Pakistan Cumhurbaşkanı Alvi'den Taliban'a Hudeybiye Barışı çağrısı!
Pakistan Cumhurbaşkanı Alvi, "Afganistan'da henüz büyük katliam haberlerine rastlamadık. Bu beni mutlu ediyor. Biz İslam ümmeti geleneğinin mirasçısıyız. Hudeybiye Barışı bunun en güzel örneğidir." dedi.
ABONE OLPakistan MİLGEM Korvet Projesi'nin 1. Gemi Denize İndirme ve Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi 1. Gemi Sac Kesim Töreni için İstanbul'u ziyaret eden Pakistan Cumhurbaşkanı Arif Alvi, ikili ilişkiler, Afganistan'daki durum ve Hindistan ile ilişkiler konularında Anadolu Ajansının (AA) sorularını yanıtladı.
- "PAKİSTAN ASYA'NIN MERKEZİNDE KARLI BİR TİCARİ MERKEZ KONUMUNA GELMİŞTİR"
Soru: Pakistan başbakanı ve ordu komutanı, jeo-politikten jeo-ekonomiğe doğru bir dönüşüm gerektiğini sık sık vurguluyor. Bu ne anlama geliyor?
Alvi: Bu önemli bir politik dönüşümdür. Çin devleti son 15-20 yıllık süre zarfında, diğer ülkelerle birlikte bütüncül bir oluşum için "Tek Kuşak, Tek Yol" politikasını geliştirmiştir.
Buna benzer olarak Pakistan, Asya'nın merkezinde karlı bir ticari merkez konumuna gelmiştir. Merkez Asya ülkelerinin güzergahı, çoğunlukla ticari güzergah, denizlere doğru gelindikçe kısalır. Çin'in batı kısımlarından denizlere doğru bu yönde gidildiği takdirde bu rota 5 veya 6 bin mil (8,046-9,656 km) olmasına rağmen, Çin'in batı kısımlarının ihraç rotası, batıdan başlayıp denizden Pakistan'a gidiş halinde sadece 2 bin 414 kilometre civarı olup, daha kısadır.
Bu sebeple, Merkez Asya ülkeleri için, Çin için, Afganistan için, Tacikistan için, Türkmenistan ve Özbekistan için, Pakistan'ın bugün hedeflediği jeo-ekonomik aktarma merkezi ile ortaklığı bulunan herkes için, ticaretin gelişmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Ve dolayısıyla, Afganistan'da ne olursa olsun, 40 yıldır süren acıların ardından insanlar artık barışın gelmesi gerektiğinin farkında. Afganistan da bu ticari rotanın bir parçası olmalıdır.
- "AFGANİSTAN'A BARIŞIN GELECEĞİNDEN UMUTLUYUM"
Soru: Afganistan'da önümüzdeki günlerde barış bekleyebilir miyiz?
Alvi: Ben umutluyum, Pakistan umutlu.
Pakistan'ın daima barışçıl bir duruşu olmuştur. Pakistan son 40 yıldır daima olumlu bir tutum izlemiştir. İlkin, 1979'daki Sovyet işgalinin hiç yaşanmaması gerektiğini her zaman söyledik. İkinci olarak, Sovyetler 1989'da ülkeyi terk ettiğinde, geride bırakılan kaosla başa çıkma konusunda yalnız kaldık.
Afganistan ile iyi ilişkiler kurmayı başarmışken bu kez Amerikalılar geldi. Pakistan, savaşın çözüm olmadığını söylemeyi sürdürdü. Tüm bu senaryo içinde savaşın çözüm olmayacağını tüm dünyada bir tek Pakistan savunmaya devam etti.
Ülkeler ancak trilyonlar harcadıktan ve yüz binlerce can kaybının ardından bunun farkına varabildi. Pakistan da yüz binden fazla insan ve milyarlarca dolar kaybetti. Bu yüzden dünyanın barış konusunda söylediklerimizi dinlemesi gerektiğini söylemeye hakkımız var.
- "TALİBAN'A 'EĞER AFGANİSTAN'DA HAKİM OLURSANIZ, AFFETMEYİ BİLİN.' DEDİM"
Soru: Türkiye ve Pakistan, Afganistan'a barış getirmek için ne türden ortak sorumluluklar üstlenebilirler?
Alvi: Bölgedeki bütün ülkeler gibi iki ülke de şu an bekliyor. Olayların sakinleşmesini, bir şeylerin açıklığa kavuşmasını, Afganistan halkını kim temsil edecek, kimle diyalog kuracağız, bunların belli olmasını bekliyoruz.
