Egemen Bağış: Türkiye'ye bu zirvede hiçbir ülkeye gösterilmeyen önem ve ilgi gösteriliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yarın Prag'daki Avrupa Siyasi Topluluğu Toplantısı'na yapacağı katılım öncesi konuşan Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, önemli açıklamalarda bulundu. Bağış, "Türkiye'nin davet edilmesini engellemeye çalıştılar" dedi.
ABONE OL- "Türkiye'nin davet edilmesini engellemeye çalıştılar"
- "Türkiye'ye bu zirvede hiçbir ülkeye gösterilmeyen önem ve ilgi gösteriliyor"
- "Bazı ülkeler FETÖ ve PKK üzerinden Türkiye'ye zarar vermek istiyor"
- "Yunanistan'ın yaptıklarını bütün dünya görüyor"
Türkiye'nin Prag Büyükelçisi ve Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 6 Ekim'de katılacağı Prag'daki Avrupa Siyasi Topluluğu Toplantısı öncesi Haber7'ye önemli açıklamalarda bulundu.
"Bu zirvede Türkiye'ye inanın bana hiçbir ülkeye gösterilmeyen önem ve ilgi gösteriliyor. Bunları ileriki günlerde daha detaylı açarız" diyen Bağış, FETÖ ve PKK terör örgütü üyelerinin iadesi, Yunanistan'ın provokatif faaliyetleri ve Türkiye-Çekya ilişkilerine ilişkin konuştu.
"TÜRKİYE'NİN DAVET EDİLMESİNİ ENGELLEMEYE ÇALIŞTILAR"
1- Cumhurbaşkanı Erdoğan 6-7 Ekim'de Prag'daki Avrupa Siyasi Topluluğu'nun ilk toplantısına katılacak. Türkiye bu zirvede hangi görüşmeler ve konuları öne çıkaracak. Son dönemde zirvedeki ülkeler ve Avrupa halkının Erdoğan ve Türkiye'ye bakış açısı nasıl?
Biliyorsunuz Avrupa Siyasi Topluluğu düşüncesi ortaya atıldığında Avrupa Birliği üyesi ülkelerin küresel sorunları çözmekte yetersiz kaldığı ve diğer Avrupa ülkeleriyle işbirliği halinde daha ortak duruş sergilenebilmesine yönelik birtakım fikirler vardı. Ancak bu zirvenin düzenlenmesi her ne kadar Çekya dönem başkanlığı nedeniyle Prag'da olsa da Avrupa Birliği mekanizmalarının bu zirvenin hazırlığında çok önemli bir rolü oldu. Ve maalesef her zaman aynı şüpheli ülkeler, Türkiye'nin davet edilmesini engellemek için bir çaba içerisine girdiler. Ama Türkiye'nin küresel sorunlar karşısında oynadığı barış kurucu ve uzlaştırıcı rol nedeniyle diğer AB üyesi ülkelerin baskısı, biraz da Türk diplomasisinin Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun talimatıyla ortaya koyduğu performans sayesinde başarılı olamadı. Bu ülkelerin hangileri olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz. Genelensek olarak Türkiye'ye sorun oluşturmayı kendi iç siyasi dinamkileri açısından önemli kabul eden ülkeler.
"TÜRKİYE'YE BU ZİRVEDE HİÇBİR ÜLKEYE GÖSTERİLMEYEN ÖNEM VE İLGİ GÖSTERİLİYOR"
Türkiye bu zirveye davet edildikten sonra Türkiye'nin bu zirvede yer almasına yönelik bir değerlendirme yapıldı. Bunun Türkiye için önemi, küresel sorunların çözümüne yönelik atılabilecek adımlar açısından önemi, Türkiye'nin uzun vadeli perspektifleri değerlendirildi ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu zirveye katılma yönünde bir tercih ortaya koydular. Bu zirvede Türkiye'ye inanın bana hiçbir ülkeye gösterilmeyen önem ve ilgi gösteriliyor. Bunları ileriki günlerde daha detaylı açarız. Ama gerek ev sahibi ülke Çekya, gerekse AB ülkeleri, Türkiye'nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın bu zirveye katılmasını çok önemsediler. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı, şu anda dünyadaki en büyük güvenlik meselesi olan Ukrayna-Rusya savaşında her iki tarafla da diyalog kurabilen adeta tek lider. Türkiye tahıl koridoruyla muazzam bir performans ortaya koymuştu ama onun üzerine bir de 200 Ukraynalı esirin serbest bırakılması için yaptıkları bütün dünya tarafından takdir ediliyor. Türkiye'yi sevmeyenler bile kıskanıyorlar. Bu zirvede AB üyesi 27 ülkenin dışında Türkiye, İngiltere, İzlanda, İngiltere gibi ülkeler de olacak. Türkiye'nin bu zirvede yer almasını, görüşlerini paylaşmasını çok çok önemsediler.
