Bakan Özer: Eğitimin önündeki tüm antidemokratik engeller kaldırıldı
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, eğitimin önündeki antidemokratik tüm engellerin kaldırıldığını belirterek, "Türkiye'nin neresinde olursa olsun, vatandaşlarımızın bütün çocukları kolay bir şekilde eğitime erişebiliyor." dedi.
ABONE OLMilli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ile İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) iş birliğiyle gerçekleştirilen Dijital İstihdam Eşleştirme Platformu'nun (DİEP) tanıtım programında, Türkiye'de son 20 yılda eğitimde evrenselleşme ve kitleselleşme süreçlerinin yaşandığını belirtti.
Bakan Özer, bu dönemin daha önce uygulamaya sokulan yanlış eğitim politikalarının da ortaya çıkarttığı hasarları tedavi etme dönemi olduğunu söyledi.
"Eğitimin önündeki antidemokratik tüm engeller kaldırıldı"
Başörtüsü yasakları, katsayı uygulaması, eğitime yönelik toplumsal taleplerin bir şekilde engellenmesi ve eğitime erişimle ilgili kısıtlamaların konulmasının toplumda hasarlara yol açtığını dile getiren Özer, şöyle devam etti:
"Allah'a şükür, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 20 yılda bu problemlerin hepsi aşıldı. Artık Türkiye'nin neresinde olursa olsun tüm evlatlarımız, tüm gençlerimiz bu ülkenin rekabet edebilme gücündeki ana itici güç. Türkiye'nin neresinde olursa olsun, Cizre'de, Silopi'de, Hakkari'de, Muğla'da, Ankara'da, İstanbul'da, Kars'ta, Edirne'de, Kırklareli'nde, okul öncesinden yükseköğretime kadar vatandaşlarımızın bütün çocukları kolay bir şekilde eğitime erişebiliyor. Eğitimin önündeki antidemokratik tüm engeller kaldırıldı."
Bakan Özer, bugün burada bir araya gelmelerinin, sevinçle yeni bir başlangıç yapmalarının asıl müsebbibinin katsayı uygulaması olduğunu dile getirerek, bu uygulamanın 10 yıldan fazla sürdüğünü ve meslek lisesi mezunlarının yükseköğretime girişini engellediğini aktardı.
Katsayı uygulamasının akademik olarak başarılı ve yükseköğretime gidebilme potansiyeli olan gençleri mesleklerinden uzaklaştırdığına dikkati çeken Özer, şöyle devam etti:
"Eğer gencimiz kendisine güveniyorsa akademik olarak potansiyeli varsa meslek lisesine gitmek istemedi çünkü katsayı nedeniyle hak ettiğinden daha düşük puanla yükseköğretimi tercih etmek durumunda kalıyordu. Bu defa ne oldu? Meslek liselerinin, akademik olarak başarısız olan, hiçbir yere yerleşemeyen, gelecek umudu olmayan gençlerin homojen olarak kümelendiği bir liseye dönüşmesini istediler. Ve hızla irtifa kaybetmeye başladı."
Katsayı uygulamasının eğitim sistemine ve topluma maliyetleri
Mesleki eğitimde uygulanan katsayının oluşturduğu hasarın eğitim sisteminde ve toplumda 3 büyük maliyete yol açtığını vurgulayan Özer, şunları söyledi:
"Birinci maliyet, sanayicilerimizin, iş dünyasının temsilcilerinin yıllardan beri konuştuğu, 'Aradığım elemanı bulamıyorum.' şikayetlerinin semada sürekli yankılanmasına vesile olan bir durum. İş gücü piyasası ödedi bu maliyetleri, 2012 yılına kadar. İkincisi, bizlere şu anda çok şikayet edilen bir konu var, okullar arası başarı farkı. Fen liseleriyle meslek liseleri arasındaki başarı farkı. Sosyal bilimler liseleri ile imam hatip lisesi arası başarı farkı. Uluslararası PISA araştırmalarında karşımıza çıkan en köklü problemlerimizden bir tanesi. Aslında bu problemin ana müsebbibi de katsayı uygulaması. Öğrenci profilinizi liselerde heterojen bir şekilde kümelemeniz gerekirken en başarılıları homojen şekilde lise türünde, en başarısızları homojen bir şekilde lise türünde kümelerseniz ve bunu 10 yılın üzerinde yaparsanız lisede, ortaöğretimde ciddi bir uçuruma yol açarsınız. Üçüncüsü, hiç öngörülmeyen bir şey ortaya çıktı. Akademik olarak başarısız öğrenciler bir yerde kümelendiği zaman devamsızlıklar ve disiplin vakaları artmaya başladı. Madde bağımlılıkları bazı okul türlerinde homojen bir şekilde yaygınlaşmaya başladı. Sosyolojik olarak hiç beklenmeyen bir maliyet ki bunu gençlerimizin ödemesine yol açtı."
"Hem maliyet ödeteceksiniz ülkeye hem de halen konuşmaya devam edeceksiniz"
Milli Eğitim Bakanı Özer, bu eğitim politikasının toplumda çok boyutlu hasar oluşturduğunu, hem iş dünyasına hem eğitim sistemine hem de topluma sosyolojik olarak maliyet ödettiğini belirtti.
