Türkiye o silahlarla, gökyüzüne ağ ördü!
Abdullah Ağar, kendi milli silah sistemlerini kullanan Türkiye'nin, gökyüzünü tam anlamıyla bir ağ gibi ördüğünü ve etki ürettiğini dile getirdi.
ABONE OLGüvenlik ve Strateji Uzmanı Abdullah Ağar, milli silahların muharebe alanlarında kullanılmasının çatışmanın temel dinamiği olan zaman faktörüyle ilgili büyük avantajlar sağladığını belirterek, "Kendi istediğiniz yerde, istediğiniz zamanda, istediğiniz şekilde etki ortaya koymanızı sağlar. Bu anlamda yerli silah sanayisinin çok büyük bir değeri ve önemi var. Bu, Zeytin Dalı Harekatı'nda kendisini göstermiş ve ispatlamıştır." dedi.
Ağar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şu ana kadar etkisiz hale getirilen terörist sayısının çok fazla olduğuna dikkati çekti.
Terör örgütü PKK'nın tarihinde böyle büyük bir zayiat olmadığını söyleyen Ağar, "Bu kadar büyük bir zayiatı PKK nasıl verdi? Bu soruya şu ana kadar kimse cevap vermedi. Bunun temel sebebi PKK'nın değiştirmiş olduğu konsepttir. PKK, şu ana kadar istediği yerde, zamanda ve şekilde vuran ve kaçan bir terör doktrini benimsemişti." diye konuştu.
Ağar, terör örgütü PKK'nın şu ana kadar kendisinin kazanamayacağı ancak kendisiyle mücadele edenin kaybedeceği bir stratejiyi benimsediğini belirterek, "PKK, Afrin kırsalında kazanmak istedi, kazanmak istemesiyle birlikte doktrin değişikliğine gitti. O doktrin değişikliğine karşı strateji geliştiren TSK, işte PKK'ya bu kadar büyük bir zayiat verdirdi." ifadesini kullandı.
Bu başarıda savunma sanayisinin, Türkiye'nin kendi milli güç unsurlarına dayandırılmasının önemli payı olduğunu vurgulayan Ağar, bunun tam anlamıyla caydırıcılık olduğuna değindi.
Bu dönemde, bu yüzyılda Ortadoğu coğrafyasındaki temel sorunun caydırıcılıkla ilgili olduğuna işaret eden Ağar, "Eğer siz ihtiyaç duymuş olduğunuz savunma sanayi sistemlerini kendi imkan ve kabiliyetlerinizle üretemiyorsanız, güç, kudret, irade ve inisiyatif üretebilirsiniz ama caydırıcılık üretemezsiniz. Bu yüzden çok önem taşıyor. Bu anlamda Türkiye, açıkçası tehlikeyi görmüş, hissetmiş ve bununla ilgili çok emin adımlarla yürüme iradesi ortaya koymaya başlamıştır." değerlendirmesinde bulundu.
- Milli silahların önemi
Bu noktada ATAK'ların, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarının sembol bir aşamayı tanımladığını aktaran Ağar, şöyle devam etti:
"Yeterli mi? Hayır, kesinlikle yeterli değil ama ATAK'ları yapmamız, sadece ATAK'lar değil, kendi silahlı ve silahsız insansız hava araçlarıyla çatışma alanlarında ortaya koymuş olduğunuz etki, kuvvet çarpanları ve kuvvet bileşenleri tam anlamıyla bizim istediğimiz istikamette kullanmamıza vesile olmuştur. Yani bugün baktığımız zaman, Fırat Kalkanı Harekatı başta olmak üzere, şu an yapmış olduğumuz Zeytin Dalı Harekatı'nın en önemli kuvvet çarpanı, kullanmış olduğumuz yüksek teknoloji ürünü olan silah sistemleridir. Bunlar, açıkçası mücadeledeki temel başarı parametrelerinin altındaki önemli ayaklardır."
İnsan unsuruyla birleşen yüksek teknoloji silah sistemlerinin muharebe sahasının temel parametrelerini oluşturmaya başladığını anlatan Ağar, "Bu noktada aslında Türkiye'nin savunma sanayisinde büyük bir hızla otonom sistemlere yönelmiş olduğu temel bir gerçektir. Türkiye açıkçası bunun hem dersini almıştır hem de pratiğini sahada fiili olarak uygulamaya başlamıştır." dedi.
Abdullah Ağar, kendi milli silah sistemlerini kullanan Türkiye'nin, gökyüzünü tam anlamıyla bir ağ gibi ördüğünü ve etki ürettiğini dile getirdi.
"Kendi milli silahlarımızın çatışma alanlarında ve muharebe sahasında kullanılıyor olması bir kere çatışmanın temel dinamiği olan zaman faktörüyle ilgili büyük avantajlar sağlar." diyen Ağar, "Yani kendi istediğiniz yerde, istediğiniz zamanda, istediğiniz şekilde etki ortaya koymanızı sağlar. Bu anlamda yerli silah sanayisinin çok büyük bir değeri ve önemi var. Bu, Zeytin Dalı Harekatı'nda kendisini göstermiş ve ispatlamıştır. Karasal unsurlarını destekleyebildiği gibi kendisine karşı ortaya çıkan hedefleri de imha etme becerisi ve başarısı ortaya koymuştur. Böyle bir fayda sağlamıştır. Özellikle de hava araçlarımız." şeklinde konuştu.