Müjde sonrası roller değişti: Arkadaki harita yeniden şekillenecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ve Karadeniz'de yapılan Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfi enerji sektöründeki dengeleri değiştiriyor. "Transit ülke" olarak anılan Türkiye, "merkez ülke"olma yolunda önemli bir adım attı. İran ve Rusya ile uzun süreli doğal gaz anlaşmalarının sona ermesine az bir süre kalmışken, "vanaları kapatırız" şeklindeki tehdit dönemi de sona ermiş olacak.
ABONE OLKonumu nedeniyle enerji sektöründe yıllardır transit ülke ya da enerji koridoru gibi kavramlarla anılan Türkiye, Karadeniz'de bulunan 320 milyar metreküp doğal gaz rezervinden sonra "merkez ülke" olma yolunda ilerliyor. İran ve Rusya ile uzun süreli doğal gaz anlaşmalarının sona ermesine az bir süre kalmışken, "vanaları kapatırız" şeklindeki tehdit dönemi de sona ermiş olacak.
3 SENE İÇİNDE EKONOMİYE KAZANDIRILACAK
Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Karadeniz'de faaliyet gösteren Fatih sondaj gemisinin 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulduğu açıklandı. Hem karada hem denizde enerji kaynağı aramalarına hız verildiği bu dönemde, Erdoğan bulunan rezervin bölgedeki diğer keşiflerin habercisi olduğunu da vurguladı. İlk adımları iki sene önce atılan ve tarihi keşifle bulunan doğal gaz rezervinin, 3 yıl içerisinde ekonomiye kazandırılacağını açıkladı.
HEM AKDENİZ'DE HEM KARADENİZ'DE ÇALIŞMALAR BAŞLADI
Aslında bu keşfin ilk adımı bir kaç yıl önce atılmıştı. Uzun yıllar boyunca karada petrol ve doğal gaz arayan ve zaman zaman küçük miktarlarda yeni keşifler yapan Türkiye, 2017 itibarıyla bu alandaki hedefini genişletmiş ve offshore yani açık denizlerdeki arama kabiliyetini arttırmak için yola çıkmıştı. Bu hedef doğrultusunda Türkiye, 2013 yılında satın alınmış olan Barbaros Hayreddin Paşa sismografik araştırma gemisi ve 2015'te yapımı tamamlanan Oruç Reis araştırma gemisinin yanına 2017 yılında Fatih derin deniz sondaj gemisini, 2019'da onun ikiz kardeşi olan Yavuz sondaj gemisini ve 2020 yılında da Kanuni sondaj gemisini dahil ederek Akdeniz ve Karadeniz'de enerji kaynağı aramaya başladı.
3 BİN 500 METRE DERİNLİKTE BULUNDU
Erdoğan da filoya en son katılan Kanuni gemisinin yıl sonundan itibaren Akdeniz'de ya da oluşacak duruma göre Karadeniz'de görev yapacağını belirtti. Yavuz, Fatih, Oruç Reis ve Barboras gemileri Akdeniz'de faaliyetlerine devam ederken Fatih gemisi, ani bir kararla geçtiğimiz mayıs sonunda Karadeniz'de göreve gönderildi ve 15 Temmuz itibarıyla ilk sondaja başladı. Daha önceden bölgede yapılan sismik araştırmalar neticesinde orada olduğu tahmin edilen rezerv için sondaja başlayan Fatih, kısa süre içerisinde 3 bin 500 metre derinliğe inerek kaynağı fiziki olarak buldu.
ÖNEMLİ OLAN ÇIKARILAN GAZIN KALİTESİ
Türkiye, şimdiye kadar sahip olduğu jeopolitik konumun getirdiği avantajlar ve bünyesindeki enerji boru hatları ile hep "enerji koridoru, enerjide transit ülke" ya da "enerji köprüsü" gibi kavramlarla anılıyordu. Politika olarak da zaten bu kavramlara sahip çıkılıyor ve bu yönde adımlar atılıyordu. Ancak enerji uzmanlarına göre Türkiye, son yıllarda enerjide yaptığı alt yatırımı ve oluşan piyasaya ek olarak bu keşifle beraber enerjide bölgesel merkez olma yoluna güçlü şekilde girmiş durumda. Enerjide hub olma hedefi için Karadeniz'deki keşfin ilk adım olduğunu vurgulayan uzmanlara göre asıl önemli olan 320 milyar metreküplük rezerv değil. Bölgede olduğu tahmin edilen daha büyük miktarda rezervin ne kadarının ekonomiye kazandırılacak olması çok daha büyük bir role sahip. Zira gazın kalitesi ve pazarlanabilirlik gücü Türkiye'nin uluslararası enerji piyasasında elinin güçlenmesi demek.
"VANALARI KAPATIRIZ" DEVRİ SONA ERDİ
Uzmanlara göre bu keşif yıllardır Rusya ve İran'la enerji pazarlığına girişen, geçmişte bazı çevreler tarafından "vanaları kapatırız" söylemleri karşı karşıya kalan Türkiye'nin enerjide arz güvenliği noktasında da farklı bir konuma gelmesini sağlayacak. 2021'de Rusya ile, 2026'da ise İran ile daha önceden imzalanan uzun süreli alım anlaşmaları sona ediyor. Bu aynı zamanda yeni anlaşmalarda Türkiye için büyük bir pazarlık kozu demek. Zira Türkiye, bu anlaşmalarla uluslararası piyasaya göre çok daha yüksek fiyattan gaz almak zorunda kalıyordu. Ancak şimdi oluşacak rekabet avantajı bu fiyatları çok daha çekecek.