Dedeağaç'taki askeri yığınak: ABD neye hazırlanıyor?

Yunanistan'ın Dedeağaç bölgesindeki ABD'nin yığınak hareketliliği dikkat çekiyor. Özellikle Türk sınırındaki kara birliklerinin sayısının artışının esas amacını, uzmanlar Haber7.com'a değerlendirdi.

ABONE OL
GİRİŞ 12.08.2021 09:38 GÜNCELLEME 12.08.2021 09:38 DÜNYA
Dedeağaç'taki askeri yığınak: ABD neye hazırlanıyor?

Haber7- Enes Taha Ersen

ABD'nin, Avrupa'nın doğusundaki müttefikleriyle birlikte son dönemde gerçekleştirdiği sevkiyatlar dikkat çekiyor. Bu sevkiyatlar arasında en çok öne çıkan ise Yunanistan'ın Dedeağaç bölgesine gerçekleştirilen. Türkiye'nin hemen yanı başında "Europe Defender 21" tatbikatı kapsamında gerçekleştirilen yığınak neredeyse bir savaşa hazırlanacak kadar büyürken bu durum "ABD'nin amacı ne?" sorusunu gündeme getiriyor.

BİRLİKLERİN BÜYÜK BİR KISMI TAARRUZ AMAÇLI

Çoğunluğunu Humvee araçları, M1 Tankları ve Apache Helikopterlerinin oluşturduğu dev bir filo ile adeta bölgeye çıkarma yapan ABD, her ne kadar Rusya tehdidine karşı hazırlık yaptığını ifade etse de bölgedeki unsurlarının çoğunun kara birlikleri olması dikkat çekiyor.

Görev tanımı taarruz olan bu silahların sahadaki kullanım amacına ilşkin soru işaretleri halen devam ederken, bir diğer sorun ise ABD'nin tatbikat sonrası bu silah, mühimmat ve araçları Yunanistan'a hibe edecek olması olması olarak görünüyor. Bu noktadaki ABD hamlesi Türkiye'ye bir mesaj olarak okunurken, uzmanlar konuyu Haber7.com'a değerlendirdi. Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Kurucusu Emekli Amiral Cihat Yaycı, Genelkurmay İstihbarat Daire Eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ ve Sabah Gazetesi Dış Haberler Müdürü Bercan Tutar önemli açıklamalar yaptı.

CİHAT YAYCI: HİBE TÜRKİYE'YE KARŞI MI?

ABD'nin Europe Defender 21 kapsamında bölgeye çıkarma yapmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Yaycı, tatbikatın yapılmasından ve bölgeye ABD araçlarının çıkarılmasından ziyade, tatbikatın ardından bu zırhlı araçların Yunanistan'a hibe edilecek olmasının problem teşkil ettiğini ifade etti. Yaycı bu araçlara Yunanistan'ın ihtiyaç duymadığını, ancak hibe edilecek olan tank ve helikopterlerin kimse karşı kullanılacağı sorusuna dikkat çekti:

"Bu NATO'nun Europe Defender savunması kapsamında yaptığı tatbikatlardan biri olarak söylendi. Bu Rusya'ya karşı yapılan bir tahkimat olarak görünüyor. Burada tehlikeli olan durum şu: Getirilen malzemelerin, tank, ZPT'lerin ve taaruz silahı olan benzerlerin Yunanistan'a hibe ediliyor oluşudur. Yunanistan'a bunların hibe ediliyor olması müttefikliği yakışmıyor. Yunanistan'ın tanka neden ihtiyacı var ? Tank bir savunma, silahı değildir. Taarruz helikopterlerine neden ihtiyaçları var? Yunanistan bunlara neden ve kime karşı sahip olmak istiyor. Türkiye'nin böyle bir durumu yok. Türkiye'nin çevresi ateş çemberi. Yunanistan bunu neden istiyor? Bulgaristan'a karşı mı? Arnavutluk için mi istiyor? Makedonya için mi istiyor? Yoksa Türkiye için mi istiyor? Bu nedenle bir hibe sorunu vardır, hibe edilen teçhizatın taarruz nitelikli olmasıdır. "

