Beyaz petrolde heyecanlandıran dönem! Artık Türkiye'nin önünde hiçbir engel yok
Türkiye, enerjide bağımsızlığın sembolü ve beyaz petrol olarak bilinen jeotermalde 2024 yılında iki yıl süren suskunluk dönemini geride bıraktı.
ABONE OLTürkiye gelişmiş ülkelerin enerjide dışa bağımlılığı azaltma stratejilerinde önemli payı olan beyaz petrol jeotermalde karbonsuzlaştırma ve temiz enerji geçişi politikalarında da kritik rol üstleniyor. Uzmanlar jeotermalde Türkiye'nin iki yıllık suskunluk dönemini geride bıraktığını söyleyerek, Türk jeotermal sektörünün dünyanın açık ara lider ülkesi olmaması için önünde hiçbir neden olmadığını ifade etti.
TÜRKİYE BEYAZ PETROLDE BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜLERİNDEN BİRİ OLMAYA ADAY
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların değerlendirmelerinde öne çıkan vurgu jeotermal olurken, dünyanın bu alanda en zengin kaynaklarına sahip ülkesi Türkiye, bu büyük dönüşümün öncülerinden biri olmaya aday. Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, Jeotermal kaynaklı enerji üretiminde dünyanın 4'üncü, Avrupa'nın ise lider ülkesi olan Türkiye'nin taşıdığı büyük potansiyele dikkat çekti.
2050'YE KADAR BEŞ KAT ARTACAK
JED Yönetim Kurulu Başkanı Kındap, bu alanda yapılan yatırımların, ülkelere çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından uzun vadeli fayda sağladığını belirtti. Bugün dünyada 20 bin Megavat (MW) seviyesinde olan jeotermal kaynaklı elektrik enerjisi kurulu gücünün 2050'ye kadar beş kat artarak 100 bin MW seviyesine ulaşacağının öngörüldüğünü kaydeden Kındap, IEA ve Avrupa Konseyi'nin bu yöndeki politika önerileri ile jeotermalin adeta yeniden keşfedildiği bir döneme girdiklerine işaret etti.
"KÜRESEL TALEBİN 140 KATINI KARŞILAYABİLİR"
Türkiye'nin bu yatırım iklimindeki rolünü de değerlendiren Ali Kındap, "IEA'nın öngörüsü, proje maliyetlerinin düşmeyi sürdürmesi ile jeotermal enerjinin, 2050'ye kadar küresel elektrik talebindeki artışın yüzde 15'ini karşılayabileceği yönünde. Bugün jeotermal enerjinin yüzde 42'si ısı pompaları aracılığıyla, yüzde 26'sı bölgesel ısıtma sistemlerinde, yüzde 21'i elektrik üretiminde, yüzde 7'si doğrudan konut ve ticari kullanımlarda, yüzde 4'ü tarım ve balıkçılık sektörlerinde, yüzde 1'den azı ise sanayi uygulamalarında tüketiliyor. Jeotermal enerjinin teknik potansiyeli, mevcut küresel elektrik talebini 140 kat karşılayabilecek düzeyde. Türk jeotermal sektörünün temsilcileri olarak, ülkemizin bu alanda dünyanın açık ara lider ülkesi olmaması için hiçbir neden göremiyoruz" dedi.
Her geçen gün gelişen jeotermal teknolojilerin, dünyadaki mevcut kurulu güç kapasitesini 60 katına çıkarabilecek fırsatı sunduğuna değinen Kındap, bu durumun küresel enerji dönüşümü için de önemli bir potansiyel oluşturduğunu söyledi. Dünya genelinde jeotermal kaynakların üçte ikisinin, ısı pompaları ve bölgesel ısıtmada kullanıldığını hatırlatan JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, enerji üretimi, jeotermal seracılık ve termal turizm gibi kullanım alanlarında da büyük bir potansiyelin kullanılmayı beklediğini vurguladı.
TÜRKİYE JEOTERMAL ENERJİDE NASIL BİR 2024 GEÇİRDİ?
Jeotermal enerjide Türkiye'nin 2024 görünümünü de değerlendiren Ali Kındap, sektörün iki yıl süren suskunluk döneminden sonra bu yıl yatırım projelerinde bir miktar canlanma yaşadığı bilgisini verdi.
2023 yılında izin süreçleri başlatılan jeotermal enerji santrallerinin kurulu güç büyüklüğünün 300 MW'a yaklaştığını anımsatan Kındap, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yaklaşık bir bu kadar da geliştirme aşamasında olan proje bulunuyor. Bu yıl, jeotermal kaynaklı kurulu elektrik enerjisi gücümüzde küçük bir artış yaşadık ve 1715 MW seviyesine yükseldik. Potansiyelimizin çok altında bir üretime imza atsak da Avrupa'da lider, dünyada 4'üncü sıradayız. 2024 yılı, sektörümüzün uzun süren uykudan uyandığı bir yıl oldu diyebiliriz. 2026 yılından itibaren sektörümüzde önemli bir sıçrama beklemekteyiz. Özellikle de demir çelik gibi enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin jeotermale ilgisinde artış gözlemliyoruz. Jeotermalin enerji dışı kullanım alanlarında ise hepimizi mutlu eden yatırımlar hızla devreye alınıyor. Özellikle jeotermal seracılık alanında Türkiye'yi bir dünya markası yapacak yatırımlar birer birer devreye alınıyor. 150 bin dönüm jeotermal ısıtmalı sera potansiyeline sahip olan ülkemiz, bugün itibarıyla 7 bin dönüm jeotermal ısıtmalı seraya sahip. Potansiyelimizin yüzde 5'ini bile bulmayan bu kapasitemiz ile dünyada 7'inci, Avrupa'da ise 1'inci sırada yer alıyoruz. Yatırımcılara uygun kredilerle jeotermal ısıtmalı sera yapabilme imkânı tanıyan Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri'nde (TDİOSB) 30 bin dönümde potansiyel sera alanı bulunuyor. Ağrı'dan İzmir'e, Kırşehir'den Yozgat'a, Ankara'dan Kayseri'ye kadar Anadolu ve Trakya'nın her kentinde jeotermal seracılığa yönelik müthiş bir ilgi gözlemliyor ve bu durumdan çok mutlu oluyoruz. Türkiye, jeotermalin küresel yükselişinde, tüm entegre kullanım alanlarında değer oluşturarak dünya liderliğini rolünü üstlenebilir."