Çok önemli teknoloji uyarısı: Geri kalan kapatmak durumunda kalacak
Kanal 7 Medya Gurubu Planlama ve Teknik Daire Başkanı Muzaffer Şafak, gelişen teknolojiyle birlikte yayıncılıkta yaşanacak değişimleri analiz eden bir yazı kaleme aldı. Şafak, gelişen teknolojinin hızına ve imkanlarına katılmayan hatta rekabetin en sıkı şekilde yaşandığı ülkemizde yayın kuruluşların içerik ve çözünürlük konusunda geri kalmaları durumunda yayınlarını kapatmak zorunda kalacağını söyledi.
ABONE OLMajör kanalların eş zamanlı olarak HD yayınları ile birlikte SD yayınlar sürüyor. Bunu lüzumlu hale getiren izleyicinin TV veya uydu alıcılarının HD yayınları alamamasıdır.
Ölçümleme kuruluşu, SD yayınların izlenme oranının %24’ten az olmadığı bildiriyor. Pratiğe baktığımızda izleyici ve tüketiciler uzun süredir 40 inç ve daha yüksek ekran boyutlarını tercih ediyor. Bu ekran boyutlarında SD yayınları düşük uydu band genişliklerinde yeterli netlik ve kalitede izlemek mümkün olmamaktadır.
Öte yandan reklam ve dizi yapımcıları, yapımlarını uzun süredir HD, hatta UHD olarak üretiyor. Buna rağmen TV kuruluşları yüksek ödemeler karşılığı yaptırdığı ya da satın aldığı yapımları daha düşük kaliteli olarak izleyiciye SD olarak sunuyor. Halbuki sektörde her geçen gün artan rekabetin yıpratıcı etkisi artıyor. Buna rağmen yapımların SD olarak iletilmesi de şaşırtıcı. 2014 yılından önce ve TÜRKSAT’ın 4A uydusu için genel frekans taraması yapmazdan önce “ulusal” diye tanımladığımız T1 lisansına sahip kuruluşlar HD yayın formatına MPEG4 standardı ile yayınlarına başlamıştı. İzleyici tarafında ise uydu alıcılarının SD oluşu yeni formatı HD olarak izlemeye müsaade etmiyordu. Yayın kuruluşları bu olumsuzluğu gidermek adına HD yayınlarla birlikte eş zamanlı olarak SD yayınlarını sürdürdüler.
HD yayınlarını alabilecek TV alıcıları olmalarına rağmen izleyiciler uydu yüzünden daha kaliteli ve çözünürlüğü yüksek yayınları izleyemiyorlardı. Yayın kuruluşları program ve reklamlarını ve diğer dokümanlarını HD, hatta 4K olarak üretmelerine rağmen izleyicilere bu kaliteyi iletemiyorlardı. Bunun önündeki engel ise uydu alıcılarının hala SD oluşuydu.
Günümüzde Türkiye’de yaklaşık 20 milyon hanede tüplü eski tip TV alıcı cihazı olmadığı düşünülüyor. Eski tip TV alıcısı olanların bütüne oranının yok seviyesinde. O halde 30 inç ve üstü ekran boyutu olan bu alıcıların tamamı HD yayınları alabilecek özellikte. Bir kısmı ise bütünleşik olarak HD uydu alıcı içinde TV set alıcılar.
Sorun TV alıcıları. TV’lerin HD olmasına rağmen uydu alıcılarının SD olması yayın kuruluşlarını aynı zamanda SD yayınları sürdürmeye zorluyor. Bu konuda net bilgi olmamakla birlikte yapılan kestirim sonucu SD yayınları izleyenlerin oranının yaklaşık %24 olduğu tahmin ediliyor.
Ancak bu oranın yüksek olduğu düşünülmelidir. İzleyicilerin kullanmış olduğu TV setlerinin 30 inç üstü olması nedeniyle klasik bir SD yayınının izlenmesi rahatsız edici olacaktır. Bu nedenlerle bu tür büyük ekran kullanan izleyici uydu alıcılarını HD ile değiştirmiş olacağı bilinmelidir. Bu nedenle biz SD penetrasyonunun %24 oranının çok altında olduğunu düşünüyoruz.
Yayın kuruluşları üst yöneticileri ihtimal az da olsa risk almadan ve her ihtimale karşı düşüncesiyle SD yayınları devam ettiriyorlar. Ayrıca reklam departmanları da yüksek reklam gelirlerinin riske girebileceği endişesiyle SD yayınların devamı konusunda üst yönetimleri yönlendiriyor.
