Mazlumder mazlumdan mı yana, PKK'dan mı?
Ali İhsan Karahasanoğlu, Mazlumder'in yayımladığı Güneydoğu raporunu eleştirdi, 'Mazlumder mazlumdan mı yana, PKK'dan mı' dedi.
ABONE OLYeni Akit Gazetesi yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, terörle mücadele için aylardır canı pahasına mücadele eden güvenlik güçlerini katliamcı gibi lanse eden raporlara çok sert tepki gösterdi.
Bugünkü yazısında özellikle Diyarbakır Barosu'nun ve Mazlumder'in yayımladığı raporlara işaret eden Karahasanoğlu, "mazlumdan mı yanasınız, yoksa PKK'dan mı" diye sordu.
İşte Karahasanoğlu'nun o yazısı:
Diyarbakır Barosu’nun öncülüğünde hazırlanan Cizre Raporu’dan bir iktibas:
“TSK ağır silahlarla konuşlandı..”
Rapor böyle diyor..
Gerçek ise Nusaybin’den gelen haberde:
“Binbaşı şehit..”
Mazlumder’in önceki gün açıkladığı rapordan bir iktibas:
“Mahallelere tank ve toplarla geniş bir saldırı yapıldı..”
Gerçek ise, Nusaybin’den geliyor: “İki emniyet amiri şehit..”
Mazlumder Cizre raporundan bir iktibas daha:
“Kimse kafasını çıkaramıyor keskin nişancılardan dolayı..”
Gerçek:
“Nusaybin’de patlama, iki polis şehit!”
Akademisyenler bildirisinde yazılıydı: “Devletin başlattığı katliam..”
Gerçek Bitlis’den geliyor:
“Yaralanan korucu, kurtarılamayarak şehit oldu.”
•
Böyle bir tablo karşısında..
İttihatçı paşanın torunu Hasan Cemal buyuruyor:
“Ve bu nasıl bir ‘devlet aklı’dır ki, ne acı ya da acıklıdır ki, bunca yıldır bunca kan ve gözyaşına rağmen trajediye doymamış bu topraklarda çözümü daha hâlâ namlunun ucunda sanmaktadır.”
Dikkat ediyor musunuz..
PKK değil de; devlet çözümü, “namlunun ucunda” görüyormuş..
Polislerimiz.. Emniyet amirlerimiz.. Binbaşımız.. Korucumuz..
Sadece dünkü PKK saldırılarında şehit olan güvenlik güçlerimiz..
Aslında PKK’lıların namlularının ucundan çıkan kurşunlarla değil de..
PKK’nın uzattığı beyaz bayrakla mı can verdiler, acaba?
•
Raporları da yalan..
Yazıları da yalan..
İddiaları da yalan..
Hayatları yalan..
Ne yazıyordu, Diyarbakır Barosu’nun öncülüğünde hazırlanan raporda:
“Mahallenin karşısına konuşlanan tanklar..”
Farzedelim Diyarbakır Barosu’nun raporunda yazdığı gibi, ağır tanklar, mahallenin karşısına konuşlandı ve mahalleyi bombalıyor..
O zaman..
Bu askerleri, bu polisleri; PKK’lı teröristler nerede görüyorlar ki, şehit ediyorlar?
Mahalle bombalandıysa, o mahallede, taş üstünde taş kalır mı?
Ki; polisler “Bizden sonra gelecek siviller tuzaklanmış bombalarla zarar görmesinler” diye temizlik yapmak üzere girdikleri evlerde patlatılan bombalarla şehit oluyorlar?
Bombalanan bir mahallede..
Sokaklarda, askerin-polisin dolaşmasına gerek kalır mı?
Ki asker-polis, tuzaklamalarla şehit edilsin..
•
Mazlumder’in Cizre raporuna, dün biraz daha geniş vakit ayırarak baktım.
Adı sanı belirsiz, sözde görgü şahitlerinin beyanları diye..
İftiraları atmışlar da atmışlar..
