İşte Çin'in sinsi asimilasyon planı! Taha Kılınç, Uygur zulmünde sır perdesini araladı!
Doğu Türkistan’a yaptığı seyahati kitaplaştıran gazeteci-yazar Kılınç, Çin'in Uygurlara yönelik sistematik baskısını anlattı. Kılınç, yıkılan camileri, "Mutluluk Parkı" yapılan mezarlıkları ve propaganda için sahnelenen anları paylaştı.
ABONE OLDoğu Türkistan’a yaptığı seyahatten izlenimlerini ve topladığı belgeleri paylaşan gazeteci-yazar Taha Kılınç, Çin hükümetinin Uygur halkı üzerindeki sistematik asimilasyon ve baskı politikalarını çarpıcı örneklerle gözler önüne serdi. Kılınç, propaganda amacıyla oluşturulan sahte özgürlük manzaralarından, kültürel ve dini mirasın yok edilişine kadar pek çok detayı aktardı.
CAMİ ÖNÜNDE ÇİN'E BAĞLILIK YEMİNİ
Konuşmasında, bir Cuma namazı sırasında şahit olduğu bir olayı anlatan Taha Kılınç, yaşlı Uygurların bir caminin önünde sıraya dizilerek Çin'e bağlılık yemini etmeye zorlandığını belirtti. Kılınç, o anları şöyle anlattı: "Gözümüzün önünde, yaşlılar bayrağın önünde Çin'e bağlılık yemini ettirilerek ve çok sert bir üslupla, başlarındaki çavuş gibi bir adamın komutlarıyla içeri alındılar. Anlaşılıyor ki, devlet televizyonunda yayınlanan ve bize hitap eden videolar, bu şekilde müsamerelerle çekiliyor. Bizi içeri almadılar, pasaportlarımızı geri verip icazetiniz yok diyerek dışarı çıkardılar."
Kılınç, Urumçi'de ziyaret ettiği bir caminin 10 yıl önceki ve şimdiki halini fotoğraflarla karşılaştırarak değişimi ortaya koydu. Eskiden Kelime-i Tevhid tabelasının asılı olduğu, namaz vakitlerinin LED ekranda aktığı ve her yaştan insanın doldurduğu caminin, bugün cephesine Çin bayrağı asılmış, cemaati 60 yaş üstü tek bir safla sınırlandırılmış ve pasaport kontrolüyle girilebilen bir yere dönüştüğünü ifade etti.
"MUTLULUK PARKI"NA DÖNÜŞTÜRÜLEN BİN YILLIK MEZARLIK
Kılınç, Çin'in Doğu Türkistan'daki en sarsıcı uygulamalarından birinin mezarlıkları yok etmek olduğunu uydu görüntüleriyle belgeledi. Mezarlıkların bir milletin toprak üzerindeki "tapu senedi" olduğunu vurgulayan Kılınç, şehirdeki bin yıllık bir Müslüman mezarlığının birkaç yıl içinde nasıl tamamen yok edilip yerine "Mutluluk Parkı" adıyla bir mesire alanı inşa edildiğini anlattı. Kılınç, "2012'de devasa bir mezarlık olan alan, 2018'de tamamen yok oldu. Sonraki yıllarda üzerine binalar, bir gölet ve yeşil alan yapıldı. Buranın bir adı var: Mutluluk Parkı. Bir mezarlığın istimlak edilerek, oradaki ölülerin kemiklerinin tamamen yok edildiği bir yere verilecek belki de en son isim" dedi. Kılınç, bu politikanın İsrail'in Kudüs'teki Müslüman Mezarlığı'nı yok edenle aynı zihniyeti taşıdığını belirtti.
KAMERALAR ALTINDA "MUTLULUK" DANSI
Doğu Türkistan'da Uygurların çok mutlu olduğu ve sürekli dans ettiği yönündeki propaganda görüntülerine de değinen Kılınç, bu anların gerçeğini paylaştı. Kaşgar'da dans eden bir Uygur kızının fotoğrafını gösteren Kılınç, karenin hemen üzerinde yer alan güvenlik kamerasına dikkat çekti. Kılınç, "Bütün danslar kameraların altında yapılıyor. O insanlar acayip mutlu oldukları için dans etmiyorlar. Kameraların altında mutlu olduklarını ispatlamak zorunda bırakılıyorlar" ifadelerini kullandı. Ayrıca Kaşgar'daki sakallı erkeklerin de sadece turistler için bir "aksesuar" olarak kullanıldığını, üç sakallı amcadan birinin dans ettiğini, birinin davul çaldığını, diğerinin ise kuru yemiş sattığını, hayatın normal akışında sakallı veya tesettürlü kimseye rastlamadığını söyledi.
ZİNCİRLENMİŞ BIÇAKLAR VE GÜNDELİK YASAKLAR
Kılınç, bölgedeki gündelik hayatın ne denli kısıtlamalar altında olduğunu küçük bir anıyla aktardı. Bir pilavcı dükkanında satırın zincirle tezgaha bağlı olduğunu fark ettiğini belirten Kılınç, sonradan tüm kesici ve delici aletlerin lokanta, kasap, manav gibi yerlerde zincirlenmesinin zorunlu olduğunu öğrendiğini söyledi. Evlerdeki bıçakların dahi QR kodlarla kimliklendirildiğini belirten Kılınç, "Uygurların belli bir metrenin üzerinde ip, çadır, dürbün gibi malzemeleri satın alması yasak. Çünkü bütün bunlar Çin tarafından ayaklanma hazırlığı olarak değerlendiriliyor. Size her an etrafa saldırmaya hazır bir terörist olarak bakan bir devletin altında yaşamaya çalışıyorlar" dedi.
Benzin istasyonlarında da benzer bir durumun yaşandığını, benzin almak için araçtaki herkesin inmesi, bagajın boş olduğunun gösterilmesi gerektiğini ve Uygurların alabileceği benzin miktarı ile seyahat edebilecekleri mesafenin dahi kısıtlandığını sözlerine ekledi.