DİKKAT ÇEKEN TEHLİKE: SERSERİ DEVLET

Emekli Amiral, özellikle Türkiye'de son dönemde yaşanan olaylara dikkat çekerken, uluslararası alanda oluşturulmaya çalışılan "Serseri Devlet" algısının planlanan senaryo içerisinde yer alabileceğini ifade etti. Bu noktada Serseri Devlet algısı için Kargaşa, Karmaşa ve Kaos havasının kullanılmak istendiğine değindi.

"Türkiye'de bir mülteci akımı var. Bir yandan orman yangınları, diğer yandan Suriye'deki ABD'nin 70 bin PKK'lıyı eğitme durumu var. ABD 70 bin PKK'lıyı 520 milyon dolarlık bir bütçe ile Kobani'de eğitiyor. Esas sorun budur. Bunların hepsi birleşince iç huzursuzluk çıkartma gayretleri, mülteci sorunları gündemde olmasını normal karşılamıyorum. Biden'ın şu veya bu şekilde Türkiye siyasetine müdahale edileceğinin göstergesidir bu durum. Bu minvaldeki söylemleri kendisinden de duyduk, okuduk. ABD gibi devletler hedef değiştirmez, yöntem değiştirir. Türkiye için Biden'ın ABD Başkan Yardımcılığı sırasındaki hedefi neydiyse, bugün de aynıdır. Değişen ve değişecek olan yalnızca yöntemdir. Bir daha 15 Temmuz benzeri bir kalkışma yaşanmayabilir ancak Türkiye'de kaos, kargaşa ve karmaşa ortamı oluşturulur. Ve bu 3K durumundan istifade eden birilerinin, düzeni sağlaması için göreve gelmesi bizzat halk tarafından talep edilir. Türkiye "serseri devlet" konumuna getirilmeye çalışılıyor. Serseri devlet durumuna düşürülen bir devlete BM ve diğer devletlerin müdahale etmesi meşru hale getirilir."

RAND RAPORU VE ATLANTİK KONSEYİ'NDEKİ TÜRKİYE DETAYI

Türkiye'ye uygulanan bu oyunun, Rand ve Atlantik Konseyi  Raporları'nda uluslarrası strateji olarak belirlendiğine dikkat çeken Yaycı, özellikle bu noktada CAATSA yaptırımlarının da bir parçası olduğuna işaret etti:

"Bu müdahaleler doğrudan müdahale olduğu gibi ambargo, yasak, kısıtlama şeklinde de olabilir. Buradaki oyun budur. Türkiye bir takım ambargolar ile karşılaşıyor zaten. CAATSA örneği burada tam yerindedir. Bu sadece ABD'nin hasımlarına uygulanır. Bu güne kadar NATO üyesi hiç bir devlet CAATSA uygulanmamıştır. Dedeağaç'taki NATO adı altında toplanan o teçhizatlanmayı da düşünürsek, Türkiye'deki olası bir karmaşa, kargaşa durumunda bunların bölgeye müdahale etme olasılığı çok da düşük değildir. Bunların hepsini bir araya getirmek lazım. Şuna özellikle dikkat çekmek istiyorum: Herkes Rand Raporu ve Atlantik Konseyi Raporu'nu okusun. Bunlar rast gele yazılmış raporlar değildir. Bu raporlar onlarca yıldır ABD'nin yabancı ülkelere uyguladığı politikaların ana hatlarını ortaya koyar. Hemen her zaman da uygulanmıştır. Sonuçları da istediği gibi olsun diye gayret sarf edilmiştir. Bu raporun çok iyi okunmasını tavsiye ediyorum. Yaşanan hiç bir olay bu raporlardan bağımsız tutulamaz."

