ABD ve İngiltere 'işgal' söylemini neden pompalıyor?

Rusya'nın ısrarla Ukrayna'yı işgal edeceğini belirten ABD ve İngiltere, krizden nasıl bir çıkar peşinde? Yoksa Batı'nın aklında hala 2014 yılında yaşananlar mı var? Yine geç kalmaktan, tepki verememekten mi korkuyorlar?

ABONE OL
GİRİŞ 15.02.2022 16:35 GÜNCELLEME 15.02.2022 16:46 DÜNYA
ABD ve İngiltere 'işgal' söylemini neden pompalıyor?

Rusya ile Ukrayna arasında 2014 yılında başlayan kriz, bugün savaş noktasına kadar gelmiş durumda. Moskova yönetimi Ukrayna'yı işgal etmeyeceği dile getirse de Batı'da savaş ihtimali yüksek ihtimal olarak görülüyor.

Bu olay çerçevesinde iki taraf da kendi propaganda araçlarını devreye soktu. Amerikan basını "işgal" söylemini ön plana çıkartırken, ABD'li yetkililer de Rusya'nın harekatı için tarih vererek, kamuoyunu Moskova konusunda diri tutmaya çalışıyor.

Rusya ise tam tersi bir politika izliyor. İşgal olmayacağını dile getiriyor. Hatta bugün (15 Şubat) Kremlin Sözcüsü Peskov, bazı Rus birliklerinin tatbikatları bittiği için üslerine dönmeleri sonrası yaptığı alaycı açıklamada, "Putin, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik planladığı iddia edilen saldırı konusunda verilen tarihleri alaya alıyor" dedi. Bunun yanında Kremlin'e bağlı Rus devlet televizyonu, Donbass bölgesinde "Ruslara işkence yapılıyor" diyerek, olası işgale meşru zemin hazırlıyor. Hatta Duma, Donetsk ve Luhansk'taki özerk yönetimleri tanıyan tasarıyı kabul ederek Putin'e gönderdi. Moskova masadan istediğini alamazsa, bu iki bölgeyi tanıyarak olası referandumla Ukrayna'dan kendine katabilir.

Tabii burada Batı ve Ukrayna'yı tetikte tutan asıl neden 2014 yılına dayanıyor. Rusya'nın Kırım'ı benzer bir baskı politikası sonucu aniden ilhakı, endişenin en büyük kaynağı.

O dönemde Rusya'nın politikasını sezemeyen, Ukrayna'ya müdahale edemeyen Batı, bu sefer geç kalmak istemiyor.

Son kararı Putin verecek: Rusya Devlet Duması Luhansk ve Donetsk'i tanıma kararı aldı

Peki ABD ve İngiltere neden sürekli işgali gündeme getiriyor? ABD'nin Trump dönemiyle başlayan ve Biden'ın başkanlık sürecinde de devam eden bir itibar kaybı var. Çin'le Tayvan meselesi, Rusya ile de Ukrayna ve AB üzerinden sürtüşüyor. İngiltere de AB'den ayrıldıktan sonra hala güçlü olduğunu tekrardan dünyaya kanıtlamaya çalışıyor. Kısacası her iki ülke Ukrayna-Rusya krizini bir fırsat olarak görüyor. Buradan siyasi bir kazanç istiyorlar. Asker ve askeri teçhizat göndererek de söz sahibi olma peşindeler.

ABD, Rusya'ya karşı bir Batı bloğu kursa da (Estonya, Letonya, Litvanya) Fransa-Almanya'yı ikna edememişe benziyor. Zira iki ülkenin mevcut liderleri ABD ve İngiltere'nin sert açıklamalarına katılmayarak Putin'le görüşmeyi, diplomasiyi tercih etti. Zira Avrupa bir savaş istemiyor ve bundan korkuyor. Enerjideki Rus bağımlılığı ellerini kollarını bağlıyor.

Hatta, ABD'nin tarih vererek (16 Şubat) "işgal başlayacak" açıklamaları Ukrayna'yı bile rahatsız etti. Cumhurbaşkanı Zelenskiy, bu tarz söylemlerin "panik havası" yarattığını dile getirmişti.

Acaba ABD ve İngiltere, mevcut gerginliği söylemlerle daha da artırarak Baltık bölgesinde daha fazla nüfuz sahibi olmak ve Rus tehdidini pompalayarak bu ülkelere daha fazla silah satmaya çalışıyor olabilir mi? Finlandiya'nın 9,4 milyar dolar değerindeki 64 adet F-35 savaş uçağı için Lockheed Martin ile sözleşme imzalaması buna mı delalet ediyor? ABD 2021 yılı boyunca 1000'den fazla askeri neden Baltık ülkelerine konuşlandırdı?

Kovid-19 pandemisiyle sosyal ve ekonomik düzenin bozulduğu, süper güçlerin dahi "karizmayı çizdirdiği" bir ortamda, güç mücadelelerin artması son derece normal.

Moskova Ukrayna'yı işgal eder mi bilinmez ama, anlaşılan sadece Ukrayna-Rusya krizinde değil, gelecek gerginliklerde dünya, bilgi kirliliğini artıran bu tarz "hibrit savaşlara" daha çok şahit olacak.

KAYNAK : Haber7