Türkiye'de bu sorunlara neden olanların, daha sonra görünmez olduklarını veya kenara çekilip akıl vermeye çalıştıklarını aktaran Özer, "Bakıyoruz kimse üzerine sorumluluk almıyor. Katsayı uygulamasını kim yürürlüğe soktu? Bugün gelip eğitim sistemiyle ilgili konuşanlardan bir kısmı orada değil miydi? Şunu bekleriz: 'Biz yanlış yaptık, özür dileriz toplumdan, büyük maliyet ödettik.' En kötü ihtimal susarız. Hem maliyet ödeteceksiniz ülkeye hem de hala konuşmaya devam edeceksiniz. Öyle bir dünya yok." ifadelerini kullandı.
Bakan Özer, 2021 yılından sonra mesleki eğitimin güçlendirilmesi için büyük çaba sarf edildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Devlet üretim ve hizmet sektöründen çekildikçe, mesleki eğitim devletin üzerinde kaldı ama istihdam özel sektörüne kaldı. Bir türlü bir araya gelemiyordu özel sektörle devlet. Eğitimi veren, becerilen eşleştirilmesi gibi süreçte hep sıkıntı yaşadık. İşte bizim yaptığımız şey bu makus tarihi değiştirmek oldu. Dedik ki, siz değerli iş dünyasının temsilcileri, bizim verdiğimiz mesleki eğitimle ilgili alanları gelin birlikte görelim. Müfredatı birlikte güncelleyelim, öğrencilerimizin işletmedeki beceri eğitimlerini birlikte planlayalım, öğretmenlerimizin işbaşı ve mesleki gelişim eğitimlerini birlikte planlayalım ama istihdam öncelik olsun."
Geçmişte Milli Eğitim Bakanlığının yılda 2,9 ürün tescili yaptığını anımsatan Özer, bu sayıyı yıl bitmeden 7 bin 532'e çıkardıklarını, yıl sonuna kadar 1 milyon çırak ve kalfayı mesleki eğitim merkezilerine almayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.
"140 yıllık bir ticaret odamız var"
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ise İstanbul'un 8 bin yılı aşkın bir tarihi olduğunu söyledi.
Yerlikaya, İstanbul'un üretim ve ticaret merkezi olduğunu belirterek, "Böyle bir şehiriz. Üretim merkeziyiz, liman şehriyiz. Yüksek öğrenim merkeziyiz. Aynı zamanda eğitim merkeziyiz. 2 milyon 922 bin öğrencimiz var dile kolay. Üretim merkeziyiz, tacir şehriyiz, sanayici şehriyiz diyoruz. 140 yıllık bir ticaret odamız var. 1882 tarihi orada onurla yazıyor. Aynı zamanda kardeşi sanayi odamızın da yetmişinci yaş gününü yine Sayın Bakanımızın teşrifleriyle kutladık. Biz sizlerle iftihar ediyoruz." dedi.
Aynı zamanda üzerlerinde medeni muasır seviyelerin üzerine çıkma vasiyeti olduğunu dile getiren Yerlikaya, "Bunu hep beraber üreterek, çalışarak ve dünyanın bütün müşterilerin olduğu yerlere gitmek haktır. Bizim hakkımızdır ve bunu da gayet güzel yaparız özgüveni ve dayanışmasıyla başarıyoruz." diye konuştu.
İstanbul Sanayi Odası ile İstanbul Ticaret Odasında bulunan 22 bin 640 bin üyenin her birinin başarı hikayesi olduğunu kaydeden Yerlikaya, şu ifadeleri kullandı:
"Sizleri bu meslek odaları çatısında ve çeşitli platformda bir araya getirdiğimiz zaman Ankara'mıza, devletimize, hükümetimize, bakanlık yetkililerimize söylediğimiz şey, 'Genç nüfusa sahibiz ama nitelik iş gücüyle ilgili eksiklerimiz var' diyoruz ve zaman zaman birbirimize işaret parmağıyla konuşuyorduk, ta ki üç yıl öncesine kadar. Reel sektör, iş dünyasıyla Ankara'nın hükümetimizin, devletimizin özellikle de Milli Eğitim Bakanlığımızın aynı duruşta bir araya geldiği an iş biraz değil, tamamı farklı boyuta geldi. Üç yıldan beri öyle bir değişim, dönüşüm, öyle güzel işlere imza attık, öyle başarılar elde ettik ki bugün aslında bunun son halkasıyla ilgili güzel bir imzaya da tanıklık ediyoruz. Evet, eğitim, üretim, istihdam, eğitim üretim, istihdam deyip duruyorduk. Ve bu iş birliğimizi bu 3 ana konuda gösterebilmek adına biz de elimizi taşın altına koyduk. Biz derken sizler sanayi ve ticaret odamız."
İTO'nun 54, İSO'nun 41 meslek lisesine hamilik yaptığını aktaran Yerlikaya, meslek lisesi mezunu olup da çalışmak isteyen, üniversiteye çalışırken gitmek isteyen gençler için kullanılacak bir platform olması için Bakan Özer'le konuştuklarını ifade etti.