Ermeni tarihçinin komisyon itirafı!
Türkiye ile Ermenistan ilişkileri 22 Nisan’da açıklanan 'Yol Haritası' anlaşmasıyla yeni bir aşamaya girerken, en ilginç yorumlardan biri Ermeni asıllı Amerikalı tarihçi Richard Hovannisyan'dan geldi.
ABONE OLErmenistan’ın ilk Dışişleri Bakanı Raffi Hovannisyan’ın babası olan ve California Üniversitesi’nden dersler veren Prof. Hovannisyan, Yol Haritası’yla Türkiye-Ermenistan arasında kurulması öngörülen ortak tarih komisyonlarından Ermeniler lehine bir sonuç çıkamayacağını belirtti. Ermeni tarihçi, Armenian Reporter dergisiyle yaptığı röportajda şu ifadeleri kullandı:
ARTIK SOYKIRIM DEMEZ: Ermeni tarafı yol haritası anlaşmasının 26 Nisan’da açıklanması için bir yol bulsaydı çok daha iyi olurdu. Bu açıklamanın 22 Nisan’da yapılmasının tek nedeni Obama’nın açıklamasıdır. Bu da bende tarafların, özelikle de Ermeni tarafınının belgeye onay vermeleri için yoğun baskı altında kaldıkları fikrini doğuruyor. Ermeni tarafı, bunun Obama’nın açıklamasına olumsuz etki yapacağını bile bile bu belgeyi imzalamak için nasıl baskı altına alındı ya da buna nasıl karar verdiler bilmiyorum. Obama’nın artık ’soykırım’ kelimesini kullanacağını sanmıyorum. Obama sadece bu sözcüğe yaklaştı.
BASKI YAPILDI: ABD ve Rusya’nın iki tarafa da yoğun baskı yaptıklarını, Türkiye’ye “Bir anlaşmaya varmazsanız soykırımı tanırız” dediklerini varsayabiliriz. Aksi takdirde Dışişleri Bakanı Nalbantyan ve Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın bu belgeye nasıl onay verdiklerini anlayamayacağım.
TÜRKLER AÇIKGÖZDÜR: Ermenistan’ın bunun karşılığında ne aldığını bilmiyoruz. Türk diplomasisi her zaman esnek ve açıkgöz olmuştur. Bugün bir anlaşmaya varıp, yarın ’Ermeniler anlaşmak istemiyor. Biz suçlu değiliz, onlar suçlu’ diyebilirler. Başbakanları belgeyi imzalarken, meclisleri onay vermeyebilir. Belgenin imzalanması aşama kaydedildiği ve sınırların yarın açılacağı anlamına gelmez. Sınırların açılması belki de Ermenistan’dan çok Türkiye’ye fayda sağlayacaktır.
ÖNCE SOYKIRIM: Türkiye’nin ortak komisyon önerisi sadece belli şartlarda kabul edilebilir. Öncelikle soykırım bir gerçek olarak kabul edilmelidir. Ardından soykırımın neden gerçekleştiği ve etkenlerin neler olduğu üzerinde çalışabiliriz. Türkler 1948’deki BM Soykırım Konvansiyonu’nu temel alıyor. Burada soykırımın planlı ve kasıtlı olması şart koşuluyor. Türkler şunu söyleyecektir: “Evet, Ermeni kurbanlar vardır. Bunların sayısı 200-300 bin civarındadır. Ancak bunun kasıtlı olduğunu söyleyemezsiniz... İkinci olarak, Türk arşivlerinde, o dönem vilayetlerden gönderilen Ermeni ayaklanmalarına ilişkin telegraflar var. Ayrıca Ermeniler’in Osmanlı ordusundan kaçtıklarına ilişkin belgeler var. Türk tarihçiler bunlarla gelip, Ermeniler’i suçlayacaktır. Yapılanın planlı bir hareket değil Ermeniler’in isyanına karşı bir reaksiyon olduğunu söyleyeceklerdir. Türkler asla bir soykırımı kabul etmez. Böyle bir komisyonun kurulması çok tehlikelidir.
GERİ ADIM: Ben böyle bir komisyonda yer almam. Türkler ne diyor? ’Gelin bir komisyon kuralım, soykırım var mı yok mu görelim’ diyorlar. Biz olanların soykırım olduğunu biliyoruz. Dünya bunu kabul ediyor. Eğer biz komisyon kurulmasını kabul edersek geri adım atmış ve şüphe yaratmış oluruz.”