Hâlimize oturup kalkıp şükredelim!

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, gelmeyen ambulanslar, kaybolan hastalar, ilgisiz doktorları ve hastane rezaletini yazdı.

ABONE OL
GİRİŞ 06.05.2015 16:49 GÜNCELLEME 07.05.2015 07:54 GÜNCEL
Hâlimize oturup kalkıp şükredelim!

80 yaşlarında uykusu gelen ve yatağına uzanan ama daha sonra kalkamayan bir adamın hastanede başına gelenlere inanamayacaksınız.

TAM 5 SAAT SEDYEDE BEKLEDİ

Hanım hemen ambülans çağırdı ve hâlâ uyuyan kocasını yakınlardaki bir hastahanenin âcil servisine götürdüler...

Hasta, âcilde bir sedyenin üzerinde tam beş saat bekledi! Ne bir doktor geldi, ne de hemşire... Hanım telâşla oraya-buraya koşuşturdu, ilgilenecek birilerini arayıp durdu ve her seferinde “Doktorlarımız meşgul, bekleyeceksiniz” dediler...Tam beş saatin sonunda bir doktor teşrif buyurdu, kısa bir muayeneden sonra “Kocanız beyin kanaması geçiriyor. Bizim burada yapacağımız birşey yok, bilmemne hastahanesine götürün” dedi ve gitti!

BAŞKA BİR HASTANEYE GİDİLDİ

Oradaki bekleyişleri daha mâkul oldu, iki saat sonra bir doktor geldi, hastanın hemen EMAR’ını vesairesini çektiler ve “Beyinde kese oluşmuş, bir tarafına da hafif felç gelmiş, yarın sabah ameliyat edeceğiz” dediler.

- Günlerdir kocasının durumunu öğrenemeyen kadına verdikleri cevap kan donduracak cinsten.

YALANIN BÖYLESİNE YUH!

Aradan tam beş gün geçti, bu beş gün zarfında sadece pansuman yapıldı ve adamcağızın ne vaziyette olduğuna bakmak için tek bir doktor bile uğramadı.

Hanım, beşinci gün öğleden sonra ameliyatı yapan doktora ulaşabildi, “Günlerdir birşey öğrenemedim, kocamın vaziyeti nedir, bundan sonra ne yapacağız?” diye sordu.

Doktor “Ben sadece operatörüm. Ameliyatı yaptıktan sonra işim biter. Size yarın doktor filânca gelecek, bundan sonrasına o karar verecek” dedi.

- Bu kadar skandal yetmiyormuş gibi bir de hastaneden kovuluyorlar.

"BİZE YATAK LAZIM HASTANIZI GÖTÜRÜN"

Hastahane yönetiminden birileri geldi, “Ameliyat yapılalı bir hafta oldu, bize yatak lâzım, hastanızı alıp evinize götürün” dediler.  Hemen bağlantıları yaptı, ambülans çağırdı, kocasını sedye ile taşıyacak hastabakıcıya “Sabahtan beri ağzımıza lokma koymadık, lütfen beş dakika bekleyin, aşağıda bir-iki sandviç yaptırıp geleyim” dedi. 

"DÖNDÜĞÜNDE KOCASINI ALIP GÖTÜRMÜŞLERDİ"

Hastanın yattığı oda beşinci kattaydı, binanın altı asansörü vardı ama sadece biri çalıştığı için hanımın gidip gelmesi yirmi dakikayı buldu ve döndüğünde kocasını bulamadı...

Hastanın nerede olduğunu sorduğunda “Hanım, ambülans seni bekleyecek değil ya... Alıp götürdü” dediler... Hasta, şimdi şehir dışındaki klinikte nekahet günlerini geçiriyor...

- Bardakçı yazısında "Bu olanları okuyunca aklınıza Türkiye gelmiş olabilir ama Tüm bu olanlar Avrupanın göbeğinde Fransa'nın başkenti Paris'te gerçekleşiyor" dedi.

TÜRKİYE Mİ ZANNETTİNİZ?

Son on beş gün içerisinde yaşanan bu içler acısı maceranın Türkiye’de cereyan ettiğini zannettiniz değil mi?

Hayır, bütün bunlar Fransa’da, Paris’in göbeğinde yaşandı ve hadiselerin çoğuna orada bizzat şahit oldum! Üstelik ameliyatın yapıldığı ve ilgisizliğin yanısıra yalan üstüne yalan söylenen hastahane de devletin falan değildi, özeldi ve son derece pahalı idi! Ama yaşlı nüfusun artması sosyal devletin başına dert olmaya başlayınca para-pul işe yaramaz hâle gelmiş, yaşlılara karşı alâka ve merhamet bitmiş, neredeyse “Biran önce ölseler de kurtulsak” zihniyeti hâkim olmuştu...

Dolayısı ile hiç durmadan şikâyet ettiğimiz hastahanelerimizin vaziyetine ve durmadan yakındığımız sağlık politikamıza oturup kalkıp şükredelim!