İBB’nin yetki gaspına Sayıştay ‘Dur’ dedi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) keyfi ve kanuna aykırı uygulamalarının yanı sıra yetki gaspı yapmaya da devam ediyor.

ABONE OL
GİRİŞ 26.12.2020 17:01 GÜNCELLEME 28.12.2020 12:01 EKONOMİ
İBB’nin yetki gaspına Sayıştay ‘Dur’ dedi

İBB’nin ‘İhalesiz süt dağıtımı, annelere indirimli tarife uygulaması ve üniversite öğrencilerine burs verme” gibi konularda keyfi ve hukuka aykırı davranmasının yanı sıra yetki gaspı da yaptığı tespit edildi. Bu durum raporlara da yansıdı. Hal böyleyken bazı basın yayın organları İBB’nin kanuna aykırı bu uygulamalarına ilişkin daha önce izin verilmiş ihale ve söz konusu uygulamaların siyasi nedenlerle engellendiği algısı oluşturulmaya çalışılıyor.

 

 

CUMHURBAŞKANI GİBİ HAREKET EDEREK YETKİ GASPI YAPIYOR

 ‘Annelere ücretsiz ulaşım kartı’ İBB’nin yetki gaspı yaptığı uygulamaların başında geliyor. Öyle ki, bu uygulama aslında mevzuata aykırı değil ancak burada İBB Başkanı İBB Başkanı 4736 sayılı Kanunun Cumhurbaşkanına verdiği yetkiyi kullanıyor, Cumhurbaşkanı gibi hareket ederek yetki gaspı yapıyor. Konuya ilişkin kamu idarelerinin ürettikleri mal ve hizmetlerin tarifelerinin belirlenmesi ve farklılaştırılması konusuna ilişkin olarak özel olarak düzenlenen bir kanun da bulunuyor.

 

 

 “4736 Kanun’un 1’inci maddesinin birinci fıkrasında; belediye ve bağlı kuruluşların da içinde bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde herhangi bir kişi veya kurum lehine indirimli veya ücretsiz tarife uygulanamayacağı belirtilmiş, altıncı fıkrasında ise birinci fıkra hükmünden muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye Cumhurbaşkanının yetkili olduğu ifade edilmiştir” ifadeleri yer alıyor.

Kanun’a göre TBMM her bir kamu idaresi (belediyeler de dahil) kafasına göre iş yapmasın, farklılık arzedecek düzenlemeler merkezden yapılsın diye (önceden Bakanlar Kurulu idi, şimdi Cumhurbaşkanına) yetki verildi. Dolayısıyla, farklı uygulama yapılacaksa bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile düzenleme yapılması gerekiyor.

İBB konuya ilişkin, “Sayıştay’a sorduk ancak cevap alamadık” açıklamasında bulunuyor. Burada dikkat edilmesini gereken asıl husus ise Sayıştay’ın bir yargı kurumu(mahkeme) olduğu gerçeğidir. Yani idarenin süreçlerinin içinde yer alan bir istişare kurumu değildir. O nedenle idarelere bu anlamda görüş veremez. Bu durum uluslararası düzenlemelere paralel olarak Sayıştay mevzuatında yer alıyor. Yapılacak işe görüş vermek, sonrasında “kendi kendini denetleme” tehdidini doğurur ki, bu da denetim mantığına aykırıdır düşüyor. Kısacası durum suç işlemeye niyetlenen birisinin mahkemeye giderek hakime akıl danışması olarak özetlenebilir. Burada akıllara gelen başka bir soru ise Türkiye’nin en büyük belediyesinin böyle bir durumda neden hukukçularına danışmadan böyle bir eylemde bulunduklarıdır.

HALK SÜT UYGULAMASINDA İHALE YAPILMADI

İBB tarafından başlatılan Halk Süt uygulamasının kanuna aykırı olduğu rapora yansıdı. İBB durumu siyasi olarak değerlendirse de raporun hiçbir yerinde, belediyenin sosyal yardım amacıyla muhtaç ve yoksullara süt veya paketlenmiş süt dağıtamayacağı ifadesi yer almıyor. Raporda aksine, yardımların gerektirdiği işlenmiş ve paketlenmiş sütlerin ihale usulleri ile temin edilmesi gerektiği açıkça belirtiliyor. Söz konusunu raporda ücretsiz süt dağıtımı değil, sütün alım şekli eleştiriliyor. Oysa İBB’nin sosyal yardım kapsamında dağıtılmak üzere alınan sütler, mevzuatta belirtildiği üzere üzerinde işlem yapılmak üzere alınan bir süt değil, her türlü işlemden geçmiş satışa hazır işlenmiş ve paketlenmiş sütlerdir. Yani bu süt (paketli süt) her hangi bir üreticiden alınabilir, diğer bir deyişle rekabetin sağlanması gereken ihale usullerinden biriyle alımın yapılması gerekir.

