Pakdil: Annem bana o ismi yasakladı

Yedi Güzel Adam'ın ağabeylerinden biri olan fikir ve düşünce adamı Nuri Pakdil edebiyat dünyasında adını altın harflerle tarihe yazdırdı.

ABONE OL
GİRİŞ 13.08.2017 15:50 GÜNCELLEME 13.08.2017 15:50 GÜNCEL
Pakdil: Annem bana o ismi yasakladı

Kendisini devrimci bir Müslüman olarak tanımlayan Pakdil, Cumhuriyet döneminin başından günümüze kadar ki edebi ve siyasi serüvenini anlattı. 

Nuri Pakdil, kaleme aldığı 43 eseri ve her daim taze olan ileri görüşlülüğüyle gelecek nesillere ışık tutuyor. Geçtiğimiz yıllarda Necip Fazıl Saygı Ödülü'nü alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakdil'in konuşmasının tamamını ayakta dinlemişti.

Star gazetesine konuşan Pakdil'in kelimeleri, inanmış olduğu hedefe yönelmiş birer ok gibi uzanıyor. Uzak diyarlardan gelen kuşaklara 'uyan' seslenişi oluyor kendisi. Pakdil, bir anlamda put kırıcı. Bütün sözlerinin içinde en devrimci olanlardan biri, elbette içinde Kudüs yatıyor.  "Yüreğimizin yarısı Mekke’dir, geri kalanı da Medine’dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır" diye ifade ediyor kendisi.

Edebi ve siyasi sahadaki mücadeleyi kendinde birleştiriyordu adeta. Yedi Güzel Adam’ın hulasasıydı. Kendisini muhafazakâr değil devrimci olarak tanımlıyor. 

İLKOKULDA YAZMAYA BAŞLADIM

Bir mektubunuzda, ''Yazar olarak yaratıldığınızı hissettiğinizi, buna inandığınızı'' söylüyorsunuz. Yazmaya nasıl başladınız?

İlkokuldan itibaren gerçekten bir şeyler karalamaya başladım. Rahmetli annemin ve babamın yoğun teşvikleri ile, bu okuma-yazma koşusuna başlamış oldum.

Lisedeyken ‘Hamle’ adında birkaç sayı çıkan bir dergi çıkarttım. Bu dergi bir lise dergisi olmanın ötesinde geniş yankı buldu. Anketler yapıyor, Türkiye’nin o dönemdeki ünlü yazarlarına mektuplar yazarak görüş alıyorduk...

DEVRİMCİ BİR MÜSLÜMANIM

Kimliğinizi ve yazarlığınızı nasıl tanımlarsınız?

Maraş’ta, 1934 yılında doğdum. Güzel İstanbul’umuzun Müslüman olduğu, bize katıldığı günü de (29 Mayıs) doğum günüm sayıyorum.

Her şeyden önce bir yazarım ben. Benim yazarlığım kimliğimi, kişiliğimi tayin eder. Uygarlığımın değer yargılarından yanayım, İslâm uygarlığının savunucusuyum. Uygarlığımızın yabancılaştırma girişimleriyle yenen hakkını geri istiyorum.

Bugünkü tarih itibariyle yayımlanmış olan 43 kitabımın hepsi, ‘zulümsüz‘, ‘sömürüsüz‘, ‘putsuz‘, ‘kimlikli‘, ‘erdemli‘, ‘erekli‘, ‘ışıklı‘, ‘aşkınlıkla dopdolu‘ bir yeryüzü oluşturma çabasına katkıdır. Putatapıcılık sapkınlığına bir karşı koyuştur. Tüm kitaplarım bu bağlamda okunmalıdır.

Bir kez daha bütün kalbimle vurgulayayım: Ben devrimci bir Müslümanım, devrimci bir yazarım. Yüzde yüz militan, devrimci bir yapım vardır benim. Bununla da gurur duyuyorum, onur duyuyorum.

