Futbolda FETÖ operasyonu! Lütfi Arıboğan'ın ifadesi ortaya çıktı
FETÖ’nün "futbolda şike" kumpasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ifade veren eski TFF Başkanvekili Lütfi Arıboğan’ın savcılık sorgusunun ayrıntıları ortaya çıktı.
ABONE OLFetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "futbolda şike" kumpasına ilişkin soruşturma kapsamında hakkında adli kontrol tedbiri uygulanan şüpheli Lütfi Arıboğan, FETÖ hükümlüsü Mehmet Baransu ile arasında geçen konuşmaları hatırlayamadığını öne sürerek, tespit edilen irtibatları reddetti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün "futbolda şike" kumpasına ilişkin yürütülen soruşturmanın şüphelisi Lütfi Arıboğan savcılıktaki ifadesinde, Hacer Lube Ayar'ın "tanık" sıfatıyla verdiği ifadesinde hakkındaki iddiaları soruldu.
Şüpheli Arıboğan, Ayar'ı bizzat tanımadığını, Ayar'ın 3 Temmuz 2011'den itibaren kendisiyle husumeti olduğunu düşündüğünü, sosyal medyadaki konuşmalarını gördüğünü dile getirdi.
Mail ekran görüntülerinin nasıl sızdırıldığını bilmediğini, kontrol ettiğinde maillerin kendisine ait olduğunu gördüğünü kaydeden Arıboğan, mail içeriği ve konularıyla ilgili doğru olmayan söylemler olduğunu dile getirdi.
Müşteki Mehmet Şekip Mosturoğlu ve avukatı ile tanık Lube Ayar tarafından sunulan ve kamuoyunda "Futbolda Şike Soruşturması" adıyla bilinen FETÖ üyesi bir kısım kamu görevlilerince usulsüz şekilde yürütülen soruşturmalar ile ilgili olduğu belirtilen mail içerikleri hakkında soruşturma başlatıldığı Arıboğan'a aktarıldı.
Arıboğan söz konusu mail içeriklerine ilişkin, "Şekip Mosturoğlu'nu birlikte TFF'de görev yapmamız nedeniyle tanırım. Kendisiyle husumetim yoktur, bir dostluğumuz vardır. Ancak kendisi ile ilişkimiz yöneticilik yıllarına dayanır, uzun zamandır kendisini görmedim. Mail içeriklerinin Şekip Bey'e kim tarafından ve neden gönderildiğini bilmiyorum." dedi.
Pierre Cornu tarafından kullanılan mail adresi üzerinden 06 Eylül 2011'de saat, 09.54'te bazı mail adreslerine gönderilen "Fenerbahçe" konulu elektronik posta içeriğinin sorulması üzerine Arıboğan, "Söz konusu mail bana gelmiştir, doğrudur. Mailin konusu Fenerbahçe'nin CAS'ta TFF'ye ve UEFA'ya karşı açtığı dava ile ilgilidir." dedi.
Arıboğan, şunları kaydetti:
"3 Temmuz süreci başladıktan sonra Ağustos ayı içerisinde UEFA'dan bir yazı TFF'ye geldi. Bu yazıda Fenerbahçe'nin şampiyonlar liginden çekilmesini, bu kararı bizzat Fenerbahçe'nin almasını, Fenerbahçe almazsa TFF'nin bu kararı almasını, aksi halde milli takımlar ve kulüpler düzeyinde Türk Futboluna ağır yaptırımların geleceğini, bir iki paragrafta da daha önce uyguladıkları ülkelerden örnek vererek gösterdiklerini gördük. Bunun üzerine Fenerbahçe Spor Kulübü'nden yöneticileri çağırdık. Ali Koç ve Nihat Özdemir geldiler. Kendilerine gösterdik. Bu kararı alacaklarını söyleyip gittiler. Daha sonra Fenerbahçe böyle bir karar almadı. Daha sonra biz TFF olarak bu kararı aldık. Türk futbolunu korumak zorundaydık."
FETÖ hükümlüsü Mehmet Baransu'yu tanıyıp tanımadığı sorulması üzerine Arıboğan, Baransu'yu şahsen tanımadığını, o dönem meşhur gazeteci olması nedeniyle bildiğini iddia etti.
