Kılıçdaroğlu'na çok zor soru! Ülkeyi batıran bir siyasi iktidarın elinde bu kâr nasıl yapılır?

İşte Ali Karahasanoğlu'nun o yazısı;

Bu kadar utanmazlık, ancak CHP’de olur!

Yok yok.. Tecavüz olaylarını sıralamayacağım..

O zaten CHP’nin klasiğidir..

Şöyle bir elinizi atsanız, en az üç-beş somut örnek; hemen o aylardaki aktüel klasik vakalardandır, CHP’de..

Ya genel merkezde görevli bir yetkilide..

Ya bir taşra teşkilatında..

Ya bir belediyesinde..

Ya da, faili CHP’li birisi olan bir adli olayda..

Mutlaka bir tecavüz, cinsel taciz olayının failinin CHP’li olduğunu görür, ayrıntılarını delilleri ile okur öğrenirsiniz.

Manşetimizde de, tek tek isimleri ile birlikte, CHP içindeki cinsel suç sanıklarının olaylarını verdik, zaten.

Son vaka, CHP Maltepe İlçe Başkan Yardımcısı özelinde yaşanmış.

Ben o konuya girmeyeyim.

Kenarından dolanıp, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısındaki konuşmasına geçeyim.

Yıllardır dinliyoruz bu Kılıçdaroğlu’nu..

Ne diyor?

“Türkiye bitti, mahvoldu, iflas etti.”

Bugüne kadar, AK Parti’nin Türkiye’deki bir tane işi düzgün yaptığına dair bir beyanını duydunuz mu, Kılıçdaroğlu’nun?

Yok..

Oysa..

Son dönemde, nice sıfırdan kurulmuş kamu şirketler var..

Daha önce kurulup, kâr etmeyen kamu şirketleri var.. Arpalığa döndürülmüş kamu bankaları var..

Bakalım şunlara..

“Yönetim şöyle kötü, böyle kötü” denildiği bir ortamda, bu şirketlerin ekonomik tablolarına bakalım..

Eski koalisyon hükümetleri döneminde, Emin Çölaşan’ın anlatımı ile, “O kamu bankası bana bağlı olacak, yok sana bağlı olmayacak” tartışmaları yüzünden koalisyon görüşmelerinin başlamadan bittiği, sırf bir kamu bankasını çiftlik gibi kullanmak için, 180 milletvekiline 15 bakanlık, 10 milletvekiline de 10 bakanlık teklif edildiği dönemlerden, bugünlere geldik..

Her yıl zarar eden kamu bankalarından..

Şimdi (Faize yönelik eleştirilerimiz saklıdır. Faizin haramlığı noktasındaki itirazımız saklıdır) zarar etmeyen, getirisi rekor üstüne rekor kıran kamu bankalarından bahsediyoruz.

Kamu bankalarını geçtik..

Aktüel tartışma konusu olan, CHP Genel Başkanı’nın da dün gündeminde olan İstanbul Borsası’na gelelim.

“İflas ediyor” denilen Türkiye’de, Borsa İstanbul, AK Parti iktidarı döneminde bakın ne rekorlar kırmış..

Biz bunu, genel anlamda bir haberden değil..

AK Parti’nin icraatlarını anlattığı bir basın bülteninden değil.

AK Parti’nin seçim broşüründen değil..

CHP Genel Başkanı’nın “Borsa İstanbul’u Katar’a sattılar” olumsuz propagandası üzerine..

“Kaça sattılar, açıklamıyorlar, peşkeş var” nitelemeleri üzerine..

“Acaba ne oluyor” diye merak ettiğimizden..

Yaptığımız araştırma ile görüyor, tespit ediyoruz..

Evet, “AK Parti iktidarında, her şey daha kötü oluyor” suçlamaları yapılırken.. Borsa İstanbul’un kârları, yıl yıl şöyle imiş:

“2015’te 295 milyon TL kâr. 

2016’da 276 milyon TL kâr. 

2017’de 420 milyon TL kâr. 

2018’de rekorun rekoru, 1.174 milyon TL kâr. 

2019’da rekorun rekorundan biraz altta, ama 2017’ye göre kıyaslarsanız yine o yılın 2.5 katı bir kâr: 1.009 milyon TL.”

