MB kararına tepkiler olumlu: Tek haneli rakamlar göreceğiz!
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının 425 baz puan indirim ile yüzde 24’ten yüzde 19,75’e indirilmesine karar verdi. 4,5 yıl sonraki ilk olan bu indirim uzmanlar tarafından "2002'den bu yana en büyük indirim olarak" nitelendirildi. Merkez Bankası'nın kararı ile ilgili uzmanlar Haber7.com'a açıklamalarda bulundu.
ABONE OLAsya Karagül/Haber7.com
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu'nun Temmuz ayında aldığı faiz kararı belli oldu. Kurul, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının 425 baz puan indirim ile yüzde 24’ten yüzde 19,75’e indirilmesine karar verdi. İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, SETA Ekonomi Araştırmacısı- İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, Dr. Ahmet YARIZ, SETA Ekonomi Müdürü Nurullah Gür ve Sabah gazetesi köşe yazarı Faruk Erdem, Merkez Bankası'nın kararı ile ilgili Haber7.com'a açıklamalarda bulundu.
"Görüntüde piyasa 2 ,5-3 civarında bir faiz indirimi bekliyor izlenimi verse de piyasa profesyonelleri ve ekonomistler zihinlerinde 4 puan ve hatta 4 puanı biraz aşacak bir faiz indirimi olasılığını da tutuyorlardı. Bu nedenle MB zihinlerin bir köşesinde tutulan böyle bir faiz indirimi gerçekleştirdiğinde piyasa bunu içselleştirdi. Bu adımı da normal karşıladı. Dolayısıyla şu dakikalardan itibaren döviz kurlarında ve piyasada fiyatlandırmayı da buna göre yapıyor."
"MB DOĞRU BİR STRATEJİ UYGULADI"
İki nokta vardı; ya TCMB Temmuz ve Eylül aylarında yapması gerek 6 puanlık faiz indiriminin daha azını burada yapıp, mesela 2,5'ini burada yapıp 3,5'ini Eylül'deki toplantıda yapacaktı. Ama bu durumda da yine 6 puanlık indirim olacaktı ama Temmuz'un sonunda itibaren böyle önden yüklemeli bir faiz indiriminin ekonomiye olumlu yansımasından, büyümeye yansımasından, Türkiye'nin mal ve hizmet ihracatı rekabetine olumlu yöndeki yansımasından yararlanamayacaktık. Bu vesileyle MB burada doğru bir strateji uygulayarak, Temmuz ve Eylül toplantılarında toplamda 6 puanlık bir faiz indirimi yapması gerekiyorsa bunun büyük parçasını Temmuz ayındaki toplantıda yaparak Türkiye'ye pozitif büyümeye hızlı geçiş, ekonominin canlanması ve istihdama katkı anlamında doğru bir adım attı. Muhtemelen Eylül ayında, devam edeceğini tahmin ettiğimiz diğer indiriminin küçük oranı da açıklanacak.
"Son 1 yıllık süreci genel olarak değerlendirdiğimizde dolar kurunun ciddi bir şekilde yükseldiğini ve TL'nin değer kaybettiğini, akabinde de TCMB'nin politika faiz oranında ciddi bir artış yaptığını gördük, %24'e kadar yükseltildiğini gördük. Bu faiz oranı bugüne kadar geçerli oldu. Türkiye'de TL'nin değer yitirmesi ve enflasyon oranında zirvenin görülmesi geçen sene Eylül, Ekim aylarında gerçekleşti. Geçen sene Eylül ayında biz enflasyon oranının %25 civarı ile zirveyi bulduğunu gördük. İlerleyen aylarda peyderpey düşüşler oldu. Özellikle iki ay içerisinde enflasyon %20'ye kadar düştüğünü gördük. Daha sonraki süreçte de enflasyon yavaş yavaş gerileyerek %15'e kadar düştü. Fakat bu süreçte MB herhangi bir politika faiz oranında indirimde bulunmadı. Bu noktada MB döviz kuruna da bakıyor, dolara da bakıyor. Dolarda da volatilitenin son 6 aylık süreç içerisinde azaldığını, düşük seviyelerde olduğunu biliyoruz."