Bunlar günler içinde açığa çıkacak. Bunun 6 veya 7 ay süreceği düşünülüyordu. Afganistan'a milyarlarca ve trilyonlarca dolar harcayan ülkelerin en iyi uzmanları bize böyle söylüyordu. Pakistan'ın başından beri söylediği olunca herkes şaşkınlığa uğradı. Dünya meseleyi anlayamadı ve Pakistan'ı günah keçisi yaptı, olanlardan Pakistan'ı sorumlu tuttu.
Afgan halkının iş birliği içinde hareket ettiğini görüyoruz, henüz büyük katliam haberlerine rastlamadık. Bu beni mutlu ediyor. Biz İslam ümmeti geleneğinin mirasçısıyız. Hudeybiye Barışı bunun en güzel örneğidir. Taliban'a, "Eğer Afganistan'da hakim olursanız, affetmeyi bilin, Nelson Mandela'nın Güney Afrika'yı birleştirmek için yaptığı gibi af getirin." dedim. (Barış için) Umutluyum.
- "MÜSLÜMANLAR HUZURLU BİR GEÇMİŞ ARIYORLAR"
Soru: Tarihi Türk dizisi "Diriliş" Pakistan'da büyük hayranlıkla izlendi. Dizi büyük bir popülarite kazandıktan sonra iki ülke birlikte, Anadolu Ajansının 1920'li yıllardaki ilk muhabirlerinden olan Abdurrahman Peşaveri'nin hikayesini anlatan "Türk Lala" dizisine başladı. Bu gelişmeyi nasıl görüyorsunuz?
Alvi: Bu dizi 1880'lere, Pakistan'ın kuruluşunun öncesine giden ve tarihe dayanan Pakistan-Türkiye ilişkilerini sağlamlaştırıyor. Bu İslam ümmetidir ve muazzam bir bağ… Pakistan bu yüzden Hilafet Hareketi'ni başlattı. Yeni neslin bunu hatırlaması lazım. Dünyanın bu bölgesinde Türkiye ile yapılan en büyük iş birliği budur.
Ertuğrul dizisiyle birlikte gerçekleşen diğer şeyler de var, Yunus Emre ve bu proje. İnsanlar, Müslümanlar huzurlu bir geçmiş arıyorlar. Ve huzurlu bir geçmişten gurur duyan insanlar yine huzurlu bir gelecek inşa edebilir.
Müslümanların yükselişi, insanlar inanmış ve umutlu olunca gerçekleşir. Ve bu projelere, anıtlara ve örneğin geçmişte var olmuş İstanbul'daki, Müslüman dünyadaki anıtlar insanlara ilham veriyor.
Ve Müslümanlar bunlarla özdeşleştikçe içlerinde bir Rönesans oluşacaktır. Ve bu nedenle Pakistan ve Türkiye, Müslüman dünyanın iki lideri, yüzü Batı'ya dönük ülkeler olarak, İslamofobinin ne kadar yıkıcı bir şey olduğunu, İslam dünyasının sorunlarının çözmenin gereğini, örneğin Keşmir sorununun nasıl kangrene dönüştüğünü anlatıyor.
Toplumun bir kesimini, Müslümanları, azınlıkları izole ettiğinde Hindistan'da neler oluyor, Avrupa'da neler oldu herkesin malumu. Hindistan'da sadece Müslümanlar değil, bütün azınlıklar kötü muamele görüyor. Onlar tarihlerini yeniden yazmaya çalışıyor. Biz geçmişteki güzel tarihi, huzur dolu dünya düzenini ararken, onlar tarihi yeniden yazarak insanlar ve toplumlar arasında ayrılık çıkarmaya çalışıyorlar.
Yani Pakistan bütün bunların bilincinde. Neden? Çünkü sorunlar adil bir şekilde çözülmezse biz acı çekeriz, eğer Hindistan ticaretinde bir huzursuzluk yaşarsa bizi suçlayacaklar. Keşmir'in ilhakı, uluslararası toplum tarafından olmasına izin verilmeyecek bir durumdur.
İşte burada Pakistan ve Türkiye'nin Keşmir ve Kıbrıs konularındaki gibi barışçıl kararlar alarak Birleşmiş Milletlere ahlaki bir boyut getirme konusunda büyük rolü var. Ben liderlik potansiyelinin burada olduğunu düşünüyorum.
- "HİNDİSTAN KAVGACI BİR ULUS VE BARIŞIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ ANLAMIYOR"
Soru: Pakistan ve Hindistan ilişkilerine dair son sorularımız. Kontrol Hattı'ndaki (LoC) şubattaki ateşkesten sonra Pakistan-Hindistan ilişkilerinde gelişme olmadı. Gayriresmi görüşmelerin başladığı bildirildi. Bu görüşmelerin durumu nedir? Bu konu çok önemli, çünkü Keşmir meselesi nükleer parlama noktası.
