Türk bilimadamları Koronavirüsü öldüren cihaz tasarladı! 15 saniye sürüyor...
Maltepe Üniversitesi'nde kuantum araştırmaları yapan Prof. Dr. Afif Sıddıki ve ekibi, koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında önemli bir tasarıma imza attı.
ABONE OLCOVID 19’u, ultraviyole ışınlarını kullanarak bulunduğu ortamda 15 saniyede öldüren üç ayrı cihaz geliştiren bilim ekibi, üretilen ilk cihazların sağlık personeli için kullanılmasını sağlayacak.
Maltepe Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Kuantum Optiği ve Elektroniği Teknolojileri Laboratuvarı Sorumlusu Prof. Dr. Afif Sıddıki ve ekibi, koronavirüsle savaşan bir cihaz geliştirdi. Sağlık çalışanlarının enfekte olma riskini en aza indirmek amacıyla laboratuvara kapanan bilim ekibi, ortamdaki en ağır virüsleri dahi öldürebilen ultraviyole bir cihaz tasarladı.
İlk denemeleri başarıyla sonuçlanan tasarımın “El Cihazı”, “Dezenfeksiyon Kapısı” ve “Dezenfeksiyon Kabini” olarak üç ayrı prototipi hızla üretildi. El cihazı 75, kabinler ise 15 saniyeden kısa bir sürede ortamdaki virüsleri en az düzeye indirme gücüne sahip.
Projenin ayrıntıları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sıddıki, öncelikli amaçlarının sağlık çalışanlarını maruz kaldıkları yüksek virüs yükünden kurtarmak olduğunu ancak sonraki aşamalarda, yoğun bakım servislerinde, karantina odalarında ve hastane girişlerinde de kullanılabilecek benzer cihazlar üretebileceklerini belirtti. Prof. Dr. Sıddıki böylece tüm mekân ve araç-gereçlerin virüsten arındırılabileceğini ve insanların virüsle temaslarının ortadan kaldırılacağını açıkladı.
Sağlık çalışanlarının insan onurunu yücelten mücadelesine ufak da olsa bir katkıları olursa çok mutlu olacaklarını dile getiren Prof. Sıddıki, tasarımla ilgili şu bilgileri de verdi: “Temel prensipleri yaklaşık yüzyıldan beridir bilinen ultraviyole ışınlarının, mikrop, virüs, bakteri, mantar ve parazit üzerindeki öldürücü etkisini kullandık. Güneşten gelen ışığın içinde görebildiğimiz renklerin ötesinde, daha yüksek enerjili olan ultraviyole ışınımlar da bulunuyor. Bu ışınımın büyük bir bölümü atmosferimiz tarafından emilerek etkisiz hale geliyor ve yeryüzüne ulaşamıyor. Dolayısıyla yeryüzünde bulunan birçok canlı, buna virüsler de dahil, bu ışınıma karşı korunaksız olarak evrimleşiyor. Bu mikroplar doğrudan ultraviyole ışınımına maruz bırakıldığında ise, özelliklerine göre süre bakımından farklılık göstermekle beraber, etkisiz hale geliyor”
ÜÇ AYRI CİHAZ
Çin’de metro hatlarında, ABD’de havaalanlarında kullanılan birtakım benzer sistemler olduğunu aktaran Prof. Sıddıki, sağlık personeline yönelik ve elde kullanıma uygun bir cihazla kabinin ise henüz dünyanın hiçbir yerinde üretilmediğinin altını çizdi. Prof. Sıddıki, geliştirdikleri üç prototipi şöyle anlattı:
El cihazı; Bu cihaz, sağlık çalışanının kıyafetine yakın mesafeden (10-15 cm) yaklaşık 1-2 dakika uygulanması durumunda ortalama virüs yükünü yüzde 90 oranında azaltıyor. HIV virüsü için 15 cm ve 75 saniye, uçuk virüsü olarak da bilinen Herpes için üç saniye yeterli. Koronavirüs HIV’den daha küçük olduğu için süre, 75 saniyeden az hesaplandı. Bu cihazı günlük hayatta da kullanmak mümkün.
Dezenfeksiyon kapısı; Bu cihaz, yoğun bakımla karantina servislerinin girişlerine yerleştirilmek üzere tasarlandı. AVM girişlerinde bulunan X-Ray cihazları gibi çalışıyor ancak X-ışınları yerine UV ışınımları kullanılıyor. Herpes virüsünü 15 saniyede, HIV için ise 6 dakikada ortadan kaldırıyor. Koronavirüs için hesaplanan süre 15 saniyeden az. İnsanlar gibi eşyalar, cihazlar ve aletler de içinden geçebilir.
Dezenfeksiyon kabini; Bu prototip ise sadece hasta yatakları, solunum cihazları, kıyafetler, gözlükler, siperlikler gibi virüs bulaşmış büyük nesnelerin dezenfekte edilmesi için tasarlandı.
"Sadece donanımlı kişiler kullanmalı"
Ultraviyole ışınlarının mikropları öldürürken cilde de de zarar verdiğini aktaran Prof. Dr. Sıddıki, “Unutulmamalıdır ki, insan hücreleri de mikroplar gibi zarar görür. UV ışınımlarının en zararlı etkilerinden biri de göz retinasıdır. Bu nedenle UV ışınımlarına da doğrudan maruz kalmamak şart. Bu cihazları kullanmak bu nedenle; özel donanım ve bilgi birikimini gerektiriyor.” dedi.
Prof. Dr. Afif Sıddıki, projenin desteklenmesi için İstanbul Kalkınma Ajansı ve TÜBİTAK’a başvuru hazırlıklarının sürdüğünü belirterek, üretime geçilmesi için hızlı adımlar attıklarını sözlerine ekledi.