ANNEM BANA O İSMİ YASAKLADI

Annenizi ve babanızı, hangi özellikleriyle hatırlıyorsunuz?

Annemi ve babamı, ödünsüz Müslümanlıklarıyla ve beni bu bilinçle yetiştirmeleriyle tanıyorum. İlk ideolojik öğretmenim annemdir. Bu bağlamda, bir anımı paylaşayım: Birgün okul dönüşünde anneme, bize okulda büyük adamlar olarak öğretilen bazı adları saymaya başladım. O adlardan birini söyler söylemez, annem şiddetle azarladı beni. ''Bir daha o adı ağzına almayacaksın'' dedi. Çok şükür o son söyleyişim oldu.

İdeolojik bilinçlendirme bağlamında bir öğretmenim de, bir yol göstericim de babamdı elbette. Çok cömertti annem. Hele de babam! O adeta bir cömertlik çılgınıydı. Annem de, babam da bana sürekli, Peygamber efendimizin çok cömert olduğunu anlatırdı.

Beni bu bilinçle yetiştirdikleri için annemi ve babamı rahmetle ve minnetle anıyorum.

HALK DEVLETE GÜVENMİYORDU

Ailenizin sizi ilkokula da ortaokula geç gönderdiğini söylersiniz. Neden geç gönderdi?

Ailem beni ilkokula 3 yıl geç gönderdi. İlkokuldan sonra ortaokula gitmek için de 3 yıl bekledim. Bunun nedeni, ‘Resmî Öğreti’ye ve yeni kurulan devletin okullarına duyulan güvensizlik ve kaygı olarak görülebilir. Aslında, sadece benim ailem değil, bütün Müslüman aileler aynı kaygıyı yaşadı.

Batı emperyalizminin savunucusu öğretmenlerin egemen olduğu Cumhuriyet okullarında okuyanların çoğunun Batı hayranı, din düşmanı ve emperyalistlerin işbirlikçisi olarak yetişmeleri; kendi halkının değerlerini değil, Batılı sömürgecilerin dayattığı değerleri savunmaya başlamaları, Müslüman ailelerin Cumhuriyet okullarına ilişkin kaygısının boşa olmadığını göstermektedir.

'ALLAH' DEMENİN YASAK OLDUĞU DÖNEMDE BÜYÜDÜM

Çocukluğunuzda kitapla nasıl tanıştınız? İlk okuduğunuz kitap hangisiydi?

Kitap demek, benim için en başta Kutsal Kitabımız demektir. Kitap okumak da en başta Kutsal Kitabımızı okumak demektir.

Çocukluğumda, ailemizin Ahmet Kuşçu adında bir dostu evimize gelir bana okuma yazma öğretirdi. Ahmet Öğretmenim, bizim evde okuma yazma öğretirken, zaman zaman ceketinin koyun cebinden bir kitap çıkarır, önce onu öpüp başına koyar sonra da dudaklarını kıpırdatarak okurdu. Sonra bana döner “inşallah büyüyünce sen de bu kitabımızı okuyup anlayacaksın” derdi. Kitabı okuduktan sonra, gene öpüp başına koyar ve ceketinin koyun cebine saygı ile yerleştirirdi.

Çocukluğumdaki bu gözlemim bende kitabın çok saygın olduğu ve kitap okumanın da ciddiyet gerektirdiği anlayışını pekiştirdi.

Çocukluğum, “Allah” demenin bile yasak olduğu bir dönemde geçti. Mahalle mektebinde hoca bize Kuran-ı Kerim öğretirken, polis veya jandarma baskınına karşı biri kapıda nöbet tutardı. Korku içinde gidip gelirdik. Ayrıca, okuyabileceğimiz kitap bulmakta da zorlanırdık. 

İSLAM DİNİ DEVRİMCİDİR

Kendinizden hep devrimci olarak söz ediyorsunuz. Neye karşı nasıl bir devrim?

