Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısından çarpıcı sözler
Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın evlilik hazırlığı yaptığı nişanlısı Hatice Cengiz ilk kez canlı yayında konuştu.
ABONE OLHabertürk TV’de Mehmet Akif Ersoy'a açıklamalarda bulunan konuşan Cengiz şunları söyledi:
Merhumun ailesine evlatlarına yakın dostlarına Suudi Arabistan halkına baş sağlığı diliyorum. Arapça bilmemden dolayı bir takım STK'larla, Arap baharından sonra gelen entelektüel gruplarla, yazarlarla yakın temas içindeydim. Coğrafya ile haşır neşir olmam bu süreçte başladı.
Cemal Bey ile tanıştığımızda kendisini takip ettiğimi yazılarını okuduğumu söyledim. kısa bir tanışma faslından sonra konuşma ortak alanların çok olmasından dolayı olması gereken yere evrildi. Kendi yazılarının burada da yayınlanmasını konuştuk.
Çünkü Cemal Bey Avrupa ve Amerika'da çok tanınan bir gazeteci olmasına rağmen Türkiye'de pek tanınmıyordu.
Türkiye'ye geldiğinde görüştük. Bu konuşmadaki elektrik arkasından gelecek konuşmaların daha özel bir ilişki olacağını gösteriyordu.
Kendisi ABD'ye döndü ama tekrar gelmek istediğini söyledi.
Biz tanıştığımızda 1,5 yıldan bu yana ABD'de yaşıyordu. Suudi Arabistan'daki dönüşümde yıpranmaktansa üretmeye devam etmek istedi.
ÇOK BÜYÜK YALNIZLIK YAŞIYORDU
ABD vatandaşlığı başvurusu vardı ama henüz onaylanmamıştı. Suudi Arabistan vatandaşıydı. Çok büyük bir yalnızlık yaşıyordu. Belki bizim tanışmamız sonrasında duygusal ilişkiye yönelmesinin en büyük nedeni, Cemal bey'in o dönemde büyük bir yalnızlık yaşıyor olmasıydı.
Suudi Arabistan'daki ailesiyle ilgili derinlemesine bilgim yok. Son evliliğinin siyasi nedenlerden dolayı bittiğini söylemişti bana. Hem çok yalnız hem de çok üzgündü.
Kendisin çok yalnız hissettiğini arkadaşlarından haber alamadığını, arkadaşlarının önemini ve içinde bulunduğu durumu aşamadığını söylüyordu.
Cemal Bey'in gene olarak duruşunu muhalif olarak tanımlamak ne kadar doğru olur bilmiyorum. Şu an ülkesinde bir dönüşüm var.
CUMHURBAŞKANI İLE DOSTLUĞU VARDI
"Arkadaşlarıma yazma imkanı verilmiyor bunu benim yapmam lazım" derdi. İçerideki arkadaşlarının sorumluluğu vardı üzerinde. Günün büyük kısmını bu üzüntü ve düşüncelerle geçiriyordu.
Cemal Bey ile ilk tanıştığımızda onun hayatında böyle bir arayış vardı. Ailesinin olmadığını ve bu yarayı kapatamadığını, yeniden evlenmek istediğini söylerdi.
İstanbul'a çok sık gelen birisiydi. İstanbul'u Türkiye'yi çok seven birisiydi. Cumhurbaşkanı ile de bir dostluğu var.
Evlilik düşüncesi oluşunca zaten gidip geldiği bir ülkede ev almak kötü bir fikir gibi gelmedi.
Konsolosluğa evli olmadığını gösteren bir evrak almak için gitti. Konsolosluğa gidip bu kağıdı almasının gerekliliğini bana sorduğunda ben kendisine söylemiştim.
Cemal Bey'in ABD'ye gidip oradaki konsolosluktan evrak almak istediğini ben bilmiyorum. Böyle bir bilgi konuşuluyor. ama böyle bir süreç olsa bana mutlaka söylerdi.
Gerginlik çıkar, reddedilir diye konsolosluğa gitmek istemiyordu.
İlk gittiğimizde konsolosluğun önünde beklerken sürekli etrafı kolladım. 1 saat geçti ve şunu düşündüm 10-15 dakika daha çıkmazsa gidip sormam lazım. Çünkü uçağı kaçacak.
Ben bunu düşünürken Cemal hemen çıktı mutlu bir şekilde çıktı. telefonları bana bırakmıştı. Psikolojisini öyle görmüş olmak beni çok mutlu etti. Kendi ülkesinin toprağına girmiş oldu. Çalışanların kendisiyle sohbet ettiğini kendisine çok iyi davrandığını ikramlarda bulunduklarını söyledi.
Her şey yolundaydı. İçeriden bu evrakın birkaç güne hazır olacağını söylemişler. Salı günü döneceğini söylemiş. Arkasından "tamam biz sen gelene kadar hazırlarız" demişler. Bunu ben de aynı kendisi gibi düşündüm. Önünü arkasını düşünemiyorsun.
Bu olumlu gelişmeler içeride olanlar kendisini inanılma rahatlattı. kendisi havalimanına bıraktım. Londra'da 3 günlük bir programı vardı.
2 EKİM'DE NELER YAŞANDI
2 Ekim gerçekten çok çok zor bir gün. Anlatması değerlendirmesi halen benim anlamadığım çok fazla sorunun olduğu işin içinde bilemediğim, bir yerde acaba bir şey ihmal mi ettik diye kendime sorduğum bir gün.
2 Ekim'de normal bir şekilde Londra'dan dönüyor. O gün neler yapacaklarımızı konuştuk.
Konsolosluğa giderken gündelik hayata dair şeylerden konuştuk. İkinci kez konsolosluğa giderken hiç endişeli değildi. Aldığımız bazı beyaz eşyaları beğenmemişti neden beğenmediğini anlatıyordu.
Konsolosluk önünde hiç beklemedik. Prosedürü biliyorduk. Telefonları bana bıraktı. Ve o uzun bekleyiş başladı.
Cemal Bey buradayken bir kere rahatsızlanmıştı. ve o programa katıldığı gün rahatsızlığı nedeniyle konuşmasını yapamayacak durumdaydı. Beni de davet etmişti. Gittiğimde onu çok hasta gördüm ve onu hastaneye götürdüm.
O sırada şunu düşündüm "Türkiye'de bir şey olursa kimi aramalıyım?". Hastaneden dönerken kendisine sormuştum "Bana tavsiye edeceğin biri var mı aramam için?"
Bana dedi ki Yasin Hoca'yı arayabilirsin dedi. benim eski dostumdur dedi. Konsolosluğa ilk defa giderken bu cümle benim aklıma geldi. Konsolosluğa giderken "Başıma bir şey gelirse Yasin Aktay'ı ara" diye bir şey demedi. Bu bilgi bu anlamda önemli.