Türk Milleti’nin asaleti tescillendi…

Fransa'nın kararı ilk bakışta can sıkıcı. Ama aslında çığırtkanların gerçekten ne kadar korktuğunu göstermesi açısından önemli. İşte tarihi bir arşiv belgesi ve kararın gerçek yüzü:

ABONE OL
GİRİŞ 13.10.2006 06:48 GÜNCELLEME 13.10.2006 06:48 GÜNCEL
Türk Milleti’nin asaleti tescillendi…

Tarihçi Doçent ve Gazeteci Osman Özsoy, haber7 okurları için Fransa'nın tarihe geçecek utanç kararını yorumladı:


Türk Milleti’nin asaleti tescillendi…


Fransa Meclisi’nin dün aldığı karar ilk bakışta can sıkıcı gelebilir. İçiniz rahat olsun.


Bakın şuraya yazıyorum. 12 Ekim 2006 tarihi Türk Milleti için aslında bir gurur günüdür. Nedenini izah etmeden önce, tarihe mal olmuş meşhur bir olayı hatırlatayım.


Ünlü filozof Socrat'ı ölüme mahkûm etmişler… Socrat gayet metanetle karşılamış kararı. Cezanın infaz vakti gelmiş. Socrat etrafına bakındığında hanımının ağladığını görmüş. “Neden ağlıyorsun?” diye sorduğunda; 'Seni haksız yere öldürüyorlar…” demiş. Socrat gülerek şöyle seslenmiş eşine: 'Haklı olsalardı daha mı iyiydi?'


Demem o ki, sözde soykırım iddialarını dillerine dolayanlar haklı olsalardı daha mı iyiydi? İleri sürdükleri iddiaların yalan olduğunu bizzat kendi arşivleri de belgeliyor. Onun içindir ki, soykırım yoktur görüşünü belgeleriyle öne sürmek isteyenlere bile ceza vermeyi kararlaştırdılar. İnsanlık tarihinin en utanılası kararına imza attılar.


Fakat benim burada üzerimde durmak istediğim nokta başka.


Tarihimizi didik didik ettiler…


Master ve doktor tezimi hazırlık sürecinde yıllarca, gerek Osmanlı mahkeme kayıtlarının muhafaza edildiği Şer’iye Sicilleri Arşivi’nde, gerekse de Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde incelemelerde bulundum. Her araştırmacının olduğu gibi benim de en çok dikkatimi ne çekti biliyor musunuz? Arşivlerimiz lebalep yabancı araştırmacılarla dolu. Bir Türk araştırmacıya karşı en az 20–30 yabancı araştırmacı bulunuyor.


Batılı bilim adamları onlarca yıldır Osmanlı arşivlerini didik didik taradılar.


Öbür yandan çeşitli kisveler altında Anadolu’yu karış karış dolaştılar.


Ne arşivlerde yaptıkları araştırmalarda, ne de Anadolu’daki incelemelerinde, Türk Milleti’ni insanlık önünde mahcup edecek bir tek olayla bile karşılaşmamışlardır. İddialarını haklı çıkaracak hiçbir tespitte bulunamamışlardır.


Onun içindir ki, başka bir malzeme bulamadıklarından dolayı bir soykırım yalanına sarılıp gitmişlerdir.


Türk Milleti’nin asaleti tescillendi derken bunu kastediyoruz. Tarihsel sorgulamada Türk Milleti beraat etmiş, mahkûm etmekte kararlı oldukları için tarihsel bir yalanı kendilerine dayanak yapmışlardır.


Gerçeğin bilinmesinden korkuyorlar…


Soykırımı reddedenlere bir yıla kadar hapis ve 45 bin avro para cezası verilmek istenmesinin temel nedeni de budur. İnsanlığın tarihi gerçeklerle yüzleşmesini istememelerinin utancıdır bu… Yalanı kanunlaştırmışlar, doğru söylemek isteyeni de hapisle tehdit etmişlerdir.


Fransa Meclisi’nin dünkü aldığı karar, insanlık tarihi açısından bir utanç vesikasıdır. Doğrusu bu tavır, yıllar yılı Türkiye’ye karşı ikiyüzlü politika izleyen Fransa’ya yakışmıştır. Uzun soluklu sürdürülen evrensel bir yalan kampanyası, insanlık tarihinde ilk kez bu ölçüde itibar görmüş ve bir yalan ilk kez kanunlaşma sürecine girmiştir. Fransa Meclisi’nin aldığı kararın yasalaşması için Senato'dan da geçmesi ve Fransa Cumhurbaşkanının onaylaması gibi yasal süreç şu aşamadan sonra hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu utanç lekesi Fransa’nın alnına yapışmıştır.


Sadece bir örnek…


Sözü uzatmamak için, elimde bulunan belgelerden sadece birini örnek vererek yazımı sonlandırayım.



Resmini gördüğünüz belge, Osmanlı Hükümeti’nin Dâhiliye Nezareti’nden (İçişleri Bakanlığı’ndan) Konya Vilayeti’ne gönderilen resmi bir yazıdır. (Arşiv Kaydı: Başbakanlık Osmanlı Arşivleri (BOA), DH-ŞFR, Dosya:94, Belge 233)


Osmanlı Askeri Birinci Dünya Savaşı’nda yedi cephede savaşırken, Türk köylerinde nerede ise eli silah tutan erkek kalmamıştı. İşte böyle bir dönemde Ermeniler çeteler kurarak dağlara çıktılar ve Türk köylerine baskın vererek kadın, kız, çocuk, ihtiyar demeden katletmeye başladılar.
Osmanlı Hükümeti, Ermeni eşkıyası dağlara çıkarak Türk köylerine baskın verdiği dönemde, onların geride kalan çoluk çocuğunun başına bir şey gelmesin diye onları devlet koruması altına aldı. Bu çocuklar savaştan sonra emniyet içinde ailelerine teslim edildiler. Resimde gördüğünüz belge, ailelerine teslim edilen Ermeni çocuklarının kendi ailelerinden kaçarak yine Müslüman ailelere sığındığını göstermektedir. Belgede, ailelerinden kaçıp gelen bu çocukların tekrar himaye altına alınması istenmektedir.


İşte Türk Milleti böylesine şerefli bir millettir.


Türk Tarihi, her biri insanlık âlemi için fazilet abidesi olan örneklerle doludur. Bunu kuru bir hamaset ve övünme kaynağı olsun diye söylemiyorum. Yıllarını arşiv araştırmalarına vermiş bir kişi olarak ifade ediyorum.


Socrat’ın eşine söylediği cümleyi unutmayın. Haklı olsalar daha mı iyiydi.
Batılıların soykırıma ne kadar yatkın olduklarını ispat için ise öyle yıllar yılı arşivlere gitmeye gerek yoktur. Televizyonun karşısına geçin ve dünyanı farklı yerlerinde bugün bile hala sürüp giden insanlık dışı uygulamalarına bakın.


Vah Fransa, vah Avrupa…


Sizden de zaten bu beklenirdi.


osmanozsoy@gmail.com


(Haber7)