Öte yandan majör TV kanallarının birden çok kanalları mevcut. Her biri için SD yayınlarını devam ettirmektedir. Bu durum uydu kapasitesi kullanımı arttırarak uydu giderlerini yükseltmektedir.
Peki TV kuruluşları SD yayınlarını kapatabilir mi? Bu bir yöntem olamaz mı? Bu konuda TV kuruluşları bir süredir görüşmeler yapmalarına rağmen yukarda sözü edilen endişelerle SD yayınlarından vaz geçemiyorlar. Elbette TRT her standartta ve yayın tekniğinde stratejik düşüncelerle yayınlarını devam ettirebilir. Ancak özel TV kuruluşları rasyonel yayıncılığı ve verimi öncelemiş olmalıdır.
Çözüm çok kolay olmasa da imkânsız da değildir. TV kuruluşları SD yayınlarını birlikte kapatma kararı almaları durumunda izleyici uydu alıcılarını birkaç gün içinde değiştirecektir. Bu şekilde reklama olabilecek etkisi neredeyse hissedilmeyecektir. Başarı TV kuruluşlarının birlikte hareket etmesiyle elde edilebilir olacaktır.
TÜRKSAT 2020 yılında genel frekans taraması yapma kararı yayıncılara SD yayınlarını kapatma kararı vermesi bu imkân sağlayabilir.
Avrupa ve uzak doğuda 4K yerine 8K yayınları ne zaman yapacakları konusunda tartışırken ülkemizde hala SD yayınların kapatılması ya da devamını düşünmesi ise ilginçtir.
Teknolojinin hızına ve imkanlarına katılmayan hatta rekabetin en sıkı şekilde yaşandığı ülkemizde yayın kuruluşları içerik ve çözünürlük konusunda geri kalmaları durumunda yayınlarını kapatmak zorunda kalacaktır. 2014 yılında TÜRKSAT teleportlarından iletilen ve münferit çıkış yapan yayıncı sayısı yaklaşık 600 kadarken günümüzde bu sayı 400 kadar düşmüştür.
Teknoloji ile birlikte bireylerin izleme ve dinleme tercihleri değişmiş katılımcı, kalite ve istediği zamanda izleme konforunu talep etmektedir bu durum TV ve radyo yayıncılığını hızla değiştirmektedir. Taleplerin bu denli artması yayıncının arzını bu yönde değiştirmesini içeriğini ve kalitesini arttırmasını zorunlu hale getirmektedir.
Kısa süre sonra izleyicinin HD yayınlara bile itibar etmeyeceğini şimdiden tahmin etmeliyiz. Yurtdışında yayıncılık fuarlarında SD bir tarafa, HD yayınlar bile ancak oyuncaklardaki kameralarda yer almaktadır. Bu nedenle ülkemizde bazı yayın kuruluşları stüdyolarını ve ekipmanlarını geç kalmış olmakla birlikte 4K olarak planlamaktadır.
Sürekli uydu ve uydu platformlarından bahsettik. Birçok alanda olduğu gibi yayıncılık sektöründe de yeni gelişmeleri yurt dışından takip ediyor, uygulamaları yurtdışından alıyoruz.
Yakın gelecekte internet ve 5G ile birlikte etkileşimli iletimi sağlayan teknikler hayata geçtiğinde uydu penetrasyonunun %96’dan aşağılara düşeceği kehanet olmayacaktır. OTT’nin ve 5G’nin yüksek hızları kaliteyi, katılımcılığı ve ölçümlemeyi kolayca sağlayacağı bilinmelidir. Bunun sonucu olarak yayıncılığını şekil değiştireceğini klasik yayıncılığın daha da konsolide olacağı da açıktır.
İzleyicinin, erişim mecralarının ve teknikleri ile birlikte seçeneklerinin de artması majör yayıncılarda dahil olmak üzere yerel ve bölgesel yayıncıları zorlayacaktır.
Bunu hızlandıracak diğer bir göstergede reklamlar olacaktır. Araştırmalara göre ülkemizde internet üzerinden yapılan satışların her yıl katlanarak artması TV reklam ve satışlarını da etkileşimli yayınları sağlayacak olan internet, HBB, OTT ve 5G yayınları ile daha tercih edilir olacaktır. Kısaca klasik yayıncılık hızla internet üzerine evrilmektedir. Bunu değerlendirecek kuruluşlar daha başarılı olabilecektir