Bakan Dönmez açıkladı: Tahmin edeceğiniz 'merkezler' Türkiye'nin nükleer girişimini engelledi

Akkuyu Nükleer Güç Santrali adım adım sona doğru ilerliyor ve Türkiye'nin 60 yıllık hayali sonunda gerçekleşiyor. Peki Türkiye'nin nükleer teknolojiye ulaşması neden bu kadar uzun sürdü, kimler tarafından engellendi. Akkuyu NGS 3. reaktör temel atma töreninde Enerji Bakanı Dönmez ile görüşen Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet, Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde bu sorunun cevabını verdi.

ABONE OL
GİRİŞ 12.03.2021 11:09 GÜNCELLEME 12.03.2021 11:11 EKONOMİ
Bakan Dönmez açıkladı: Tahmin edeceğiniz 'merkezler' Türkiye'nin nükleer girişimini engelledi
  • Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde 3'üncü reaktörün temeli atıldı. Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin videokonferans yöntemiyle katıldı.
     
  • Akkuyu Nükleer Güç Santrali 4 reaktörden oluşmaktadır.
     
  • Akkuyu’daki reaktörler yeni nesil bir tasarım olup, en gelişmiş teknolojilere sahiptir. İşletme ömrü 60 yıldır.
     
  • Akkuyu NGS’nin kurulu gücü 4800 megavat olup, Akkuyu NGS yılda toplam 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecektir.
     
  • Akkuyu NGS’nin tüm üniteleri devreye alındığında elektrik ihtiyacımızın yaklaşık %10’u karşılanacak.
     
  • Akkuyu NGS tek başına Ankara ve İzmir’in toplam elektrik talebini, İstanbul’un ise elektrik talebinin %90’ını karşılayabilecek.

 

İşte Mehmet Acet'in o yazısı;
 

Ankara’dan Adana’ya uçak seferleri pandemi nedeniyle talep düşünce azaltılmış.

Hal böyle olunca, kendi kaptan pilotumuz Atilla İşeri ile karadan yollara düştük.

Niğde otobanından Pozantı’ya, oradan ver elini Çukurova…

Sıralı Toros Dağları’nın geçit veren ender vadilerinden olduğu için tarih boyunca Güney’e inişler genellikle buradan olmuş.

Büyük İskender ordularını buradan yürütüp, geçirmiş. Osmanlı, Ortadoğu’ya askerlerini bu güzergâhtan indirmiş.

Geçtiğimiz güzergâhın bir yerinde, Sultan Abdulhamit döneminde tren geçişleri için yapılan tünellerle, günümüz şartlarında inşa edilen modern tüneller, yer yer kesişerek, birbirlerine nazire yaparcasına ilerliyorlardı.

Aşağı, Çukurova’nın mümbit topraklarına inip sol tarafınıza bakınca, uzaklarda kalan karla kaplı Toros Dağları’nın bu geniş ovaya jandarmalık yaptığı hissine kapılıyorsunuz.

Adana’da bir gün kalıp, kendisi de Adanalı olan Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in ‘enerjik’ basın danışmanı Hüseyin Erdoğan tarafından ağırlandık.

Ertesi gün, menzilimiz Mersin’in Gülnar İlçesi sınırları içinde kalan Akkuyu Nükleer Güç Santrali olacak şekilde yeniden yola koyulduk.

ENERJİ BAKANI DÖNMEZ: ENERJİ POLİTİKAMIZ TEK BİR KAYNAĞA BAĞIMLI OLMAMAK ÜZERİNE KURULU

Akkuyu Nükleer Santrali Rusya’ya ait Rosatom Firması tarafından inşa ediliyor.

2018’de ilk reaktörün inşaatı başlamıştı.

Bizim orada olduğumuz gün üçüncü reaktörün temel atma töreni yapıldı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, video konferansla uzaktan katılıp konuşmalar yaptılar.

Devamında bir grup gazeteci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’le bir araya geldik.

