Türkiye'deki canlı çeşitliliği tehdit altında

Son yıllarda dünyanın en büyük sorunu haline gelen küresel ısınma ve deniz suyu sıcaklığının yükselmesi balık popülasyonunda ciddi sorunlar meydana getiriyor. 8 bin 333 km deniz kıyısı olan 3 tarafı denizler ve birçok tatlı su kaynağı olan Türkiye’de canlı çeşitliliğini tehdit ediyor.

ABONE OL
GİRİŞ 23.01.2022 09:23 GÜNCELLEME 23.01.2022 10:01 EKONOMİ
Türkiye'deki canlı çeşitliliği tehdit altında

Son yıllarda dünyanın en büyük sorunu haline gelen küresel ısınma ve deniz suyu sıcaklığının yükselmesi balık popülasyonunda ciddi sorunlar meydana getiriyor.

8 bin 333 km deniz kıyısı olan 3 tarafı denizler ve birçok tatlı su kaynağı olan Türkiye’de canlı çeşitliliğini tehdit ediyor. Uzmanlar deniz kirliliği ve hayvanların üreme alanlarındaki insan faaliyetlerinin önüne geçilmesini öneriyor.

Denizlerimizde ve dünyada azalan balık nüfusunu değerlendiren Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Ali Cemal Gücü, “Önemli bir faktör küresel ısınma ve buna bağlı yaşanan iklim düzensizlikleri. Bu durum, balıklarda ve diğer deniz canlılarında üreme dönemlerinde göç yollarına, yayılım alanlarına, aralarındaki rekabete kadar tüm ekolojik dengeleri etkiliyor’’ dedi.

SICAKSU CANLILARI BASKIN DURUMA GEÇTİ

Gücü, “Genel olarak iç suları ve denizleri ortak kullanan Mersin balıkları gibi türlerin nesli tehlike altında. Bunun başlıca nedeni de nehirler üzerinde kurulan ve balıkların üreme-beslenme-kışlama göçüne engel olan yapılar. Süveyş Kanalı’nın açılmasını takiben Akdeniz’e göre daha sıcak olan Kızıldeniz’den gelen balıklar, ısınmanın etkisiyle, İskenderun ve Mersin Körfezinde baskın duruma geçti’’ dedi.

HAREKETLERİ İZLEMELİYİZ

Gücü, “Balıkçılık yönetiminde başarılı, denizlerden sürdürülebilir en yüksek ürünü elde edebilen ülkelerde avcılık stokların durumu izlenerek yapılıyor. Türkiye’de uygulanan balıkçılık düzenlemelerinde ise stokların durumu dikkate alınmıyor. Onun yerine balıkçılığın kısıtlanmasına yönelik zaman ve yer, avlanabilir asgari boy yasakları gibi düzenlemeler uygulanıyor. Çoğu zaman da bu düzenlemelere uyulmadığını görüyoruz” dedi.

HAMSİ ÜREME DÖNEMİ DEĞİŞTİ

Prof. Dr. Ali Kemal Gücü, “Hamsinin üreme döneminde bir aya varan kaymalar olduğunu gözledik. Hamsinin Karadeniz’de bu denli bol olmasının nedeni, üremenin denizdeki üretimin en yüksek olduğu döneme göre takvimlenmiş olmasıdır. Üremenin olması gerekenden erken ya da geç olması ise üreme başarısını ve stoka katılacak yeni bireylerin miktarını doğrudan etkiliyor” dedi.

KAYNAK : Yeni Şafak