FİNANSAL MEDYA KURULUŞLARI MB'Yİ ETKİLEMEYE ÇALIŞTI
"Bu noktada MB'nin politika faiz oranında indirime gitmeyi hep ertelediğini gördük. Baktığımızda MB Şubat ayında da indirime gidebilirdi ve özellikle Haziran ayında da indirime gidebilirdi. Bu noktada finansal piyasaların ve söz konusu finansal medya kuruluşlarının rolü büyük, buna değinmek gerek. Söz konusu kuruluşlar Şubat ayı gelmeden "MB politika faiz oranında indirime gidebilir" diyorlardı.Şubat ayı geldi bu sefer "MB Haziran'dan önce indirim yapmasa iyi olur" demeye başladılar. Haziran ayı geldiğinde de S-400 mevzusu bahane ederek indirime gidilmemesini ya da düşük bir meblağda indirime gidilmesi yönün MB'nı yönlendirmeye çalıştılar. Demek istediğim şu söz konusu finansal medya organları ve kuruluşlar bir şekilde bu indirimi erteletmeye, geciktirmeye yada düzeyini düşürmeye çalışıyorlar izlenimi bırakıyorlar. Bu çok güçlü bir izlenim."
2002'DEN BU AYNA EN BÜYÜK İNDİRİM
"Bu noktada bu ay aslında MB birikmiş bir şekilde politika faiz oranında indirime gitti. 425 baz puan faiz indirimi, 2002 yılından bu yana bu kadar ciddi bir indirim görmedik. Hatta buna yaklaşan bir indirim de olmadı. Bu cidden çok büyük bir indirim.
Piyasalar nasıl tepki verdi? Aslında baktığımızda düşüş gördük. bu da şunun göstergesi, piyasalar zaten MB bu indirimini bekliyordu ya da bu gerçekleşse de şaşırmayacak olduklarını görüyoruz.
Bunun sebebi ne? Bugün enflasyon oranı %15.7, politika faiz oranı %24. Bu çok ciddi düzeyde bir reel faiz demek. Dönem başı reel faiz olarak %8.3, dönem sonu faiz olarak da %10'un epey üzerinde bir rakam görüyoruz. bu konuda zaten Türkiye dünyada reel faiz noktasında reel faizi en yüksek olan ülke idi, bugün de öyle. 425 baz puanlık bir indirim yine enflasyonun %15 olduğu yerde %4'ten fazla dönem başı reel faiz anlamına geliyor. Günümüzde dünya ekonomisinin durumu ve diğer ülkelerdeki faiz oranları göz önünde bulundurulduğunda yine yüksek bir rakam.
Biz ilerleyen aylarda enflasyon oranında düşüş göreceğiz. Özellikle Eylül ayında enflasyon tek haneli rakamlara düşecek. Daha sonraki aylarda hafif bir yükselme yaşayacak, baz etkisinden dolayı. Yıl sonu enflasyonunda %11-12 civarında olacağını söyleyebiliriz. Bu da bize MB'nin ilerleyen aylarda enflasyon düştükçe faiz oranında daha da indirime gidileceği yönünde bir izlenim veriyor."
"Merkez Bankası 425 baz puan faiz indirimi yaparak faiz oranlarının 19.75’e indirilmesine karar verdi. Merkez Bankası'nın enflasyonu etkileyen gerek yurt içi gerek yurtdışı unsurların tamamını dikkate alarak bu kararı aldığı anlaşılmaktadır. MB açıklamasına baktığımız da ülke içindeki ekonomik gelişmeler ile ilgili olarak ihtiyatlı bir dil kullanıldığı görülmektedir. Açıklamada özellikle büyümenin lokomotif tarafının ihracat olduğuna değinilirken, bu çerçevede turizmin de yine çok önemli bir katkı sağladığı vurgulanıyor.
Öte yandan dış etkiler noktasında da, hem olumlu hem olumsuz bir dizi gelişme var. Bunlardan olumlu olarak yorumlayabileceğimiz durumlardan birisi; hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının faiz indirim sürecine doğru gittiğinin konjonktür olarak ifade ediliyor olması... Meselenin pozitif taraflarını değerlendirirken, küresel ticaret savaşları ve özellikle ülkelerin dış ticareti ile ilgili gerçeği unutmamak gerekir. Tablonun global taraftaki olumsuz yönü ise ticaret savaşlarının ekonomilere yönelik etkisi olacaktır.
Gelinen noktada, "Bundan sonra ne olur?" sorusu önem kazanıyor. Bunu küresel ölçekteki finans kuruluşlarının beklenti ve benimsedikleri politikalar ile yorumlayalım: City Bank gibi kuruluşlar daha düşük faiz oranı beklerken bazı Japon bankaları bir miktar daha ılımlı bir yaklaşım benimsiyor. Şu anda MB’nin 104 civarında bir faiz marjı var. Yıl sonuna doğru enflasyonda tek haneli rakamları göreceğimiz beklentisini dikkate aldığımızda bu faiz oranının 14-15'lere düşüşü beklenebilir. Yıl sonuna kadar olağan dışı ülke içi ve ülke dışı girişimler olmadığı takdirde beklentimiz bu yönde olduğunu söyleyebiliriz. ABD ile Türkiye arasındaki politik krizlerde bir yumuşama olursa, bir miktar daha sermaye akışında hızlanma görebiliriz. Böyle bir tablonun sonucunda döviz kurlarında bir baskı oluşturulur bu sayede MB gereken adımları daha hızlı atabilir.