HELP TURKEY ORGANİZASYONU

Yaycı, Help Turkey organizasyonlarına ilişkin de şunları söyledi:

"Help Turkey diye bir kampanya başlatılmıştı. Burada şu yapılmak istendi: Türkiye acz içerisinde bir devlettir. Vatandaşlarının ne canını ne de malını koruyabilmektedir. Türkiye devlet otoritesinin kalmadığı, yetersiz kaldığı bir ülke olarak gösterilmek istendi. Bu Serseri Devlet uygulamasının bir başka ayağıydı. Uluslararası İlişki uzmanları bunu iyi bilir. O bildiriyi okuyunca "Devlet bizi koruyamıyor, gelin siz bizi koruyun" denmesi anlamına geldiği gayet açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Help Turkey uygulamasına ilk tepkiyi biz gösterdik, ancak sosyal medyadaki FETÖ/PKK uzantıları bu uyarılara karşı bizlere itibar suikasti yapmaya çalıştı. Söz konusu iletilere, kimlerin ne yazdığına bakılsa dahi bu konunun gerçekliği gayet açık bir şekilde ortaya çıkacaktır.  "

İSMAİL HAKKI PEKİN: TÜRKİYE'YE VERİLEN MESAJ

Genelkurmay İstihbarat Daire Eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin de ABD'nin buraya yaptığı çıkarma ile Türkiye'ye de bir mesaj verdiğini ifade ederek şunları söyledi:

"Dedeağaç Limanı'nı, ABD'nin Rusya'ya karşı örgütlemiş olduğu Doğu Avrupa ülkelerine lojistiği sağlayan bir ABD üssü olarak söyleyebiliriz. Daha önce getirdiği Europe Defender 2021 kapsamında yine Dedeağaç kullanılmıştı. Buraya getirilen malzemeler Dedeağaç üzerinden Doğu Avrupa ülkelerine nakledildi. ABD bu noktada buraları güçlendiriyor. Buraya getirilen ekipman ve mühimmatın bir kısmı da ABD tarafından Yunanistan'a hibe edilmişti. Bunların bir kısmı zırhlı araç, bir kısmı ise tanktı. Genelde yapılan şey şu. Bir defa Türkiye'ye şu mesaj veriliyor: Ege Denizi, Adalar bölgesi Rusya'ya karşı kullanılabilir. İkincisi ise Türkiye'ye karşı, Türkiye'nin Yunanistan'a yönelik atabileceği bir adımı engellemeye çalışıyor."

TÜRİKYE'YE KARŞI ÜSTÜNLÜK OLUŞTURMA ÇALIŞMASI

Pekin, Türkiye'nin bağımsız bir hale gelen dış politikasını dizginleyebilmek amacıyla Yunanistan'ı araya sokmaya çalıştığını ifade ederek, Türkiye'ye karşı üstün güç oluşturmayı hedeflediğini belirtti:

"Yakında göreceğiz tabi bir hava araçlarının alımı, deniz kuvvetlerinin güçlendirilmesi, kara kuvvetlerinin güçlendirilmesi gibi bir çok gelişme var. Daha caydırıcı bir Yunanistan yaratmaya çalışılıyor Türkiye'ye karşı. Türkiye'ye bakıldığı zaman, bütün konularda (Kara-Deniz-Hava Kuvvetleri'nde) üstünlüğü söz konusu Türkiye'nin. Bu üstünlüğü ortadan kaldırmaya çalışan bir yapı mevcut. Bu üstünlüğü Yunanistan sağlayabilirse, Atina'nın direttiği emellerine ulaşma şansı bulunur. "