Alvi: Hindistan kavgacı bir ulus ve barışın ne anlama geldiğini anlamıyor. Sri Lanka, Nepal, Çin gibi ülkelerle sorunları var ve şimdi kendi insanıyla da sorunlar yaşıyor. Kendi insanını bölerek tarihi yeniden yazıyor.
Uluslararası kamuoyunu, bu olanların soykırıma kadar gidebileceği konusunda uyardık. İnsanları izole edip onlara farklı vatandaş muamelesi yaptığınızda bu, soykırım anlamına gelir. Bu tür yasalar ahlak dışıdır, apartheid rejimidir.
Hindistan ayrımcı bir vatandaşlık yasası çıkardı, aynı zamanda Keşmir’in demografik yapısını değiştirmeye çalışıyor. Bu barış ve refaha mı götürecek? Götürmeyecek.
Keşmir'in Pakistan tarafına gelirseniz, orası barış içinde. Kriket ligi var. Ama Hindistan tarafında gazetecilerin haber yapmalarına ve BM denetlemesine izin vermiyorlar. Zulüm fotoğraflarının dışarı çıkmasını istemiyorlar. Durumun kötü olduğunu düşünüyoruz ve uluslararası kamuoyunun ilgisini Keşmir'e çekmeye çalışıyoruz.
Türkiye'nin bizi iyi desteklediğine, bizi anladığına, Türk halkının da bizi anladığına inanıyorum. Eğer alternatif bir resim çizilirse Türk halkı bu resmi kabul etmeyecektir.
Pakistan bu sorunu tekrar tekrar gündeme getirdi. Ve Hindistan'ın söylemine rağmen, Hindistan kısa süreliğine BM Güvenlik Konseyi Başkanı olur olmaz Keşmir'in Hindistan'ın ayrılmaz parçası olduğunu söyledi ama bu tez BM Genel Sekreterliği tarafından reddedildi.
Bu arada, Türkiye ve Azerbaycan'ı uluslararası medya ve toplumun gözünü kapadığı Karabağ sorununu çözdükleri için kutluyorum. Umuyoruz ki Kuzey Kıbrıs meselesi de bir çözüme ulaşacaktır.
Önce halklar birleşir, sonra hükümetler. Pakistan ve Türkiye halkları bu soruna dair birlik içinde olursa Hindistan'ın her türlü propaganda girişimi başarısız olur. Dünya sahte haberler ürettiklerini biliyor, bütün ülkeleri dinlemeye ve gözetlemeye başladılar.
Bu oldukça saygısız bir durum. Hindistan, BM tarafından onaylanan kurallar içinde uluslararası toplumla birlikte yaşamayı öğrenmeli, haydut gibi değil. Bu çok tuhaf bir ülke ve dünyanın bunu bilmesi gerekiyor.
- "HALKIN ACILARI ÜZERİNE MÜZAKERE EDEMEYİZ"
Soru: Hindistan ile herhangi bir gayriresmi diplomasi var mı?
Alvi: Zannetmiyorum. Birincisi, Keşmir meselesi, Hindistan'ın bölündüğü dönemde verilen sözlerin yerine getirilmemesi nedeniyle kangrene dönüştü. Verilen söz, Müslüman dini çoğunluğun olduğu eyaletlerin Pakistan'a ve Hinduların olduğu eyaletlerin ise Hindistan'a verilmesiydi. Keşmir bu sözün dışında tutulmuştu. Keşmir için bu temelde karar verilmedi. Şimdiki acıların sebebi bu.
Pakistan, Hindistan Anayasası'nın 370. maddesine karşı. Biz buna katılmıyoruz, Keşmir'in adı Hindistan Anayasasında asla geçmemeliydi. Bu nedenle "Keşmir, Pakistan'ın bir parçası olmalıydı" diye bir karar aldı.
Ama yine de Hindistan'ın değiştirdiği madde 35A, Keşmir halkına verilen bir sözdü ve onlar hayal kırıklığına uğradılar. Bu yüzden, Hindistan bunları geri almadıkça Pakistan'ın bu konuda herhangi bir diyaloğa devam etmeyeceğini düşünüyorum.
Halkın acıları üzerine pazarlık edemeyiz. Bu mümkün değil. Pakistan ilkeli bir ülke, asla pazarlık yapmayacak. Kıbrıs konusunda da asla pazarlık yapmayacağız, Keşmir konusunda da asla pazarlık yapmayacağız.