Ben, antikapitalist, antifaşist, antinazist, antisiyonist, antisosyalist ve en önemlisi de Türkiye özelinde olmak üzere antifiravunist bir bilince ve iradeye sahip devrimci bir yazarım. 

Benim devrimciliğimin temelini, İslâm dinine olan sarsılmaz bağlılığım oluşturur. İslam dini kıyamete kadar sürecek sürekli devrim anlayışını öngörür. Yeryüzünde zulüm, haksızlık, adaletsizlik var olduğu sürece, bu zulmün, bu haksızlığın, bu adaletsizliğin kaynağı olan egemen güçlerin yok edilmesi için, Müslümanların devrimci mücadelesi de sürecektir. Kirli mülkiyete karşı, kara siyasaya karşı devrimci savaş kesintisiz sürecektir. Çünkü İslam dini bunu öngörmektedir.

İslâm Dini özgürlükçüdür, ilericidir, devrimcidir, bağımsızdır; sömürünün her biçimine karşıdır, başta anamalcılığa karşıdır, başta yabancılaşmaya karşıdır İslâm Öğretisi. İnsanın, yalnızca, 'emeğinin karşılığını yiyebileceğini' vurgular bu din. 

MUHAFAZAKÂR DEĞİLİM

Muhafazakâr kesime yakın bir entelektüel olarak görülüyorsunuz. Bu sizin için doğru bir tanımlama olabilir mi?

Hayır, Nuri Pakdil muhafazakâr değil, devrimci bir insandır! 

HER ZAMAN PUTÇULAĞA KARŞI OLDUM

Türkiye'ye ömrünü vermiş bir düşünür ve yazar olarak Nuri Pakdil'in en büyük düşü neydi? Pişmanlık duyduğunuz hususlar var mı?

Benim büyük düşüm, putun ve putçuluğun olmadığı, İslâm ideolojisinin egemen olduğu, barış ve esenlik içinde bir Türkiye görmektir. Yeryüzündeki tüm Müslümanların birliğinin sağlandığını görmektir; Kudüs’ün esenliğe çıktığını görmektir.

Ben hep inandıklarımı yazdım. Yazdıklarımla hayatım özdeştir. Bugün yeniden dünyaya gelmiş olsam bugüne kadar yaptıklarımı aynen gene yapardım. Yaptıklarımdan pişmanlık duyduğum hiçbir şey yoktur. 

1923'TE UYGARLIĞIMIZDAN KOPARILDIK

Uygarlık algımızla bağlantılı olarak sormak istiyorum: Biz kimiz ve dünyanın neresindeyiz?

Halkımızın uygarlık değerlerini İslam Öğretisi oluşturmuştur. Türk halkı, Ortadoğu uygarlığını oluşturan halklardan birisidir. Batılılaşma adına bizi uygarlığımızdan koparmak isteyenleri biliyoruz. 1923’te yabancılaştırma girişimleriyle, uygarlığımızdan koparıldık. Halkımız Batı uygarlığı içine, Batı düşüncesi içine sokulmak istendi. Cumhuriyet yönetimi, ‘Batılılaşma’yı amaç edinmişti. Ne var ki, bu yöneliş, halkımızın uygarlık değerleriyle çelişiyordu... 

BATININ HER ADIMI DİKKATLE OKUNMALI

Filistin’i tanımak Batı için ne ifade ediyor? Filistin topraklarında İsrail’in kurulmasını destekleyen Batı, bugün Filistin’i devlet olarak tanımakla ne amaçlıyor? Filistin’in Avrupa’da tanınmasında Türkiye'nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Müslümanlar, ilke olarak, Vatikan’ın ve İngiltere’nin attığı her adımı kuşkuyla karşılamalıdır. Her attıkları adımda Müslümanlara kurulmuş bir tuzak vardır -tarihimize bakın: bunun bir istisnasını göremezsiniz.

KAYNAK : Star