2. kapıyı ABD engelledi

Türkiye ile Irak arasında Barzani’yi bypass edecek yeni sınır kapısı hazırlığı sürerken eski bakan Tüzmen, 2000 yılında da gündeme gelen kapıyı ABD’nin engellediğini söyledi.

ABONE OL
GİRİŞ 18.10.2017 08:16 GÜNCELLEME 18.10.2017 08:16 GÜNCEL
2. kapıyı ABD engelledi

Türkiye, Habur’a alternatif kapı konusunu 1. Körfez Savaşı’ndan sonra konuşmaya başladı. 2000’lerin ilk yıllarında dönemin Dış Ticaret Müsteşarı Kürşad Tüzmen Habur’a alternatif bir kapı için Saddam yönetimiyle anlaştı. Ancak çalışmaları yürüten Türk heyeti taşıyan uçak Bağdat’tan Türkiye’ye doğru yola çıkarken İncirlik’ten havalanan Çekiç Güç uçakları yeni ticaret güzergâhı üzerinde top oynayan çocukları vurdu. Türkiye’nin ekonomik krizle boğuştuğu yıllardı. Bu olayın ardından dönemin Başbakanı Ecevit’in de Kürşad Tüzmen’i yanına çağırarak, “Amerika’nın ricası, bu işi erteleyelim” dediği iddia edilmişti. 1999-2002 yıllarında Dış Ticaret Müsteşarlığı, ardından uzun yıllar Dış Ticaretten sorumlu Bakanlık görevini yürüten Kürşat Tüzmen, bu anlatımları doğruladı, “O dönemdeki temaslarda bazı benim bilmediğim detaylar da olabilir” dedi. Kürşat Tüzmen, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve bakanlığı dönemlerinde yaptığı Türkiye’nin Habur’a alternatif kapı çalışmalarını anlattı:

HABUR'DA 20-30 KM TIR KUYRUKLARI OLURDU

“Biz o dönem kuzeyde sık sık sıkıntı yaşıyorduk. Hatta bir dönem Kuzey Irak’a girerken arkadaşlarımızın pasaportlarını falan istediler. O zaman biz Habur geçişlerini Karayolu ile yapıyorduk. Habur, Zaho ve Duhok oradan aşağıya iniyorduk. O dönem petrol alıp karşılığında Türk ihraç ürünlerini veriyorduk, böyle bir ticaret şeklimiz vardı. Ben Dış Ticaret Müsteşarlığım döneminde, yapılan karşılıklı anlaşmalar çerçevesinde bakanlar seviyesinde görüşüyordum. Anlaşmalarda Irak’tan bakanlar Türkiye’den de müsteşar düzeyinde ben imza atardım. O dönem hatırlarsınız, 20-30 kilometre tır kuyrukları olurdu sık sık, atlar çözmeye giderdik. Baktık bu iş böyle yürümüyor, ticareti daha da zorlaştıracaklar, biz burada kuzeyi bir şekilde by-pass etmeliyiz dedik.

KUZEY IRAK ZENGİNLEŞSİN İSTEDİLER

Irak Merkezi hükümeti de, Saddam da istiyordu o dönem bunu. Irak Bayındırlık Bakanı, İçişleri Bakanı, Ulaştırma Bakanıyla oturduk üçlü toplantı yaptık. Karar aldık. Suriye üzerinden Hezil Çayını aşacak bir köprü ve bir kapı yaparak kuzey bölgesini by-pass edelim, Musul ve Bağdat ile daha rahat bir şekilde çalışalım istedik. Buna Irak Hükümeti de onay verdi. Hatta Irak Bayındırlık Bakanı beton blokları hazırlattı, bütün işlemler tamamlandı. Tek kalan Suriye’yi ikna etmekti. Kamışlı ile Telafer arasında yaklaşık 40 kilometrelik demiryolu vardı. Burayı kullanacaktık geçerken. Gittim Suriye’ye, onlar da tamam dedi, her şeyi hazırladık. Ama bu çalışmaları engellemek için herkes elinden geleni yaptı. Maalesef biz bunu çalıştıramadık. Dışarıdan da çok büyük bir baskıyla karşılaşıldı. İstenen şuydu: Bu ticaret yolu daima kuzeyden geçsin. Kuzey zenginleşsin ve kuzeyin para dağıtan şebekelerine bu zenginlik gitsin. Orada bu işten kaynak sağlayan çok sayıda gruplar vardı.

ALTERNATİFLER ARASINDA OVAKÖY DE VARDI

O dönem Suriye’den Hezil Çayı üzerinden planladığımız kapıyla birlikte 3 tane alternatifle gittik Irak yönetimine. Bunlardan biri de Ovaköy’dü. Biri olmazsa diğeri demiştik. Bizim hayata geçirmeye çalıştığımız kapı ise Ovacık-Kamışlı hattını yapıp 40 km’lik bir tren yolu ve Hezil Çayı’nın aşılması suretiyle geçip gitmekti. Bunun planını askeri planlarımıza, ilgili bakanlıkların planlarına girmiştik. Bunlar aynı masada oturup karar verdiğimiz şeylerdi. Bugün baktığımızda yeniden gündeme geldi. Türkiye Cumhuriyeti bunları yapabilecek güçtedir. Yeter ki kararlı olsun.”

AMERİKA IRAK'I VURUNCA KALDI

Sonra bakan olduk, aynı projeyle tekrar Irak’a gittik. Önce Taha Yasin Ramazan, sonra Saddam Hüseyin ile görüştüm. Ve hatırlarsanız dünyada, Saddam ile en son görüşen bakan ve siyasetçiyim ben. O görüşmede de her türlü şeyi konuştuk. Alt yapı hazırlandı. Yine aynı güzergâhtan, Hezil Çayı üzerinden yapacaktık. Ben gittiğimde 2003 yılı Ocak ayı falandı. O zaman Abdullah Gül Başbakan, Tayyip Bey Genel Başkanımızdı. O zaman çok koşuşturan bir bakandık, Irak’la 50 milyon dolara düşmüş bir ticareti 5 milyar dolar seviyesine getirmiştik. Eximbank bizde, gümrükler bizde, dış ticaret bizde, güçlü bir bakan olarak o seyahatimizde de her türlü düzenlemeyi Iraklı Bakan arkadaşlarımızla yaptık. Tam işi oturtacaktık ki, 2003 yılı Martında Amerika bombalamaya başladı. O ziyaretimde Saddam Hüseyin demişti ki, ‘Sen ne yaparsan yap bizi vuracaklar bunlar. Bende kitle imha silahı yok. Sen bunu bari söyle, onurlu bir çözüm bul.’ Dediği gibi de oldu. Sonunda bugünlere geldik.

KAYNAK : Yeni Şafak