İSTANBUL’DA DAĞITILACAK SÜT İZMİR’DEN ALINDI

İBB açıklamasında; İstanbul'da dağıtılacak sütün ihale yapılmaksızın 8 milyon 835 bin TL+KDV bedelle İzmir'de faaliyet gösteren bir firmadan aldığını duyurmuştu. İBB açıklamada, 4734 sayılı Kamu İhale Kanun’un 3’üncü maddesine göre “tarım ürünü” aldığını belirtiyor ama neden ihale yapılmadığı konusunda bir yorum yapmaktan kaçınıyor. Eğer İBB ihale açmış olsaydı İzmir’e gitmelerine gerek kalmadan İstanbul’dan çok sayıda firma ayaklarına kadar gelip ihaleye katılabilirdi. Söz konusu maddeye göre; “Gereği işlemek, değerlendirmek, iyileştirmek veya satmak üzere doğrudan üreticilerden veya ortaklarından yapılan tarım veya hayvancılıkla ilgili ürün alımları ile 6831 sayılı Orman Kanunu gereğince orman köyleri kalkındırma kooperatiflerinden ve köylülerden yapılacak hizmet alımları ihale usullerine tabi olmadan doğrudan alınabilecektir.”

MARKETTE 3.5 LİRAYA SATILAN SÜT 8 LIRAYA DAĞITILDI

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, İBB'nin litresi 8 lira olan süt dağıttığını açıklamıştı.

İBB'nin litresi 8 liradan aldığı aynı nitelikteki sütün piyasadaki litre fiyatı şöyle:

Birşah Süt Yağlı (1 Litre) 3.50 lira.

Migros Yağlı Süt (1 Litre) 3.60 lira.

İçim Süt Light (1 Litre) 3.95 lira.

Torku Süt Yarım Yağlı (1 Litre) 4.75 lira.

Pınar Süt Yarım Yağlı (1 Litre) 4.75 lira.

İçim Süt Laktozsuz (1 Litre) 5.45 lira.

Pınar Süt Yağlı (1 Litre) 5.95 lira.

İBB’NİN MEVZUATA AYKIRI BURS VERMESİ

İBB’nin ‘Siyasi nedenlerle sosyal hizmetlere engel olunuyor’ algısını oluşturmaya çalıştığı konuların başında yer alan bir diğer başlık ise yükseköğrenim öğrencilerine burs verilmesi geliyor. Ancak raporda yükseköğrenim öğrencilerine hangi usul ve esaslar dahilinde kredi-burs verilebileceği açık bir şekilde belirtiliyor. İBB’nin mevzuata uygun bir yöntemle burs verme imkanı varken, neden ısrarla mevzuata aykırı davranmaya devam ettiği ise bilinmiyor.

Şöyle ki, 5102 sayılı Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un 2’nci maddesinde; 

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurt içinde yüksek öğrenim gören ve bu Kanun’a göre çıkarılacak yönetmeliklerle belirtilen usul ve esaslar dahilinde yeterlikleri ve ihtiyaçları tespit edilen öğrencilere burs-kredi verebileceği,

Kamu kurum ve kuruluşlarının Kanun’un birinci fıkrasında belirtilen yükseköğrenim öğrencilerine burs, kredi ve nakdî yardım adı altında herhangi bir ödeme yapamayacakları,

Söz konusu kurum ve kuruluşların ilgili mevzuatları gereği burs, kredi verilmesini öngördükleri yükseköğrenim öğrencilerini, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bildirecekleri ifade edilmiştir.  

Dolayısıyla raporda burs verilmesi değil burs verilmesinin şekli eleştiri konusu yapılmış durumda. Ancak burada Anayasa Mahkemesinin K.2008/165 sayılı Kararında yer alan “belediyeler hariç” ifadesi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş bulunduğundan, belediyeler dahil kamu kurumlarınca üniversite öğrencilerine burs ve benzeri adlar altında doğrudan ödeme yapılması imkânı kalmamıştır. Bu durumda, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonu dışında kalan kurum ve kuruluşlarca bildirilen öğrencilere ödeme yapılabilmesi için bu kurum ve kuruluşlarca gerekli meblağ, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca belirlenen ödeme tarihinden en geç otuz gün öncesine kadar, Kurum hesabına yatırılması gerekmektedir. Mevzuatında belirtilen istisnalar dışında, kredi ve burs hizmetlerinin koordineli bir şekilde tek elden yürütülmesi amaçlanmıştır. Bu konuda da Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu yetkili kılınmıştır. Bu bağlamda, belediyelerin burs vermesinin değil, belediyelerin doğrudan yükseköğrenim öğrencisine burs vermesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir. İhtiyaç sahibi olarak belirlediği isimleri ve burs parasını YURT-KUR a gönderecek, bu şekilde burs vermiş olacak.

KAYNAK : Haber7