COŞKUN BAŞBUĞ: ABD'NİN AMACI

"Şimdi Amerika oradaki hareketlerini daha önceden deklare etti.  Ben dedi artık şirket merkezini Rusya’ya yanaştırarak Batı Avrupa ve Doğu Avrupa’ya kaydıracağım dedi. Buna yönelikte birtakım hamleler yapacağız NATO olarak. Onun kılıfı o.  Bu nedenle Romanya’yla, Bulgaristan’la ve Yunanistan’la ayrı ayrı anlaşmalar imzalamış. Mesela, Bulgaristan veya Romanya emin değilim, 70’e yakın F16’nın senatodan geçmesi onlara katılması gibi anlaşmalar var. Romanya’yla 10 yıllık bir askeri anlaşma imzaladı. Ordusunu organize etmek ve orada üstleri teşvik etmek adına. Yunanistan’la 4-5 tane anlaşma imzaladı. Bir Suda Üssünü genişletmek, modernize etmek bu maddelerden biriydi. Ondan sonra yine Larissa’yı oradaki havaalanlarını genişletmek, güncellemek aynı zamanda da şu anki konuştuğumuz yer üzerinde de bir şeyler yapma niyetindeydi Amerika. Orada geniş bir liman o limanı hani mevcut limanı takti etmek, genişletmek ve onu lojistik üs olarak kullanmak. Yani o getirdiği tankı topu orta ve doğu Avrupa’ya nakletmek adına orayı bir üs olarak dizayn etmek. Anlaşma buydu. Şu anda yapılanda bu."

RUSYA'YI ÇEVRELEMEK, TÜRKİYE'Yİ YEDEKLEMEK

"Şimdi Amerikalı getirdiği tankı topu bölgede bırakır mı? Daha önce söylediği gibi Orta Avrupa’ya, Romanya, Bulgaristan bölgesine taşır mı, bekleyip göreceğiz. Buradaki Amerika’nın yapılanmasının bana göre genel başlığı şu: Rusya’yı çevrelemek, Türkiye’yi yedeklemek. Böyle bir niyeti var Amerika’nın. Yedeklemeden kastım ne; incirli kapatılsın kapatılmasın gibi cümleler kurduk. Amerika’da bunun üzerine dedi işte, orayı bana kapatırsanız bende burada bir üs bölgesi teşkil ederim. Girit’te üs teşkil ederim gibi arayışlara girdi. Ancak bu yapılanı doğrudan işte bir takım yerlerde söylendiği gibi Türkiye içi kuşatmak ve yahut doğrudan hedef alan bir yapılanma olarak görmek bana göre şu anda erken. Bu şu mu demek, ne yaparsa yapsın değil. Takip edeceğiz. Gelişmeleri oradaki hareketliliği kontrol edeceğiz. Bir tehdit gördüğün anda da önce diplomasiyle, ardından birtakım yaptırımlarla da ikaz edeceğiz. Bana göre Amerika’nın şu anda yaptığı bu. Rusya’yı çevreleyip kuşatmak, Türkiye’yi de yedeklemek. Böyle bir niyeti var ve bunu konuşmalarında da doğrudan deklare ediyor."

"TÜRKİYE TAKİBİNİ YAPIYOR"

Hatta Amerika’nın Yunanistan Büyükelçisi verdiği bir röportajda bunları söyledi. Dedi ki; bu yapılanları biz Rusya’yı dengelemek adına yeni bir konsept gereği yapıyoruz. Burada da Bulgaristan, Romanya gibi bir coğrafya üzerinden Karadeniz’de varlık gösterecek. Aynı zamanda işte Rusya’nın da Ukrayna’ya kadar uzanan yanına yaklaşma gibi bir siyaset belirleyeceğiz dedi. Şimdi bizde bu bir anda Türkiye kuşatılıyor, çevreleniyor olarak döndü. Ben bu söyleme katılmıyorum. Amerika bunları getirse dahi, olası bir harekatta Türkiye ile güçlerin dengelenmesi mümkün değil. Trakya’daki en ciddi oradaki konuşlanmasını yıllardır yaptı. Türkiye takibini yapıyor, Orta ve Doğu Avrupa’ya bir nakil olup olmayacağını bakıp göreceğiz.  

