Asgari ücrette gözler komisyonda! Önümüzdeki hafta belli olabilir

Asgari ücret görüşmeleri kapsamında süreç  işliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın koordinasyonunda yürütülen toplantılarda 2026 yılında geçerli olacak asgari ücret rakamını belirlemek için müzakerelere başladı.  Ekonomik dengeler, enflasyon verileri ve piyasa şartlarının dikkate alındığı görüşmelerde, hem çalışanların refahının artırılması hem de üretim ve istihdamın sürdürülebilirliğinin korunması amaçlanıyor. Asgari ücrette olası senaryoları ve gelişmeleri Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tarkan Zengin Haber7'ye değerlendirdi.

ASGARİ ÜCRETİN BELİRLENMESİNDE BAZI KRİTERLER VAR

Tarkan Zengin değerlendirmelerinde şunları söyledi:

Belirlenecek asgari ücret, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren geçerli olacak. Tabii asgari ücret belirlenirken belli kriterler dikkate alınıyor.  Örneğin asgari ücret belirlenirken geçinme endekslerinin, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal durumun, genel ücretler seviyesinin dikkate alınması gerektiği ifade ediliyor. Ancak asgari ücret belirlenirken sadece bu konular değil; aynı zamanda enflasyon, büyüme oranları, ekonomik göstergeler ve sosyal göstergeler de dikkate alınıyor.

Enflasyondan kastettiğimiz; gerçekleşmiş enflasyonun masada olmasıdır. Bunun yanında önümüzdeki yıl için hedeflenen enflasyon da masada oluyor. Bütün bu ekonomik ve sosyal göstergeler dikkate alınarak elbette tarafların, yani masada yer alan tarafların kendi görüşleri de söz konusu. Onlar da beklentilerini güçlendirecek çeşitli araştırmalar, varsa beklenti anketlerini paylaşıyorlar. Ve bütün bu kriterler içerisinde, hükümet orada hakem rolünde olduğu için; işçi tarafının beklediği ücret, işveren tarafının ödemeyi öngördüğü ücret kendi aralarında bir değerlendirmeye tabi tutuluyor.

"ASGARİ ÜCRET MİNİMUM SEVİYEDİR"

Şimdi öncelikle şunu ifade edelim: Asgari ücrete yapılacak her artış ya da asgari ücretin çok artırılmasının ekonomik dengeleri büyük oranda bozacağı görüşüne çok katıldığım bir ifade değil. Zaten masada bütün bu denge gözetilerek bir asgari ücret belirleniyor. Dolayısıyla çalışanlar, emekleriyle hayatlarını insan onuruna yaraşır bir şekilde sürdürmek istiyor. İşverenlerin de bir bölümü, asgari ücretin çalışana verilmesi gereken temel bir ücret değil; minimum ücret seviyesi olduğunu biliyor. Mevzuata göre deniyor ki bunun altında ücret veremezsin. Dolayısıyla bunun üzerinde ücret veren işverenler de var.

Mevzuat açısından bakıldığında, asgari ücret bir sosyal politika aracı olarak minimum seviyenin belirlendiği bir ücrettir. Ancak bazı işverenler bunu sanki çalışana verilmesi gereken standart bir ücretin belirlenmesi gibi algılıyorlar ki bunun yanlış olduğunu ifade edelim. Bu nedenle geçmişten itibaren çalışanların enflasyona ezdirilmemesi, çalışanları enflasyonun tahribatına karşı koruma anlayışı ve onların satın alma gücünün korunması bana göre daha temel ve doğru bir yaklaşım.

"CUMHURBAŞKANI'NIN BİR DOKUNUŞU OLABİLİR"

Sayın Cumhurbaşkanımız da geçtiğimiz hafta bu konuda bir çağrı yapmıştı. O çağrıda, emek-sermaye ilişkisini belirleyen adil paylaşımı öne çıkarmış; çalışanlara verilecek ücretlerin iş yerlerine bereket, kazanç ve aynı zamanda motivasyon olarak geri döneceğini ifade etmişti. Ben bu anlayışın doğru olduğunu ve asgari ücret belirlenirken sadece ekonomik ve sosyal göstergelerin değil, bu yaklaşımın da dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak şunu söyleyelim: Sayın Cumhurbaşkanımız gerek toplu sözleşme süreçlerinde gerekse asgari ücret belirlenme süreçlerinde, kendisine sunulan çalışmalarda geçmiş dönemlerde çalışanlar lehine her zaman bir inisiyatif kullanmıştır. Bu dönemde olup olmayacağını bilmiyoruz. Ancak önümüzdeki hafta Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çalışmalarını tamamlayacağını düşünüyorum. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi, paylaşılması durumunda Sayın Cumhurbaşkanımızın da çalışanlar lehine son bir dokunuş yapabileceğini tahmin ediyorum.