Türkiye için çarpıcı yorum: Bazı gıdaları unutabiliriz

Prof. Murat Türkeş, "Türkiye, tropikalleşen iklim şartlarına evriliyor. Yaşanan kuraklık gelecekte üretimi azaltacak. Gıda fiyatlarında ciddi artış olacak. Bazı gıdaları paramız olsa bile alıp tüketemeyecek hale gelebiliriz" dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 12.08.2021 11:38 GÜNCELLEME 12.08.2021 15:38 EKONOMİ
Türkiye için çarpıcı yorum: Bazı gıdaları unutabiliriz

Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporu gündeme bomba gibi düştü. Dünya’nın adeta kırmızı alarm verdiği vurgulanan rapora Türkiye’den katkı sunan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, iklim değişikliğinin ülkemize doğrudan etkilerini anlattı. Türkiye’nin Akdeniz havzasında yer aldığını kaydeden Türkeş, “Türkiye her geçen gün daha sıcak günler yaşıyor. Ülkemiz tropikalleşen iklim şartlarına evriliyor. Sıcak havalar kuraklığı, tarımsal alanda yaşanan kuraklık da gelecekte üretimi azaltacak. Üretim azalırsa, rekolte düşecek, bunun sonucu olarak da gıda fiyatlarında ciddi artış olacak. Yani bazı gıdaları paramız olsa bile alıp tüketemeyecek hale gelebiliriz” dedi.

PARİS ANTLAŞMASI UYGULANSIN

Açıklanan rapora göre, dünyada iklim değişikliğinden etkilenmeyecek tek bir ülkenin bulunmadığını ifade eden Türkeş, “Dünyanın her yerinde insan kaynaklı sera gazı salınımının iklim değişikliğine etkisi var. Küresel ısınma çok hızlı bir biçimde sürüyor. En geç bu yıl sonuna kadar Paris Antlaşması’nın tüm yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Hükümetlerin tüm sektörleri baz alarak konuyu ele alması gerektiğini söyleyen Türkeş, “Sera gazı salınımını azaltarak iklim değişikliğiyle mücadele, sadece hükümetlerin, kamu kurum ve kuruluşların tek başına yapabileceği bir şey değil. İş dünyası bir yandan küreselleşmeden söz ediyor, pazar ekonomisi kuralları, liberal ekonomi olsun diyor ama hiç sorumluluk almıyor. Türkiye başta olmak üzere sanayinin, enerji sektörünün üst başlık olarak iş dünyasının, hükümetin iklim değişikliği mücadelesine doğrudan kendi sektörlerinde yükümlülük alarak destek vermesi gerekiyor” diye konuştu.

KURAKLIĞA UYUMLU TARIM ŞART

Yapılan ölçümlere göre küresel yüzeyde ısı artışının 1.1 santigrat derece arttığını aktaran Türkeş, “İnsan kaynaklı sera gazı salınımına çok hızlı önlem alınmazsa önümüzdeki onyıllarda küresel yüzey sıcaklığı 2-3 santigrat derecenin üzerine çıkabilir. Hava sıcaklıklarında rekor üstüne rekor kırılıyor. Daha sıcak ve kurak hava ile değişken iklim şartları tarımsal faaliyetleri ve su kaynaklarını da doğrudan etkiliyor. Türkiye, su havzalarına orman ekosistemine yer altı suyuyla birlikte sahip çıkarak korumak zorunda. Bir yandan daha kurak koşullara uyum gösteren tarımsal çeşitliliğinin üretim aşamasında kullanılması büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.

Yenilenebilir enerjiye dönelim

Sulu tarım yerine kuru tarım önerisinde bulunan Prof. Türkeş, “Herkesin sulu tarım yapma şansı yok. Yağış olmayınca üretici doğanın suyunu kullanıyor. Konya Havzası’ndaki yeraltı sularının tüketilmesi ve Tuz Gölü’ndeki flamingoların ölümü sulu tarımın olumsuz sonuçları. Bizden başka canlıların yaşadığını bilerek, biyolojik çeşitliliği, habitatları, ekosistemi düşünerek önlemler almalıyız. Kendimiz için bunu nasıl yapıyorsak onlar için de yapmak durumundayız. İnsanlar yaşam tarzını ve tüketim alışkanlıklarını değiştirerek iklim değişikliğine katkı sunabilir. Koşullarımız uygunsa, eskiyen beyaz eşyalar enerji tasarrufu yapanlarla değiştirilmeli. Gücümüz yetiyorsa, küçücük birkaç güneş paneliyle, rüzgar türbüniyle enerji elde edip yenilenebilir enerji kaynaklarını hayatımıza sokabiliriz” dedi.

KAYNAK : Yeni Şafak