Kudüs Şairi’ Mehmet Akif İnan’ın düşünce dünyasI

Eyüp Kültür Sanat Merkezi’nde bu hafta ‘yedi güzel adam’dan biri olan Mehmet Akif İnan masaya yatırıldı.

ABONE OL
GİRİŞ 09.11.2014 09:28 GÜNCELLEME 09.11.2014 09:28 Edebiyat
Kudüs Şairi’ Mehmet Akif İnan’ın düşünce dünyasI

Eğitim Bir Sen Eyüp Temsilciliği ile düzenlenen Şair Özcan Ünlü'nün moderatörlüğünü yaptığı panele, Prof. Dr.  Ersin Nazif Gündoğan, Mustafa Özçelik ve Üzeyir İlbak konuşmacı olarak katıldı. Panele Sivil Toplum Kuruluşları ve siyasilerden yoğun katılım oldu.

Panel, Akif İnan’ın Mescid-i Aksa şiiri ile başladı. Panelin ilk katılımcısı Üzeyir İlbak konuşmasına Nuri Pakdil’in devrimci selamıyla başladı ve İnan’ın Medeniyet Tasavvuruna değinerek onu medeniyetimize vurulan darbelere karşı yeni bir nesil yetiştirmek için uğraşan dava adamı olarak tanımladı.

İlbak konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Çağın Mahkemeleri’nin hayal kurmayı bile suç kabul ettiği bir dönemde o Mavera'nın 8. sayısında şiir ve yazılar yazmaya başlayarak arkadaşlarıyla beraber önemli bir girişim başlattı… Osmanlı’dan sonra Mavera ve Diriliş ile beraber uygarlık ve medeniyetimizi edebi mecrada,  yaşadıkları zaman ve şartlara giydirmeyi başardılar. O ve arkadaşları hem insan medeniyeti hem de İslam Medeniyeti için çalıştılar. İnan da Pakdil gibi medeniyet sorgulaması yapmaktan kaçınmadı. Şehirleşmenin getirdiği betonlaşmadan ve Tanzimat’tan bu yana devam eden aydınların batılılaşma ve asimilasyonunun getirdiği sorunları söylemekten geri durmadı.”

Akif İnan’ın şiir dünyasını anlatan şair Mustafa Özçelik ise onun yazar ve eylem adamı olduğunu belirterek, gazeteci, sendikacı ve eğitimci kimliğinden daha çok şiirlerinden etkilendiğini ifade etti.

"MEDENİYET VE EDEBİYAT ARASINDA KOPMAZ BİR BAĞ VAR"

Şair Mustafa Özçelik şöyle konuştu: “İnan mücadele ve çalışmalarının yanında iki küçük şiir kitabı yayınladı. Çünkü şiirin az ve öz olanını severdi. Yazdığı gazellerle divan şiirini modern şiire taşıdı. Ahmet Haşim’in bütün şiirlerini ezbere bilen İnan, Cumhuriyet dönemindeki trajedilerden sonra fikir ve gelecek kaygısı olarak Mehmet Akif Ersoy’un şiir geleneğini devam ettirdi. Bize din, medeniyet ve edebiyat arasında kopmaz bir bağ olduğunu kanıtlayan oydu. Köklerden kopmadan göklere çıkabileceğinin işaretini vererek metafizik tefekkürle döneminin fikir dünyasını yansıttığı herkesçe bilinmektedir”. 

"EYÜP'Ü HEP MEDİNE GİBİ GÖRDÜK"

Mehmet Akif İnan’ı daha yakından tanıyan bir isim olan Prof. Dr. Ersin Nazif Gündoğan ise kendilerinin 68 kuşağı olduklarını hatırlatarak sağ sol çatışmalarında Necip Fazıl’ın Ankara’ya gittiğinde Akif İnan'ın evinde kaldığını ve onu derin bir muhabbetle sevdiğini belirtti. Necip Fazıl, Akif İnan ve 7 Güzel Adam ile geçen hatıraları anlatan Ersin Nazif Gündoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:” Eyüp’ü hep Medine gibi gördük görmeye de devam edeceğiz. Camilerimiz çarşısız kalamasın ki güçlü olalım. Çarşılar camisiz olmasın ki dünya mülküne kapılıp gitmeyelim düsturuyla yola çıkılmıştı. Akif İnan bana üniversite yıllarımda çok yardımcı olmuştur. Mescid-i Aksa’ya yazdığı şiirden sonra ‘Kudüs Risalesi’ ne başlamak istiyordu ama ömrü yetmedi.  Biz fikir ve şiirimizi ne Amerika’dan ne de Avrupa’dan aldık.  Biz Anadolu’nun sesi olmaya çalıştık. Çalışmalar mütevazı bütçelerle yapılırdı.”

Panelin sonunda konuşmacılara çiçek ve Eyüp gravürleri dağıtılarak Eyüp ve çevre ilçeden gelen milli eğitim müdürleri ve yardımcılarıyla hatıra fotoğrafı çektirildi.