Cemal Süreya kimdir? Yaşamı ve edebi kişiliği nasıldır? Eserleri nelerdir?

Türkçeyi çok güzel konuşan, sadece şairlik yanı ile değil her konudaki bilgisi ve birimleriyle edebiyatımızın entelektüel ve aykırı şairi Cemal Süreya kimdir? Güz Bitiği, Sevda Sözleri, Sıcak Nal, Şapkam Dolu Çiçekle gibi eserleriyle adından söz ettiren Cemal Süreya ne zaman doğmuştur ne zaman vefat etmiştir? İşte Cemal Süreya'nın hayatı ve biyografisi...

ABONE OL
GİRİŞ 16.12.2019 14:06 GÜNCELLEME 16.12.2019 14:15 EĞİTİM
Cemal Süreya kimdir? Yaşamı ve edebi kişiliği nasıldır? Eserleri nelerdir?

Cemal Süreya 1931 yılında Erzincan’ın Pülümür ilçesinde doğar, ailesinin ona verdiği isim Cemalettin Seber’dir. Babası Hüseyin Bey, annesi Gülbeyaz Hanımdır. Henüz 6 yaşındayken ailesiyle birlikte Erzincan’dan Bilecik’e sürgüne gitmişlerdir. Aynı yıl annesini kaybeden Cemalettin yaşadığı yalnızlığı ve hüznü şiirlerine de işleyecektir. 

CEMAL SÜREYA KİMDİR? HAYATI...

Cemal Süreya Çocukluk Yıllarını Şöyle Anlatır:

‘1931 yılından Erzincan’da doğdum. 6 yaşında oradan ayrılmışım. Asıl çocukluğumu geçirdiğim kent Bilecik. Liseyi İstanbul’da üniversiteyi Ankara’da okudum. Şimdi de aynı çocukluğu İstanbul’da geçirmekteyim. Annem ben 6 yaşındayken öldü, yüzünü bile hatırlamıyorum ama bazı tavırlarını hatırlıyorum, bende çok kalmış. Beni edebiyata götüren bir sürü neden var ama bir keskin neden ararsam, bunu annemde bulduğumu söyleyebilirim’

Annesinin vefatının ardından babası Hüseyin Bey yeniden evlendi, bu evlilikten huzursun olan Cemal eğitimi için İstanbul’a yerleşti Liseyi Haydarpaşa’da tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinde Maliye ve İktisat Bölümünü kazandı ve henüz mezun olmadan çocukluk aşkı Seniha ile evlendi. 1954’te okulunu bitirdikten 1 yıl sonra Maliye Bakanlığında memuriyete başladı. O dönemde Maliye Bakanlığında müfettiş olmak büyük bir kariyer adımıydı. Bu işini büyük bir titizlikle icra etti, çok adaletli, dürüst ve sözüne sadık kalırdı. Verdiği sözlere öyle sadık kalmıştır ki Sezai Karakoç ile girdiği iddiada Süreyya isminin bir ‘y’sini kaybedecektir.

Maliyede çalışırken çok sevdiği edebiyattan da hiç vazgeçmedi, eserlerinde kadını imgesel olarak kullandı, Türk şiirine daha önce yapılmayan yenilikler kattı. Şiirleri sevgi, aşk, hasret ve acı doluydu. 

Henüz ilkokulda şiir yazmaya başlayan Cemal, bir dergi çıkarma girişiminde bulundu. o günün koşullarında bir dergi çıkarmak baskı makinesinin azlığı sebebiyle zordu fakat Cemal Süreya yılmadı ve el yazısıyla yazdığı okul dergisini çıkarmayı başardı.

Küçük yaşına rağmen ciddi okumalar yapardı, öyle ki henüz ilkokul 3. sınıfta Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşlerini okumuştu. Kitabı okuduktan sonra  ‘Benim edebiyatla ilgili olarak ikinci bir doğum tarihim var: 1943. Dostoveyski'yi okudum ve ondan sonra hiç huzur kalmadı bende’ demiştir. 

Cemal Süreya lise yıllarında aruz ölçüsüyle şiirler yazardı. Daha sonra kendine has üslubuyla İkinci Yeni’nin en tanınmış şairlerinden oldu. Edip Cansever, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Ülkü Tamer, İlham Berk İkinci Yenicilerin en önemli isimlerindendi. Her ne kadar bu akımın bir parçası olsa da o hep edebiyatımızın ‘aykırı şairi’ olarak anılacaktır. Şiirlerinde aşkı anlatırken kadını imgesel ifadelerle betimlemesi, toplumsal gerçeklerden bahsederken kendine has ironiler kullanması onu diğer sanatçılardan ayıran tarafı olmuştur. 

CEMAL SÜREYA’NIN ŞİİR DİLİ

İlk şiirinin 1953 yılında çıkardığı Papirüs dergisinde yayınladı, çok utangaç olduğu için şiirleri çok geç yayınlamaya başladı.

Şiirlerinde imgesel ifadeler, lirizmi kullandı, geleneğin şiiri sınırladığı görüşündedir, şiirin ‘anayasaya aykırı’ olduğunu düşünse de gelenekten vazgeçmemiştir.

Şiirlerinde mizah ve ironiye çok sık yer vermiştir. 

CEMAL SÜREYA’NIN ÖLÜMÜ

9 Ocak 1990 yılında kalp yetmezliğinden hayatını kaybetmiştir. Sanatçının hayatı 1995 yılında Feyza Perinçek ve Nursel Duruel tarafından ‘Şairin Hayatı Şiire Dahil’ ve ‘Cemal Süreya Arşivi’ olarak kitaplaştırılmıştır. 

CEMAL SÜREYA ESERLERİ

- Üvercinla
- Göçebe
- Beni Öp Sonra Doğur Beni
- Sevda Sözleri
- Sıcak Nal
- Güz Bitiği
- Şapkam Dolu Çiçekle
- Onüç Günün Yazıları

Cemal Süreya alışkanlıklarından vazgeçmeyen, değişiklikleri sevmeyen bir şairdi. Aynı restorantta yemek yer, aynı masada çalışır, aynı insanlarla vakit geçirirdi. Baylan Pastanesine çok sık giderdi. Cemal Süreya ve onun gibi edebiyatçı arkadaşlarının sık sık gidip edebiyat sohbetleri yaparlardı. Bu yüzden Baylan Pastanesi o dönem sanatçıları için özel bir yerdi.

Aşık olduğunda duygularını cüretkar bir şekilde dile getiren şair sosyal hayatında çok utangaç ve alıngan olduğunu yakın çevresi de anlatmaktadır. 

 

Enver Ercan, Cemal Süreya’nın alınganlığı ile ilgili şunları söylemektedir:

‘Cemal Süreya, onun kitaplarını yayınlamak isteyen bir yayınevi ile görüşmeye gittiğinde suratı asık görüp döndü, ne olduğunu sorduğumda ‘elini masanın üstüne koyarak konuştu’ cevabını verdi’ 

 
KAYNAK : Haber7