları hızlandı. ABD ile İran ve Rusya arasında nükleer anlaşma çabaları da boşa çıktı.
TARAFLI BİR MİSYON
BM'nin insani krizlere seyirci kaldığı ve büyük yıkımların önüne geçemediği bu başarısızlıklar, yapısal tartışmaları beraberinde getiriyor. Sözde tarafsız olarak misyon yüklenen BM, yapısı nedeniyle taraflı ve etkisiz bir misyon haline dönüşmüş durumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür" sözüyle dile getirdiği yapısal çarpıklık nedeniyle BMGK, bugün ABD'nin çıkarları için kullandığı bir mekanizmaya dönüşmüş durumda. ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere'nin veto yetkileri, insani kararların alınmasında en büyük engel.
RÜŞVETLE VE TACİZLE ANILIYOR
Bulunduğu coğrafyalara barış ve çözümü getiremeyen BM, bu ülkelerde rüşvet skandallarıyla anılıyor. Uluslararası ambargo uygulanan Irak'ta BM gözetiminde yapılması istenen petrol karşılığı gıda ve ilaç anlaşması, haksız kazanç kapısına dönüştü. Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra ülkede ele geçirilen belgelere göre, 40'tan fazla ülkede 300'e yakın şirkete ve kişilere rüşvet verildiği ortaya çıktı. Bu olayların, BM'nin gözleri önünde, yetkililer de işin içindeyken yapıldığı deşifre edildi. BM Barış Gücü askerlerinin görev yaptığı Kongo, Liberya, Güney Sudan, Haiti gibi birçok ülkede 2008-2013 yılları arasında BM askerlerinin cinsel istismar suçlarına karıştığı da yine BM raporuyla belgelenen olaylar arasına girdi.
KÜRESEL SORUNLARDA BAŞARISIZ
BM, güvenlik sorunlarında olduğu gibi, küresel sorunlarla mücadelede de etkisiz kaldı. BM’nin önemli misyonlarından iklim değişikliği konusunda zirveler düzenlenip uyarılar yapılsa da küresel ısınmaya karşı önlem alınamadı.
Küresel etkisi öngörülen salgınlarda da benzer tablo hakim. Haiti'de 2010’da başlayan, dünyanın son zamanlarda gördüğü en büyük kolera salgınında, 10 bine yakın kişi hayatını kaybetti. Salgının başlangıç noktasının, Nepal'de BM askerlerinin kaldığı kamp olduğu öne sürüldü.
Halen dünyayı etkileyen koronavirüs salgınında da BM aşıya erişemeyen halklara yardım ulaştırmakta aciz kaldı.