Baransu'nun 3 Temmuz sürecinde spor programlarına çıkıp futbol yorumculuğu da yapmaya başladığını, kendisini televizyondan gördüğünü öne süren Arıboğan, "Kendisiyle TFF'de ya da başka bir yerde karşılaştığımızı zannetmiyorum ama karşılaşmışsak da uzun zaman geçtiği için hatırlamıyorum. Gazeteci olarak beni arayıp aramadığını bilmiyorum ama tanıdığım bir kişi değildir." şeklinde beyanda bulundu.
Arıboğan'a, "Emniyet Müdürlüğü Yazısı ve İsim Listesi" konulu elektronik posta içeriğini Baransu'ya göndermesindeki amacı, belgede gizlilik ihtiva eden bilgi olup olmadığı soruldu.
Mail içeriğinin doğru olduğunu ancak mailinde 'L.A.' şeklinde bir simge göründüğünü kendisinin mailinde böyle bir simge kullanmadığını dile getiren Arıboğan, söz konusu belgenin gizli olmadığını, emniyet tarafından hem federasyona hem de kamuoyuna açıklanan belge olduğunu dile getirdi.
"FETÖ hükümlüsü Baransu ile görüşmeleri hatırlamadığı" iddiası
Soruşturma kapsamında Baransu'nun bu yıl 29 Eylül'de alınan ifadesi Arıboğan'a okundu.
Baransu'nun ifadesinde, Arıboğan ile iki defa telefonla görüştüğünü, yüz yüze görüştüğünü hatırlamadığını, bunlardan birincisinin kendisine sorulan mail tarihi olabileceğini söylediği belirtildi.
Arıboğan, Baransu'nun telefon görüşmesini hatırlamadığını, bir gazetecinin numarasını bulup kendisini arayabileceğini, ancak bu görüşmenin olduğunu zannetmediğini, kendisiyle bir hukuku olmadığını dile getirerek, söz konusu beyanları kabul etmedi.
Baransu ile 101 kez telefon irtibatının sorulması üzerine Arıboğan, "Ben bu görüşmelerin hiçbirini hatırlamıyorum. Böyle bir görüşme yapacak ilişkim kendisiyle olmamıştır. Kendisiyle ilişkim olduğuna dair suçlamaları reddediyorum." yanıtını verdi.
"Aziz Yıldırım'ın ifade tutanağı taslağının nasıl ele geçirildiğini bilmiyorum"
Arıboğan'a 10 Ocak 2013'te Baransu'ya gönderdiği, "Mehmetcim yönetim kurulu toplantısındayım, arayacağım." mesajının sorulmasına ise, "Dediğim gibi hatırlamıyorum." cevabını verdi.
Aziz Yıldırım'ın ifadesinin soruşturmanın şüphelisi Ahmet Gülüm'e gönderme nedeninin açıklaması istenmesi üzerine Arıboğan, "Ahmet Gülüm isimli şahsı sporculuğumdan tanırım. Milli voleybolcudur. Eski Voleybol Federasyonu Başkanı, şimdi de Türkiye Olimpiyat Komitesi başkanıdır. Söz konusu içeriğinde ne gönderdiğimi bilmiyorum, kendisiyle görüştüğüm, yazıştığım birisidir. Aziz Yıldırım'ın ifade tutanağı taslağının nasıl ele geçirildiğini bilmiyorum." ifadelerini kullandı.
Şüpheli Arıboğan'dan şike süreci başladıktan sonra soruşturmayı yürüten dönemin savcısı ve emniyet mensuplarıyla herhangi bir irtibatta bulunup bulunmadıkları ve herhangi bir bilgi ve belge alışverişi gerçekleşip gerçekleşmediği soruldu.
Arıboğan, ifadesinde şunları kaydetti:
"4 Temmuz günü hem savcılığa hem de emniyete davet edildik. Sanıyorum bir gün sonra savcılığa ve emniyete gittik. Dönemin savcısı Mehmet Berk (ihraç savcı) bize bu soruşturmada sadece futbol olmadığını, büyük bir dosya olduğunu, beklememiz gerektiğini söyledi. Biz kendisinden ligler başlayacağı için bilgi ve belge istedik. Ancak kendisi soruşturmanın gizli olduğunu söyleyip evrak veremeyeceğini söyledi. Emniyette de aynı şekilde bilgi ve belge paylaşılamayacağını söylediler. Ancak birkaç ay sonra soruşturmanın gizliliğinin kaldırıldığını söylenerek federasyona suçlamalarla ilgili evraklar gönderildi."