Atatürk'ten Batı'ya Filistin tavrı

İsrail'in bölgeyi harabeye çevirmesi karşısında, Ankara'dan farklı sesler geliyor. Atatürkçü geçinip İsrail'den yana taraf olanlara, Atatürk'ün tavrını ortaya koyan belgeyi sunuyoruz.

ABONE OL
GİRİŞ 31.07.2006 14:45 GÜNCELLEME 31.07.2006 14:45 GÜNCEL
Atatürk'ten Batı'ya Filistin tavrı

Atatürk: Kudüs’ü Yahudi ve Hristiyanlara Çiğnetmeyeceğiz

“Şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyete lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allahın inayeti ile kuvvetliyiz.'

Bu sözler Türk Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e ait.

İsrail’in kayıp bir kaç askerini bahane edip tüm Orta Doğu’yu ateşe vermeye kalkışmasına karşın, Güneydoğu’da her gün 3-5 askerini şehit vermesine rağmen Kuzey Irak lojistik merkezli terör örgütü PKK’ya karşı Türkiye’nin harekete geçmemesi, Türk halkının “devlete” olan güvenini sarsıyor. Özel kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre; gerek PKK’ya karşı harekete geçme ve gerekse Filistin ve Lübnan’a saldıran İsrail’i “uyarma” konusunda Ankara, birkaç parçaya bölünmüş durumda. PKK’ya karşı harekete geçme konusundaki bölünmüşlüğün bir kaç sebebi var ancak en önemlisi, iktidarda, AKP’nin bulunması.

Bazı birimlerin, PKK’ya karşı yapılacak harekatın AKP tarafından seçim malzemesi olarak kullanılacağı endişesi taşıdığı ve buna “alet” olmak istemedikleri haber veriliyor. İsrail’in, Filistin ve Lübnan’da sebep olduğu gayr-i insani duruma müdahale etmeye Ankara’daki bazı birimlerin karşı çıkmasının sebebi ise, konuya “dinsel” açıdan yaklaşılması ve İsrail’le olan “özel” askeri ve istihbarat ilişkileri. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın, İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile bir araya geldiği görüşme öncesinde “Yeni bir Ortadoğu için vakit geldi” açıklamasında bulunması, bölgenin yeni bir döneme gireceği şeklinde yorumlandı. 

            Batı, Lübnan’a Türk askeri istiyor

Uluslararası basında Türkiye’nin Lübnan’da oluşturulması öngörülen uluslararası istikrar gücüne, asker gönderebileceği ileri sürülüyor. İsrail-Hizbullah savaşı tırmanmaya devam ederken Batı bloğu, Güney Lübnan’da kurulması planlanan bir uluslararası istikrar gücünde Türkiye’nin de yer almasını istiyor. Uluslararası basında çıkan yorumlar hem ABD ve AB hem Lübnan’ın, Türkiye’nin bölgeye asker göndermesine sıcak baktığı yönünde.

Amerikan Associated Press Ajansı’nın haberine göre, Türkiye Güney Lübnan’da oluşturulması öngörülen uluslararası güce asker gönderebileceğini bildirdi. İsrail’in Haaretz gazetesi, Almanya Dışişleri Bakanı Frank Stenmeyer’in, Türk askeri istediğini yazdı. Los Angeles Times gazetesine göre de Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora, Türk askerine sıcak bakıyor. Siyasi uzmanlar, Başkan Bush’un PKK ile daha fazla mücadele edileceği sözünü vermesinin de, Türkiye’nin Lübnan’a asker göndermesi beklentisiyle bağlantılı olduğu değerlendirmesinde bulunuyor.Ankara’daki bazı çevreler, Ortadoğu’ya gönderilecek askeri birlikle, Türkiye’nin, İsrail hesabına Hizbullah’la mücadele etmesini ama kesinlikle Tel Aviv’in darıltılmamasını istiyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri, bugüne kadar, İsrail’le olan ilişkilerini, hükümetlerden bağımsız yürüttü. Peki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, şuanda İsrail’in işgali altında bulunan Filistin, bir diğer ifadeyle “Kutsal Topraklar” hakkında acaba ne düşünüyordu? Atatürk halen yaşasaydı, AB, ABD, BM ve İsrail’e karşı nasıl bir tavır takınırdı? Dünya Gündemi İstihbarat Servisi, arşivlere girdi ve son derece dikkat çekici bir belgeye ulaştı. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın imzasını taşıyan bu belgede yeralan şu ifadeler Atatürk’e ait: “İslamiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söy lemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Peygamberin son arzusunu temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.”

           Belgenin Tam Metni

Bazı çevrelerin Atatürk’le ilgili iddialarına son verecek olan bu belge, İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum Müdürlüğü antetini ve 20 Ağustos 1937 tarihini taşıyor. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Cumhurbaşkanlığı’na hitaben yazdığı ön sunuş yazısında “Bombay Chronicle gazetesinin 27.8.1937 tarihli nushasında ‘Filistin’e el sürülemez, Kemal Paşa Avrupa’ya ihtar ediyor’ başlığı altında bir yazı intişar etmiştir. Bu yazının Türkçe örneği ilişik olarak sunulmuştur. Bu vesile ile saygılarımı tekrarlarım” diyor.

Belgeden anlaşıldığına göre Mustafa Kemal Atatürk’ün, Meclis’te yaptığı bu konuşmayı, önce, Ankara’da Türkçe yayınlanan Hakimiyeti Milliye gazetesi yayınlamış. Hindistan’da yayınlanan Bombay Chronicle gazetesi de bu açıklamayı Hakimiyeti Milliye gazetesinden almış. Aslı Ankara’da Milli Arşiv’de 030 10 266 793 25 numaları dosyada saklı tutulan belgeye göre, Mustafa Kemal Atatürk’ün Kutsal Topraklar’la ilgili olarak Meclis’te yaptığı bu konuşmanın tam metni şöyledir:

“Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların arasında mevcud olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.

Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyete lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allahın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.”


Aşağıdaki 20. Ağustos 1937 tarihli belge, dönemin Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Şükrü Kaya'nın imzasını taşıyor. Bakan Kaya, Atatürk'ün konuşmasından yapılan alıntının yer aldığı gazeteyi tercüme ettirip Başbakanlık makamına sunuyor.


İkinci belgede ise yapılan tercümenin metni bulunuyor. Üzerinde yayın tarihi olan 27 Temmuz 1937 bulunuyor.