“Elde ettiğimiz bilgiler yasak boyunca yaşanan can kayıplarına dair eksiksiz bir liste çıkarılmasını mümkün kılmamış olsa da, isimleri öğrenilebilen ve nerede, nasıl gerçekleştiği gibi hususların kamu otoritesince araştırılarak ortaya çıkarılmasına ihtiyaç duyulan bu kişilerin isimleri aşağıda sıralanmıştır” denilerek 66 kişinin adı soyadı tek tek yazılmış..
Yazılsın, itirazım yok..
Ama..
Bir tane şehit asker ve polisimizin ismi yazılmamış..
Gerekçe olarak da şunu söylemişler:
“Operasyon sürecindeki çatışmalarda hayatını kaybeden güvenlik güçlerinin (polis, asker ve köy korucusu) bilgileri, Genelkurmay Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından kamuoyuna eksiksiz açıklandığı için bu isimler ayrıca listelenmemiştir.”
Vicdan mı bu?
Adalet mi bu?
Hakkaniyet mi bu?
İçinde sivil de, terörist de olan ölümleri, soyut anlatımlarla, sanki sadece “sivil halk”mış gibi göster..
O mahallede, o günlerde şehit edilen asker ve polisin isimlerini ise.. Vermediğin gibi.. Sayısından bile bahsetme..
Nasıl bir “mazlumdan yana olma”dır, bu?
Nasıl bir “sivil toplum kuruluşu”dur bu?
Raporda dahası da var..
Sadece 66 isim değil.
Bir başka başlık altında da..
“Bodrumlarda bulunduğu bilgisi basına ulaşan ve bu nedenle yaşamını burada kaybettiği iddia edilen bazı isimler de şunlardır” denilerek, büyük ihtimalle terörist olanları da, hiçbir eleştiri getirilmeden, hiçbir sıfatlama yapılmadan masum gösterme girişiminde bulunuluyor.
Hatta onlar için savunma bile yapılıyor:
“Şayet hayatını kaybeden bu kişilerin çatışan tarafla (PKK veya YDGH) bir ilişki içinde olduğu iddia ediliyorsa, bu hususta da kamuoyunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde kamu otoritesi tarafından aydınlatılması gerekmektedir.”
Sadece dün..
Nusaybin’de 5 şehidimiz var..
Bunun ardından, Nusaybin’de 20 terörist etkisiz hale getirildiğinde..
Mazlumder şöyle mi rapor yazacak:
“Öldürülen 20 kişinin, çatışan tarafla PKK ya da YDGH bir ilişki içinde olduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılmalı!”
•
Bunun adı sivil toplum kuruluşluğu değil.
Bunun adı mazlumdan yana olmak değil..
Bunun adı, “teröriste kurşun taşıma”dır.
“Teröriste eleman sağlamak”tır..
“Terör propagandası”dır..
Başka nasıl izah edilebilir, “Yasak Sürecinde Yaşanan Can Kayıpları” başlığı altında..
Sivil halktan insanları.. Teröristleri yazıp da..
Sanki asker ve polis o bölgede, o günlerde hiç kayıp vermemiş.. Veya kaza sonucu 1-2 şehit verilmiş gibi..
Asker ve polisten tek kişinin ismini yazmamayı?..
Diyecekler ki.. “Raporda söyledik ya.. Güvenlik güçleri o isimleri açıklamıştı.”
O zaman siz niye rapor yazıyorsunuz ki?..
Sivilleri yazmak içinse..
Onu da Özgür Gündem yazmıştı ya..
Fazlasıyla..
Mazlumder’e niye gerek vardı ki?
PKK’lıların vurduğu halktan isimleri.. PKK’lıları.. Tek tek yazın.. Asker ve polisleri yazmayın..
Böylece.. Askere-polise bir saldırı olmadığı halde, yüzlerce insan öldürülmüş gibi bir izlenim verin.
Sonra da bunun adını..
“Gözlem sonucu yazılan tarafsız rapor” koyun..
El insaf..