Bakan Dönmez, işine hâkim, analizlerini bir mühendis titizliğiyle yürüten, makul ve mantıklı olanın izinden yürüyen, iş odaklı bir isim.

Türkiye’nin nükleer teknoloji ve nükleer enerji ile ilgili politikasının ana eksenini herkesin rahatça anlayabileceği açıklıkta bizlere anlattı:

“Tek kaynağa bağımlı bir enerji sistemiyle bir ülkenin enerji güvenliğinin -ki ülkemiz devasa tüketime sahip bir ülke- sağlanamayacağını düşünüyoruz. O açıdan bir tarafta nükleer, bir tarafta doğal gaz, kömür, elbette yenilebilir içinde olacak bir modelle ilerlemeyi düşünüyoruz.”

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ilk reaktörünün 2023’te tamamlanması hedefleniyor. Buradaki reaktörlerin tamamı 2016’de bittiğinde, Türkiye’nin elektrik tüketiminin ortalama yüzde 10’u buradan sağlanmış olacak.

Karşılaştırma anlamında;

İstanbul’un elektrik ihtiyacının yüzde 90’ı, yahut Ankara ile İzmir’in bu ihtiyacının tamamı.

Enerji Bakanı Dönmez, nükleer enerjinin Türkiye için neden bir ihtiyaç olduğunu anlatırken, diğer enerji kaynaklarındaki bazı risklerden söz ediyor.

“Kaynağa bağımlı enerji, yani rüzgâr iyiyse tam güç çalışır, esmediğinde çalışmaz. Hidrolik santraller, yağışlı-kurak sezonlarımız var, o zaman üretimlerinde zaman zaman değişiklik söz konusu olur. Keza güneş, yazın çok iyi, ama gece üretemiyorsunuz. Baktığınızda yenilenebilir enerji kaynaklarının kendi içerisinde böyle bir handikapı var.”

“TÜRKİYE’NİN NÜKLEER TEKNOLOJİYE ERİŞİMİ ‘TAHMİN EDECEĞİNİZ MERKEZLER’ TARAFINDAN ENGELLENDİ”

Nükleer enerji, nükleer teknoloji derken, burada tabii önemli sorular karşımıza çıkıyor.

Bunların başında da, neden geciktik sorusu geliyor.

Ruslar, kendi ülkelerinde 1954’te yaptıkları ilk nükleer santrali, bugün müze olarak kullanıyorlarmış.

Gerisini siz düşünün artık.

Nükleer teknoloji meselesi Türkiye için söz konusu olduğunda, yıllar boyu kâbus senaryoları dinlemedik mi?

Hâlbuki günümüzde, Paris’e, New York’a, Madrid’e çok yakın bölgelerde nükleer teknoloji ile elektrik üretiliyor.

Peki, bu konuda neden geciktik?

Nükleer enerji karşıtı o kampanyalar acaba ne kadar masumdu?

Maksat gerçekten çevre duyarlılığı mı idi?

Yoksa Türkiye’nin böyle bir imkâna sahip olmasının istenmemesi mi?

Enerji Bakanı Dönmez’e bunu sordum.

Kanaatimce, verdiği cevap üzerinden herkes bir fikir sahibi olabilir:

“Gecikmeyle ilgili bugün Cumhurbaşkanımız da ifade etti, bizden önceki hükümetlerin de bazı girişimleri oldu ama birtakım engellemeler oldu. Bu engellemelerin bir kısmı çevreci girişimler altında oldu, bir kısmı yani bugün benim şimdi söylemeyeceğim, ama sizin de tahmin edebileceğiniz merkezlerin Türkiye’nin böyle bir nükleer teknolojiye sahip olmasını istemeyenler tarafından olabilir. O açıdan orada bir gecikme oldu. Ama hamdolsun şu anda ilk projemizi gerçekleştiriyoruz. İnşallah bundan sonra ikinci ve üçüncüyü de yaparız.”