BERCAN TUTAR: HEDEF TÜRKİYE'NİN KAZANIMLARI

ABD'nin Doğu Akdeniz'deki Yunanistan'a yatırımı Türkiye'yi eskisi gibi kullanamayacağından kaynaklanan bir durum olarak görmek lazım. Hem burada Türkiye'yi çevreleme Türkiye'yi alternatif güç aktör oluşturma projesi stratejisi var. Hem de Rusya'yı Karadeniz'in Yunanistan'dan Baltık Denizi'ne uzanan hatta Karadeniz üzerinden kuşatma projesi de var. 2 projeyi de karşılaştırdığımızda öncelik tabi Türkiye'de. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kazanımları, Libya'yla anlaşması olsun Suriye'deki kazanımları olsun, Rusya ile yakın ilişkisi var Türkiye'nin. ABD bunu hiçbir zaman tasvip etmiyor. Burada tabi Dedeağaç'taki üslenmesini veya gidip de yaptığı askeri yığınağı ve Kıbrıs Rum kesimine yaptığı askeri sevkiyatları Pentagon'un son bütçesinde de hem Kıbrıs Rum Kesimi'ne silah satışlarının onaylanması, silah ambargosunun kaldırılması vardı. Girit Adası'nda yoğun bir askeri deniz gücü konumlandırıyor. Bahsettiğiniz gibi Dedeağaç'ta Trakya'da bir mevzilenme söz konusu. Romanya, Bulgaristan, Polonya, Baltık Ülkeleri, Baltık denizinden uzanan hat üzerinden Karadeniz oradan Ege'ye Akdeniz'e kadar uzanan hatta bir Amerika kendince bir stratejik yapılanmayı devam ettirmeyi düşünüyor.

ABD'NİN GÖREMEDİĞİ ÇİN VE RUSYA NÜFUZU

"Küresel anlamda hedef olarak Rusya'yı gösteriyor. Bölgesel anlamda da bu stratejik sevkiyatın Türkiye'yi de hedef aldığının kanaatindeyim. Askeri uzmanlar da böyle söylüyor. Türkiye'yi çevrelemek kuşatmak Türkiye'nin direniş gücünü refleksini hem Güney Kıbrıs Rum Kesimi üzerine hem Yunanistan üzerine biraz baltalamakta Yunanistan, Fransa devreye giriyor. Akdeniz'deki diğer ülkeler İsrail'de burada Türkiye'ye karşı devreye sokuluyor. Ama ben bunun başarılı olacağı kanaatinde değilim. Yani hem Rusya hem Türkiye Karadeniz'de Doğu Akdeniz'deki stratejik yapılanmada da Türkiye sadece bölge ülkelerinden değil Çin'den ve Rusya'dan da kendince küresel bir destek alıyor. Yani Amerika'nın bu projesinde ben başarılı olma şansını biraz az görüyorum. Çünkü bölge ülkeleri de eskiden İtalya, İspanya, Portekiz gibi Akdeniz'in diğer güçlü ülkeleri bu yapılanmaya fazla destek vermiyor. İtalya'nın İspanya'nın çok daha farklı bir demleri var. Hem Rusya'yla ilişkileri hem de Çin'le ilişkileri Amerika'nın düşündüğü kulvarda ilerlemiyor."

