Ukrayna-Rusya savaşının başlaması an meselesi
Haber7 yazarı Taha Dağlı, Ukrayna-Rusya krizinde yaşanan gelişmeleri ele aldığı köşe yazısında, ülkelerin Rusya'ya karşı tutumunu ve bizi bekleyen olası savaşı ihtimalini değerlendirdi.
ABONE OLİşte Taha Dağlı'nın o yazısı:
Tansiyon iyice doruğa çıktı.
Rusya, Ukrayna’nın doğu sınırını boydan boya kuşatmış durumda.
ABD ile İngiltere Rusya’nın her an Ukrayna’ya saldırabileceği uyarısı yaptı.
Rusya’nın istediği net, NATO’yu kendi sınırlarından uzak tutmayı amaçlıyor.
Bunun garantisini istiyor.
Ancak böyle bir şeyin garantisi yok.
Rusya askeri müdahaleden çekinmiyor.
Karşısında da caydırıcı bir güç yok.
ABD’nin Rusya’ya geri adım attırmak için ortaya koyabildiği tek unsur, yaptırım.
Yaptırım konusu önemli.
Mevcut haliyle Rusya’ya geri adım attırmaz.
Hatta Ukrayna’yı işgal için iştahlandırır bile.
Ancak ABD’nin elindeki yaptırım enstrümanlarının bazılarının boyutu çok farklı.
Biri, Putin’e bireysel yaptırım.
Diğeri ise Rusya’yı ABD ve Avrupa bankalarından dışlayan swift yaptırımı.
Bunlar Rusya’yı endişelendiriyor.
Fakat ABD için bu yaptırım silahını kullanmak riskli.
Çünkü bu durum Rusya’yı tamamen dışlayıp, Batı’ya karşı Çin’le ikili bir tehdit haline gelmesinin önü açılabilir.
ABD’nin şu an endişelendiği bir diğer konu, Rusya’nın nükleer silahları.
Belarus ile Rusya’nın askeri yakınlığı bu endişeyi körükledi.
ABD, Rusya’nın Belarus’a nükleer silah konuşlandırmasından tedirgin.
Batı 2008’de Gürcistan’ı, 2014’te de Ukrayna’yı Rusya’nın karşısında ortada bırakmıştı.
Böyle bir senaryo da mümkün.
Rusya, Ukrayna’ya saldırır mı? Cevabı en çok merak edilen soru bu.
Evet saldırabilir.
Ancak düşünülenden daha limitli bir operasyon olabilir.
Örneğin 2014’te ilhak ettikleri Kırım ile işgal ettikleri Donbass arasında kalan Maripoul kentini işgal edebilirler.
Sonrasında Batı’nın vereceği sert bir reaksiyonla Ruslar, Maripoul’u da ceplerine alıp, geri çekilebilir.
Böyle bir ihtimal var.
Böylelikle Rusların Kiev’e yürümesinin önü bir süreliğine kesilir.
Ruslar alacağını alır, kaybeden ise yine Ukrayna olur.
Rusların askeri hamlesinin diğer ihtimali yani geniş kapsamlı bir saldırı, bölgeyi ciddi bir çatışmanın içerisine sokabilir.
Avrupa bundan direkt etkilenecektir.
Rusya-Ukrayna krizinde AB’nin ABD’yi yalnız bıraktığını görüyoruz.
AB kendi içerisinde çok ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bununla birlikte Rusya’ya olan enerji bağımlılığı da Moskova’ya yönelik sert söylemlerin önüne geçmesini beraberinde getiriyor.
AB’nin en önemli aktörü Almanya, son derece temkinli.
Rusya ile karşı karşıya gelmeyi kesinlikle istemiyorlar.
Almanya Dışişleri Bakanı önce Ukrayna’yı ardından Rusya’yı ziyaret etti.
Ukrayna’nın silah talebine olumsuz yanıt verdi.
Aynı gün İngiltere Ukrayna’ya 8 uçak dolusu silah gönderdi.
Almanya ise Ukrayna’ya silah götüren İngiliz uçaklarına hava sahasını kapattı.
Uçaklar rota değiştirip, Danimarka üzerinden Ukrayna’ya gitmek zorunda kaldı.
Ertesi gün Almanya Dışişleri Bakanı Moskova’daydı, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüştü. Lavrov’un görüşme sonrası açıklaması çok netti, "Rusya-Almanya ilişkileri alternatifsizdir."
Rusya’ya karşı ABD’nin yaptırım dili, AB’nin diplomasi ile çözüm arama ısrarı var.
AB’den 1 yıl önce ayrılan İngiltere ise Moskova’ya karşı en sert tavır takınan ve bunu somut olarak sahaya yansıtma gayreti içerisinde.
Rusların Ukrayna konusundaki askeri hamlesinin yanı sıra Baltık’taki hareketliliği de önemli.
Mesele Karadeniz’le sınırlı değil Baltık’ta da bir ucu var.
Rusya Baltık’taki faaliyetlerini arttırdı. Moskova’nın talepleri sadece NATO’nun Ukrayna veya Gürcistan’dan uzak durması değil. 1997 sınırlarına dönülmesi konusunda da ısrarları var, Doğu Avrupa’yı geri istiyorlar. Bu durum ise Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliği tartışmalarını yeniden gündeme geldi.