Ekonomistler enflasyon rakamlarını değerlendirdi

Ekonomistler, enflasyonun geçen yıla göre gerilemesinde baz etkisi ana faktör olurken, manşet enflasyonda ağustosta da baz etkisi gözleneceği öngörüsünde bulundu.

ABONE OL
GİRİŞ 04.08.2020 14:28 GÜNCELLEME 04.08.2020 14:28 EKONOMİ
Ekonomistler enflasyon rakamlarını değerlendirdi

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) temmuzda aylık bazda yüzde 0,58, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 1,02 artış gösterdi.

 

Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11,76, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 8,33 oldu.

AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, konuya ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede  temmuz ayında TÜFE'nin  yüzde 0,58 artış ile yüzde 0,85 artış yönündeki medyan beklentinin altında gerçekleştiğini belirtti. 

 

Bürümcekçi, "Geçen yıl temmuz ayında yüzde 1,36 artış olurken, 2003 yılı bazlı endeksin temmuz ayları tarihsel ortalaması ise yüzde 0,24 artışla bu yıl için baz etkisinin belirgin lehte olduğuna işaret ediyordu. Geçen yıl geçici vergi indirimlerinin sona ermesi ve elektrik zammı enflasyonu normal seyrinin belirgin üzerine çıkarmıştı. Enflasyonun geçen yıla göre gerilemesinde baz etkisi ana faktör olurken, gıda fiyatlarının geçen yılın düşüşüne yakın olması nötr etkide bulundu. Buna karşılık, kura ve iç talebe hassas bir çok grupta (mobilya, ev aletleri, araç satın alımı, görsel-işitsel sistemler vb) belirgin fiyat artışları gözlendi." ifadelerini kullandı.

Gıda enflasyonunun işlenmiş gıdayı aşağı çektiğini aktaran Bürümcekçi, manşet enflasyonda ağustosta da baz etkisi gözleneceğini dile getirdi. 

Bürümcekçi, "Önümüzdeki dönem seyri açısından gıda fiyatlarının belirsizliği ve oynaklığı dışında, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarının görünümü, döviz kuru hareketleri ve kamu fiyat/vergi ayarlamaları enflasyon üzerindeki risklerin yönünü belirleyecektir. Kısa vadede, petrol ve emtia fiyatlarının toparlanmasının olumsuz yansımaları görülürken, son dönemde değer kaybının hızlanması ile son bir yıldaki kur sepeti değişiminin yüzde 25 civarında seyretmesi enflasyonu yukarı yönde etkileyen bu faktörün güçlendiğine işaret etmektedir." değerlendirmesinde bulundu. 

Ayrıca, kredi artışlarının desteği ile haziran’dan itibaren güçlenen iç talebin salgına bağlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurlarla birleşerek enflasyonu olumsuz etkilediğinin gözlemlendiğini söyleyen Bürümcekçi, şu ifadeleri kullandı:

"Buna karşılık, başta otel-lokanta olmak üzere bazı önemli hizmet gruplarında geçici KDV indirimine gidilmesi bu gelişmenin ne ölçüde tüketiciye yansıtılacağı belirsiz olsa da, manşet ve hizmet enflasyonunda aşağı yönlü etkide bulunabilir. Dolayısı ile, TL değer kaybının ancak daha belirgin bir kur atağına dönüşmediği durumda yıllık enflasyonun ağustos’ta da baz etkisi ve KDV indirimi ile geriledikten sonra yatay seyre geçerek yılı yüzde 10,0-11,0 aralığında bitirmesi halen olası duruyor."

Merkez Bankası'nın doğrudan faiz artışı yerine, likidite ve makroihtiyati sıkılaşmayı deneyeceği öngörüsünde bulunan Bürümcekçi, şunları kaydetti:

"Merkez Bankası, Temmuz 2019’dan beri yaptığı üst üste indirimlerle 1 hafta vadeli repo faizini toplam 1575 baz puan düşüşle yüzde 8,25 seviyesine çektikten sonra Haziran ve Temmuz toplantılarında faizleri sabit tutmuştu. TCMB’nin son Enflasyon Raporu’nda da,2020 ve 2021 yıl sonu enflasyon tahminlerini yukarı çektiği izlenirken, parasal sıkılaştırmaya ilişkin normalleşme sürecinin seyrine bağlı olarak karar alınacağı ve Mart’tan itibaren uygulamaya alınan destekleyici likidite adımlarının normalleşmeye göre aşamalı şekilde gözden geçirilebileceği mesajı verdiği görülmüştü. Bankanın, enflasyon beklentilerindeki yükselişin devamı ve TL’de değer kaybı baskısının korunması durumunda, ilk etapta bankacılık sistemine sağladığı üç aya kadar varan vadedeki politika faizinin belirgin altından sağlanan fonlamayı azaltarak ortalama fonlama maliyetini kademeli olarak mevcut politika faizi civarına yükseltmesi beklenebilir. Ayrıca, bireysel kredilere yönelik makroihtiyati sıkılaşma adımları da atılabilir. Buna karşılık, çok zorunda kalınmadıkça politika faizinin artırılmasına yönelik bir adımın görülmesi olasılığı düşük kalmaya devam edecektir."

"Pandemi etkisiyle gelen arz kesintileri ve artan birim maliyet baskısı nihai fiyatların artış hızını etkileyebilir"

Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan da pandemi etkisiyle gelen arz kesintileri ve artan birim maliyet baskısının nihai fiyatların artış hızını etkileyebileceğini belirtti.

Aslında, mevcut şartların iyileşmesi anlamında enflasyonun genel görünümünde “baz etkisi” dışında somut bir argüman görünmediğini aktaran Erkan, "Maliyet etkenleriyle eşleştirdiğimiz zaman da şu anda etkin olan talep enflasyonu baskısının da geri çekilmesinin enflasyonda kayda değer bir düşüş yaratmayacağını öngörüyoruz." ifadelerini kullandı. 

Erkan, Merkez Bankası'nın enflasyonla alakalı endişelerinden dolayı faizleri indirmeyi kestiğini ve Enflasyon Raporu’nda da beklentilerini yukarı revize ettiğini anımsatarak, "Biz bu tahminlere ilişkin risklerin de yukarı yönlü olduğunu düşünüyor ve yıl sonunda çift haneli enflasyon bekliyoruz. Merkez Bankası’nın bir sonraki toplantısı 20 Ağustos’ta gerçekleşecek. Bu aşamada, enflasyonun genel görünümü ve negatif reel faiz pozisyonu itibariyle daha fazla faiz indirimi çok olası görünmüyor. " değerlendirmesinde bulundu.