"BU TOPLANTI TÜRKİYE'NİN DİPLOMATİK PERFORMANSININ ALKIŞLANMASI İÇİN BİR VESİLE DAHA OLACAK"
Bu zirveden en büyük beklentimiz Türkiye-AB arasında donma noktasına gelen AB Müzakere sürecinin yeniden başlamasına yönelik en azından bir sürecin başlaması. Ama aynı zamanda Rusya-Ukrayna savaşının dünyanın geri kalan kısmına olumsuz etkilerini minimize edecek, enerji krizinden tutun gıda krizine kadar diğer tehlikeleri ortadan kaldırmaya yönelik önemli fikir alışverişinde bulunacaktır. Bir de bu Avrupa Siyasi Topluluğu adlı fikrin ne şekilde evrileceği de bu zirvede iyi kötü ortaya konulacak. Belki ileriki zirveye Türkiye olarak biz de ev sahipliği yapabiliriz. Ama bunun Avrupa Birliği kurumuyla bir alternatif olmadığı zaten davet mektubunda da çok açık ve net bir şekilde de yazılmış. Buna katılmakla ülkelerin AB müzakerelerine yönelik alternatif bir süreç gibi gösterilemeyeceği davet mektubunda yazılmış. Ben ümit ediyorum ki bu toplantı küresel diplomatik performansının takdir edilmesi ve alkışlanması için bir vesile daha olacaktır.
"BAZI ÜLKELER FETÖ VE PKK ÜZERİNDEN TÜRKİYE'YE ZARAR VERMEK İSTİYOR"
Avrupa'da Türkiye'nin taleplerine ilişkin ilk somut adım geçtiğimiz günlerde atıldı. İsveç, Türkiye'ye yönelik silah ambargosunu kaldırdı. Ancak hala birçok Avrupa ülkesinde FETÖ ve PKK terör örgütü mensupları bulunuyor ve Türkiye'nin bu konudaki beklentileri karşılanmıyor. Siz Avrupalı meslektaşlarınız ve bürokratlarla bir araya geldiğinizde bu konuyu gündeme getiriyor musunuz? Önümüzdeki süreçte bu konuya ilişkin sürpriz adımlar bekliyor musunuz?
Bu konu gündeme her zaman geliyor her zaman açıyoruz. Bu bizim en önemsediğimiz konulardan bir tanesi. Şimdi adil bir suçlunun iadesini talep ettiğimiz zaman çok daha rahat çalışan mekanizmaların PKK ve FETÖ mensubu teröristin iadesini istediğimiz zaman nasıl engeller oluşturabildiğini de çok yakından gözlemliyoruz. Ama bu AB üyesi ülkelerin bireysel bir tutumundan çok kolektif bir tutum. Hatta Avrupa dışında Atlantik ötesi baskıların da neticesinde yaşanan bir tutum olabilir diye düşünüyoruz. Buna yönelik bilgilendirme çabamızı artırmamız gerektiğine inanıyorum. FETÖ'nün, PKK'nın gerçek yüzünü bütün müttefiklerimize defalarca sıkılmadan utanmadan anlatmamız gerekiyor. Çünkü bu terör örgütlerinin lobiciliğe ayırdıkları ciddi kaynakları var ve insanları kandırabiliyorlar. Bir de Türkiye ile sorunu olan, Türkiye'yi kıskanan, Türkiye'yi çekemeyen bazı ülkelerin bunları koruyarak, bunların arkasından Türkiye'ye zarar verme çabaları olduğunu da gözlemliyoruz. Kendi başına Türkiye'yi direkt müdahale edemeyecek ülkelerin FETÖ ve PKK'yı destekleyerek onları üzerinden Türkiye'yi zayıflatma ya da yıpratma çabaları da olabiliyor çeşitli zamanlarda. Ama Türkiye 85 milyon vatandaşıyla bir araya gelirse bizi hiçbir güç yıkamaz.