ABD'NİN KAYBOLAN HEGEMONYASI

"Amerika'nın Hegemonyasının biraz zayıflamaya başladığı hatta National Interest dergisinin de itiraf ettiği Hegemonik ölüm süreci başlayan bir aktöre şimdiden kimse yatırım yapmıyor. Avrupa'daki ülkelerin olsun Amerika'nın en sadık müttefikleri Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler olsun bakış açılarını artık yükselen güçlere Çin'e çevirmiş durumda. Ayrıca Avrupa ülkeleri genelde bölgenin küresel anlamda yükselen diğer güç Türkiye ile de ilişkilerini bozmak istemiyorlar. Amerika'nın baskılarına rağmen Amerika'nın istediği şekilde Türkiye'ye yaklaşmıyorlar. Bunu gören Amerika'da Biden özellikle son dönemde Türkiye'ye yönelik vitrindeki A planı diyelim bunu Türkiye'ye yönelik düşmanlığı biraz daha yumuşatıyor, alttan alıyor. Amerika’nın Biden’ın asıl projelerinin belirleyen B planı yani CİA ve Pentagon’un belirlediği planlar bu plana daha uzun süreli orta vadeli değil. Bu planlar başkanlara göre de değişmiyor. Trump döneminde başlamıştı sevkiyat. Biden döneminde de tekrar devam ediyor. Derin devlet politikası olarak Türkiye’yi kuşatmak, Asya güçlerinden uzaklaştırmak, Türkiye’nin Afrika, Asya açılımını, Güney kuşaktaki Asya açılımını, Asya’nın güney kuşağındaki Müslüman ülkelerle ilişkisini baltalamayı da amaçlıyor. Hem Türkiye’yi kuşatmak hem de Türkiye’nin Fas’tan Güney Kuşak yani 0-40 dereceler arasındaki kuşakta uzanan İslam dünyasıyla ilişkisini tam ortadan bölmeyi de amaçlıyor. Türkiye Fas’tan Malezya’ya uzanan hattın tam ortasında yer alıyor. Jeopolitik anlamda orta Dünya deniliyor. Bu kuşak hem deniz ulaşımında hem de enerji kaynaklarında hayati öneme sahip bir bölge. Bu bölgenin de tam merkezinde Türkiye yer alıyor. Türkiye’nin İslam dünyasıyla ilişkilerini de bir şekilde bölme parçalama projesi olarak da görebiliriz. Yunanistan’a yapılan yığınakları, Yunanistan üzerinden Türkiye’nin İslam dünyasıyla Kuzey Afrika üzerinden Fas’tan hatta Atlantik Okyanusu’na Pasifik’e uzanan hattaki İslam dünyasıyla ilişkisini de bir şekilde ortadan bölmeyi parçalamayı kıtayı kesintiye uğratmayı da amaçlıyor."

TÜRKİYE'Yİ FRENLEMEK ZOR

"Şu da bilinen bir gerçek uluslararası ilişkilerde devletler birbirlerinin zihniyetini bilir. Türkiye Amerika’nın ne yapmaya çalıştığını bütün değerleriyle öngörüleriyle biliyor. Buna göre adımlar atılıyor. ABD’nin attığı her adıma karşı alternatif bir karşı hamle devreye sokuluyor. Burada Amerika’nın artık Türkiye’yi bölgesel bir güç olarak özerk politikalar izleyen bağımsız bir güç olarak kabul etmesinin vakti geliyor. Amerika’nın bu yığınaklara askeri göz korkutmaları Soğuk Savaş döneminden kalma eski refleksler. Bu reflekslerle uğraşması çok zor. Çünkü askeri yöntemlerle Amerika’nın bir sonuca ulaşamayacağını bırakın Afganistan’ı Irak’ı Suriye’de, Libya’da, darbe yapmaya çalıştığı ülkelerde gördük. En son küresel anlamda yumuşak gücüyle darbe yapmak istediği Türkiye’de 15 Temmuz’da hezimete uğradı. 15 Temmuz’da aslında Amerika’nın hegemonik gücünün dibine indirilen son darbelerden bir tanesiydi. Küresel anlamda bunun yankıları ilerde tarihte daha çok yazılacaktır. Bundan sonra 15 Temmuz’da Türkiye’yi yıkamayan Amerika’nın Dedeağaç, Girit, Yunanistan, Doğu Akdeniz, Kıbrıs Rum kesimi, İsrail üzerinden veya Fransa’yı Akdeniz’e çekerek Fransa üzerinden Türkiye’yi yanına kuşatması frenlemesi zor görünüyor. Dönem değişti, devran eski devran değil. Eski Türkiye olsaydı Amerika’nın bu hamlelerine de gerek kalmazdı. Ama yeni Türkiye’yi bu hamlelerle frenlemek çok zor görünüyor.  "

KAYNAK : HABER7 | ÖZEL