Ülkeyi batıran, ülkeyi yönetemeyen bir siyasi iktidarın elinde, borsa bu kadar kârı nasıl yapar?

CHP’ye soralım..

Hesap uzmanı Kemal Kılıçdaroğlu’na soralım

Verebileceği bir cevap varsa, bekleyelim..

Ama, Kılıçdaroğlu’nun, “Açıklamıyorlar” diye, gizlendiğini iddia ettiği satış bedeli ile ilgili açıklamayı da vererek, ne kadar yalan üzerine bir siyaset kurgulandığını gösterelim..

CHP Genel Başkanı, “Açıklasana.. Açıklasana.. Katar’a Borsa İstanbul’un % 10’u kaça satıldı, açıklasana” tehditlerinde bulunuyordu ya..

Buyrun, Türkiye Varlık Fonu’nun açıklaması:

 “26 Kasım tarihinde TVF ve QIA arasında imzalanan mutabakat anlaşması kapsamındaki işlem, QIA’nın 200 milyon dolarlık yatırımıyla sonuçlandı. Söz konusu işlem bedeli, Borsa İstanbul’un 2 milyar dolarlık toplam sermaye değeri üzerinden belirlendi.” 

Bunun üzerine, hesap uzmanı Kılıçdaroğlu’nun, bir özür beyanı olması gerekmez mi?

Gerekir..

Ama nerde?

O, hep karalama derdinde..

O, hep yalan peşinde..

Bilmediği konularda, iftira atma peşinde..

Önceki akşam, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan açıklamıştı..

Aslında Türkiye Varlık Fonu, Katar’a satılan % 10 hisseyi, bir yıl önce, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan satın almıştı..

O % 10’luk hisse, batıdaki bir sermayeye ait olunca..

CHP Genel Başkanı’nı, hafakanlar basmıyor.

“Batılı sermaye, niye Borsa İstanbul’dan hisse alır” denilmiyor..

Hatta, o batılı sermaye, tam da hainliğini gösterip, M. Hakan Atilla’nın, Borsa İstanbul’un başına getirilmesi üzerine, “Biz burdan çıkmak istiyoruz. Hissemizi satmak istiyoruz” diye açıklamada bulunuyor.

Batılı sermaye, aslında olaylara nasıl ideolojik baktıklarının da delilini bize sunuyor.

Türkiye Varlık Fonu da, o hisseyi satın alıyor..

Bu gelişmeler yaşanırken, CHP suskun kalıyor.

“Bu batılı sermaye, alçaktır, haindir. İçişlerimize karışır. Borsanın başına kimin geleceğine müdahale etmeleri terbiyesizliktir” açıklaması yapamıyorlar..

Ama sonrasında..

Aynı hisse..

Katar’a satılınca..

CHP hop pop oynuyor..

Yerinde duramıyor.

Zıplıyor ha zıplıyor..

“Kaça sattınız? Niye sattınız? Hangi değer üzerinden sattınız? Sattığınız ülkenin arkasında kim var. Onun planı ne? Başka bir ek anlaşmanız var mı?”

Daha neler neler..

CHP’nin ahiret sorularını dinleyin durun, artık..

Oralarda da bir şey bulamayınca..

Satış değeri de açıklanınca..

Bu sefer de dillendirdikleri şu:

“% 10’luk hissenin 200 milyon dolara satılması çok ucuz. Bu bedel bedava demektir.”

Devam ediyorlar.. “Çünkü kasasında 16 milyar nakit var” diyorlar..

“Şecaat arzederken, sirkatin söyler merd-i kıpti” örneğindeki gibi.

Bunlar da, şecaat arzederken, söyledikleri yalanları, attıkları iftiraları itiraf ediyorlar..

“Battık” diye feryat ederlerken, “Merkez Bankası’nda bile para kalmadı. Kara gün dostu paralar bile harcandı, sıfırlandı” derlerken.. Şimdi sadece Borsa İstanbul için “kasasında 16 milyar var” diyorlar..

Nasıl bir utanmazlıktır bu? 

Nasıl bir rezilliktir bu?