Piyasaları yönlendirmek ve harekete geçirmek adına MB önemli bir adım attı. Ben bunun ekonomik canlılığa ciddi katkısı olacağı kanaatindeyim. Bu karar, kredi ve mevduat faizleri ile ilgili bankalar üzerinde de öncü bir rol oynayacaktır. Bu anlamda ümitliyim. MB üzerine düşeni yaptı, şimdi sırada diğer piyasa oyuncuları ile politika yapıcıların atacağı adımları takip etmemiz gerekecek."
"Piyasadaki ortalama beklenti 250 baz puanlık bir artışın gerçekleşebileceği yönündeydi. Fakat 400'ü bekleyen piyasa oyuncuları da vardı. Dolayısıyla bu cepheden baktığımızda piyasa beklentilerinin hafif üzerinde gerçekleşmiş bir faiz indiriminden bahsediyoruz.Karar metnine baktığımız zaman, bu kadar piyasa beklentilerinin üzerinde bir faiz indiriminin sebeplerini konuşacak olursak aslında 3 tane faktör ön plana çıkıyor.
-Birinci sebep enflasyondaki gerilemenin belirginleştiği ve Merkez Bankası'nın açıklamış olduğu Nisan ayındaki enflasyon raporundaki öngörülerin altına inebileceği. Yıl sonundaki enflasyonun Merkez Bankası'nın Nisan ayındaki 15-16 civarındaki oranın altına inebileceği. Bu faiz indiriminin birinci sebebi bu.
-İkinci bir sebep ise, malumunuz küresel ekonomideki yavaşlamaya göre hem Fed hem de Avrupa Merkez Bankası'nın faiz indirimine gitmesi gündemde ve oldukça olası. Dolayısıyla bu da Merkez Bankası'nın faiz indiriminde elini güçlendiren bir faktör.
-Üçüncüsü ise -metinde de altı çizilmiş- ekonomik aktivitede daha çok ihracat ve turizm gelirleriyle desteklenen bir iyileşmenin olduğu, yani iç talebe bağlı olmadığını ve dolayısıyla ekonomik büyümenin enflasyonu arttırma eğiliminde olmadığı, iç talebin enflasyonu arttırmayacağını vurguluyor.
Bu üç faktörü de bir araya getirdiğimizde Merkez Bankası'nın piyasa beklentilerin üzerinde bir karar açıklamasının sebepleri olduğu görülüyor."
"Yılbaşından bu yana ekonomideki dengelenme süreci ile birlikte enflasyonda bir düşüş eğilimi ortaya çıktı. Bu da Merkez Bankası'nın elini güçlendirdi. Bundan sonraki süreçte özellikle Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları ile birlikte enflasyondaki düşüş devam edecek ve tek haneli rakamlarda göreceğiz. Bunlar da faiz indirimin yapılması gerektiğini gösterir verilerdi.
Faiz indiriminin piyasanın beklentileri üzerinde gelmesinin, verilere baktığımız zaman gerek kur tarafında gerek borsa tarafında, olumlu karşılandığını görüyoruz. İlk tepki belki çok kısa bir süreliğine kuru yukarı çıkarsa da kur tekrar aşağı yönlü hareketine devam etti.
Burada bizim beklentimiz, vatandaş olarak Türk lirası kredilerinde de faiz oranın düşmesi. Bu hemen bugünden yarına olacak bir şey değil ama kısa vadede bankaların özellikle tüketici, taşıt, konut ve ticari kredilerde faizleri aşağı doğru çekeceğini düşünüyoruz. Burada tabi ki 425 baz puanlık bir indirim direkt olarak kredi faizlerine aynen yansımayacaktır ama rekabet ortamı içinde önümüzdeki dönemde kredi faizlerini aşağı çekecektir.
Bugün tüketim kredilerinde ortalama yıllık 27.01, taşıt kredilerinde 27.67, konut kredilerinde 21.36, ticari kredilerde 25.43'lük bir oran söz konusu. Bu oranların daha da aşağı ineceğini. Konut kredilerinde aylık faizlerde 1.50'lerin altını göreceğimizi, tüketici kredilerinde yine 1.6-1.4'leri göreceğimizi düşünüyorum."