İHH’dan Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Genel Merkez Binası önünde basın açıklaması

İHH, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında, çatışma ve kriz bölgelerinde görev yapan insan hakları savunucularının karşılaştığı artan risklere dikkat çekmek amacıyla İsviçre’nin Cenevre kentinde panel ve basın açıklaması düzenledi.

ABONE OL
GİRİŞ 11.12.2025 18:47 GÜNCELLEME 11.12.2025 18:52 DÜNYA
İHH’dan Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Genel Merkez Binası önünde basın açıklaması

İHH, Cenevre’de Birleşmiş Milletler Genel Merkezi Binası’nın önünde düzenlediği basın açıklaması öncesinde Impact Hub Grand Salon’da düzenlediği panelde, çatışma bölgelerinde görev yapan insani yardım çalışanları ve insan hakları savunucularının karşı karşıya kaldığı artan riskler, uluslararası hukuk çerçevesinde mevcut koruma mekanizmaları ve sahadaki uygulamalarda görülen yapısal boşluklar kapsamlı biçimde ele alındı. Panel; İrfan Tatlı'nın moderatörlüğünde yapılırken, uluslararası yardım kuruluşu Oxfam'ın Cenevre Direktörü Mathew Truscott, İngiltere'deki Kent Üniversitesinden akademisyen Shahd Hammouri, Filistin için Adalet Kuruluşunda araştırma direktörü ve Avukat Henriette Willberg ile Yeryüzü Avukatları Derneğinden avukat Hüseyin Dişli konuşmacı olarak katıldı. Panelin ardından, çatışma bölgelerinde görev yapan insani yardım çalışanları ve insan hakları savunucularına yönelik ağırlaşan hak ihlallerine ilişkin uluslararası topluma çağrıda bulunmak amacıyla Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi (UNOG) Palais des Nations önü – Broken Chair yanındaki alanda basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Uğur Yıldırım yaptı.

“ANLAŞMALAR KORUSA DA YÜKÜMLÜLÜKLER YERİNE GETİRİLMİYOR”

Yaptığı açıklamada insani yardım çalışanlarının yaşadığı ihlallere değinen Yıldırım, “Bugün, İnsan Hakları Günü vesilesiyle asla taviz verilmemesi gereken temel bir ilkeyi yeniden hatırlatıyoruz: İnsan hakları savunucuları ve insani yardım çalışanlarının korunması vazgeçilemez ve tartışılmaz bir zorunluluktur. Ancak dünyanın pek çok yerinde bu kişiler hedefli saldırılar, keyfi gözaltılar, tehditler ve ağır çalışma kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Uluslararası insancıl hukuk, Cenevre Sözleşmeleri ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi uluslararası düzenlemeler onları açıkça korusa da bu yükümlülükler çoğu zaman ihlal ediliyor.” şeklinde konuştu.

“BU YIL 326 İNSANİ YARDIM ÇALIŞANI ÖLDÜRÜLDÜ”

Çalışmalar sırasında hayatını kaybeden çalışanlara değinen Yıldırım, “Kayıtlara göre bu yıl 326 insani yardım çalışanı öldürüldü ve insani yardım personelini hedef alan 355 saldırı vakası rapor edildi. Benzer şekilde 2024 yılında 32 ülkede 324’ten fazla insan hakları savunucusu öldürüldü; bu durum, insan hakları ve uluslararası insancıl hukuk standartlarına yönelik küresel düzeyde ciddi bir gerilemeye işaret etmektedir.” dedi.

“GAZZE’DE 5 ARKADAŞIMIZ HAYATINI KAYBETTİ”

İşgal rejimi İsrail’in saldırıları sonrasında hayatını kaybeden 5 insani yardım gönüllüsüne değinen Yıldırım, “İHH olarak bu tehlikeleri bizzat yaşayan kuruluşlardan biriyiz. Dünya genelindeki kriz ve çatışma bölgelerinde ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırmaya çalışırken Gazze’de beş çalışma arkadaşımızı İsrail’in saldırıları sonucu kaybettik. Onların fedakârlığı ve insani değerlere bağlılıkları, insani yardım çalışanlarının karşı karşıya kaldığı risklerin ne kadar ağır olduğunu acı bir şekilde hatırlatmaktadır.” dedi.

“MESAJIMIZ NETTİR”

Savaş ve kriz bölgelerinde ne yapılması gerektiğine değinen Yıldırım, “Bu nedenle bugün devletlere, uluslararası kuruluşlara ve tüm çatışma taraflarına çağrımızı yineliyoruz:

-       İnsani yardım çalışanları ve insan hakları savunucularının güvenliğini sağlayın;

-       İnsani yardıma engelsiz erişimi garanti altına alın;

-       Saldırılar ve tehditler karşısında cezasızlığa son verin;

-       Ulusal ve uluslararası düzeyde koruma mekanizmalarını güçlendirin;

-       En yüksek risklerle karşılaşan yerel sivil toplum aktörlerini destekleyin.

Mesajımız nettir: Onların güvenliği bizim sorumluluğumuzdur. Başkalarını koruyanları korumak sadece hukuki bir yükümlülük değil, aynı zamanda ahlaki bir zorunluluktur.” şeklinde ifade etti.

Ayrıca basın açıklamasında konuşan avukatlar Hüseyin Dişli ve Henriette Willberg ise insani yardım çalışanları ve insan hakları savunucularının oynadığı önemli role işaret ederek, onların korunması çağrısında bulundu.