Referandum için etnik temizlik mi?

Türkçü-Kürtçü milliyetçilik kışkırtılarak, sivil itaatsizlik sağlanıp, resmi görevlilerle bölge halkının karşı karşıya getirilmesinden sonra Güneydoğu’da yeni hedef nedir?

ABONE OL
GİRİŞ 07.03.2006 13:52 GÜNCELLEME 09.04.2018 08:55 GÜNCEL
Referandum için etnik temizlik mi?

Akşam gazetesi yazarı Güler Kömürcü, yaşanan son krizin iç yüzünü kavrayabilmek için çok sayıda uzmanla görüştükten sonra kendisine göre en çarpıcı olan görüşleri öncelleyerek, Güneydoğu'da sergilenen siyasi olayların arka planında neler olduğunu okurlarına işaret etmeye çalıştı

 

 

İşte Güler Kömürcü'nün Güneydoğu'nun bir reperfanduma mı sürüklenmek istediğini sorduğu yazısının tam metni:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarlar / Güler Kömürcü

 






 
 

Hedef; etnik temizlik bahanesiyle referandum mu!

 

guler.komurcu@aksam.com.tr
gulerkomurcu@superonline.com

Gündemin birinci maddesi; Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a dair misket bombası niteliğindeki iddialar. Dün çok sayıda uzmanla konuştum, şimdi kem küm etmeden kimsenin dillendirmediği perde arkasını ve kayda değer kritik analizlerin özetini sizlere sunacağım ey yakın geleceği tehlikede olan okur... Konuştuğum uzmanların genel yorumlarına Prof. Hasan Ünal’ın dikkat çekici projeksiyonunu da ekledim, buyrun, okuyoruz;

 

 

 

 

 

 

 

 

  • ’Kamuoyunda şahin duruşuyla tanınan Komutan Yaşar Büyükanıt’ın ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı’na getirilmesini engelleme çabalarına malum birilerince sürat kazandırılmaya başlanmıştır ancak perde arkasındakiler bu kadar kolay izah edilemez.
     
  • Sayın Büyükanıt’ın üzerinden başlatılan bu tartışmalarla aslında Güneydoğu’da askerimizin genel etkisi yok edilmek istenmektedir.
     
  • Güneydoğu’daki malum dış destekli ayrılıkçı harekatın siyasallaşması için askerin etkisinin kırılması ana hedeftir.
     
  • ‘Askerin etkisi kırılmadan Barzani merkezli siyasi etki-ayrılıkçı planlar belirleyici olamaz’ tezi birilerinin ana amacıdır, hepsi bu.
     
  • Peki o halde, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ve de elbette buna bağlı olarak askerin etkisi nasıl kırılacak? Buyrun, şu anda görmek üzere olduğumuz gibi, şaibeler, iddialar ve devletin kendi kurumları arasında çelişki yaratan söylemler-hareketlerle.
     
  • Etnik kışkırtmaların kaşınması suretiyle, Türkçü-Kürtçü milliyetçiliğin provoke edilerek, sivil itaatsizlik sağlanıp, devletin resmi görevlileriyle bölge halkının karşı karşıya getirilmesi derken ardından da Güneydoğu’da askerimizin otoritesini yok edip-askeri-polisi uzaklaştırmak...
     
  • Bir sonraki adımda ise bazı ‘meşru belediyeler-mahalli yönetimleri’ daha da etkin hale getirip-söz sahibi yaparak, Güneydoğu’da ‘etnik temizlik’ yapıldığı gerekçesiyle tıpkı Kosova veya Bosna modelinde olduğu gibi Birleşmiş Milletler’i devreye sokup, BM’ye davetiye çıkararak, Güneydoğu’da ‘güvenli bölge oluşturma’ operasyonu başlatılmış durumdadır.
     
  • Operasyonun finalinde ise Güneydoğu’da referandum yolunu açıp, bölgenin ‘özerk-federe yapıya’ dönüştürülmesi amacı vardır. Tüm bunlar elbette dış merkezli plandır, düğmesine basılan bu operasyon kamuoyunun gözünden kaçırılıp-şekillendirilmektedir, bizlerin acilen kontr-karşı politika geliştirmesi zorunludur.
     
  • Tekrar vurgu yapalım, bir defa daha aynı yere dikkat çekelim, bir daha okuyoruz;
     
  • ‘Önce Güneydoğu’da askeri etkisiz hale getirip sonra da; Güneydoğu’daki kimi! -meşru belediyeler-mahalli yönetimleri- daha da etkin hale getirip-söz sahibi yaparak, Güneydoğu’da ‘etnik temizlik’ yapıldığı gerekçesiyle tıpkı Kosova veya Bosna modelinde olduğu gibi Birleşmiş Milletler’i devreye sokup, BM’ye davetiye çıkararak, Güneydoğu’da ‘güvenli bölge oluşturma’ operasyonu başlatılmış durumdadır. Operasyonun finalinde ise Güneydoğu’da referandum yolunu açıp, bölgenin ‘özerk-federe yapıya’ dönüştürülmesi planı vardır.‘
     
  • Evet, son derece hayati değerlendirmeler bunlar, peki siz-biz vatandaş kimliğimizle acil durumda, camı kırıp-alarm düğmesine nasıl basabiliriz, ne yapabiliriz? Cevap aslında hepimizce malum, ‘hepimiz derhal aksiyonel olmak, sivil demokratik harekat başlatıp eşanlı olarak da mevcut milli siyasi oluşumları-muhalefeti güçlendirerek, bu malum bölücü dış planlara karşı sert duruş sergilemeliyiz’ efendim. Bana sakın -kim ardına düşeceğimiz, hangi oluşum-hangi siyasi lider- demeyin, seçme şansımız yok, sorunumuz zaten hâlâ arayışta-belirsiz olmamız, diğer tarafta atı alan Diyarbakır’ı geçmiş durumda...
     
  • Siyasetin temiz-değerli beyinlerinden Sayın Tantan’ın da dünkü sohbetimizde belirttiği üzere zamanımız kalmadı çünkü, gelişmeler, ülkemizin, Türkiye’nin çok tehlikeli bir süreçte, çöküş sürecine doğru hızla ilerletilmek istendiğini gösteriyor. Aynı şekilde Baykal’ın dünkü açıklamaları da son derece önemlidir; Baykal, ‘olay, rejim meselesi haline geldi, şimdi de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne müdahale edilmek isteniyor. Türkiye’nin en temel kurumları sallanmaya çalışılıyor. ‘Silahlı kuvvetlerimize sahip çıkalım’ çağrısı yapıyor.
     
  • Başbakanımız da kendi ifadesiyle -gelişmeleri gazetelerden izlemeye- devam ediyor. Ya siz ey okur, siz ne haldesiniz?

    07.03.2006