"TÜRKİYE NATO'NUN EN BÜYÜK 2. ASKERİ GÜCÜ, YUNANİSTAN 10,5 MİLYONLUK BİR ÜLKE"
3- Yunanistan ABD'deki lobi faaliyetlerinin yanı sıra bölgede Türkiye'ye karşı provokatif bir politika yürütüyor. Yunanistan'ın bu tutumu Avrupa'da nasıl karşılık buluyor? Fransa'nın çok destek verdiğini biliyoruz. Genel bir değerlendirme yapacak olursak. Avrupa Yunanistan'da haklılık payı görüyor mu? Görüyorsa açık bir hukuki skandalı hangi gerekçeyle destekleyebiliyor?
Aslında haklı olarak gördüklerini söyleyemem ama AB'nin karar alma mekanizmalarında oy birliği şartı olduğu için Yunanistan'ın da birçok konuda oy birliği şartını istismar ederek AB'nin diğer ülkeleri üzerinde bir yaptırım kurma çabası adeta onları şantaj noktasına gelecek şekilde bastırması birtakım sıkıntılar yaratabiliyor. Ama aklın yolu birdir, Yunanistan'ın yaptıklarını bütün dünya görüyor. Ege'de göçmenleri denizde adeta boğulmaya zorlayan, birçok ülkeden gelen göçmenleri çok zor durumda bırakan , Türkiye'nin sahil güvenlik teknelerine ateş açan. Türkiye'nin balıkçılarına ateş açan bir zihniyeti savunamayacaklarını artık Avrupalılar da görmeye başladılar. Biz onlara her fırsatta birtakım gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Daha bugün benim yayınlanan mulakatım var. CNN Prima'da... Burada aynı sorular geldi ve hepsinin detaylı şekilde izahını yaptım. Biz her konuda olduğu gibi bu konuda da bilgilendirmeyi devam ettirmek zorundayız. Tabi Türkiye büyük bir ülke, 85 milyonluk bir ülke dünyanın en büyük 16. ekonomisi NATO'nun en büyük 2. askeri gücü. Yunanistan daha 10,5 milyonluk bir ülke. Sadece tek avantajları AB üyesi oldukları için AB'nin karar mekanizmalarında varlar. Oradaki Kıbrıs Rum Kesimi ile işbirliği yaparak Türkiye ile sorun çıkarmaya çalışıyorlar. Ama Türkiye'nin bu azim ve kararlılığı olduğu sürece, Allah'ın izniyle bütün bunların üstesinden rahatlıkla gelir. Sayın Cumhurbaşkanımız açık net bir şekilde söyledi. Bizim ne askeri olarak, ne siyasi olarak muhatabımız olamayacak bir ülke. Biz süper lig takımıysak, onlar daha 3.ligde oynama durumundalar. O bilinçle de birtakım şeyler içerisine de girebilirler.
"ÇEKLERİN TÜRKİYE'YE BÜYÜK BİR İLGİSİ VAR"
4- Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? Özellikle Türkiye-Çekya ilişkileri bakımından...
Büyük ihtimalle Sayın Cumhurbaşkanımız Çekya'nın yeni başbakanı Sayın Fiala ile de görüşecek bu zirvede. Hatta dönem başkanı Fiala belki AB mekanizmaları liderleriyle beraber Sayın Cumhurbaşkanımızla Türkiye'nin AB sürecini ele almaya çalışacak. Böyle bir beklenti ve talep de var bizlerden. 2,5 yıl önce göreve başladığımızda 3 milyar civarında olan ikili ticaret hacmi bugün 5 milyar üzerine çıktı. Savunma Sanayii başta olmak üzere birçok stratejik konuda Türkiye-Çekya arasında çok önemli işbirlikleri var. Geldiğimizde Çek Parlamentosu'nda maalesef Türkiye Dostluk Grubu yoktu artık belki de parlamentonun en aktif gruplarından bir tanesi bizim dostluk grubumuz. Avrupa'nın en etkili eğitim kurumlarından biri olan Charles Üniversitesi'nde Türkoloji bölümüyle büyükelçiliğimizin ilişkileri yeniden kurgulandı. Orada 50'ye yakın Çek genci Türkçe öğreniyor. İki ülke arasındaki ilişkiler her açıdan geliştiği gibi milletlerarası ilişkiler de gelişiyor. Geçen sene Çeklerin en çok tercih ettiği 4'üncü destinasyondu ülkemiz bu sene birinci olacağız Allah'ın izniyle. Turizmde çok büyük ilgi var. Çekler Türkiye'yi yaz tatili için düşünürdü ama kış dönemi için de Türkiye'yi mükemmel destinasyon olarak görmeye başladılar. Özellikle Kayseri, Kars, Uludağ gibi kayak merkezlerimizde Çeklerin büyük ilgisi olduğunu görüyoruz.