TV ve Radyo yayıncılığının geleceği!
Aralık ayı sonunda RTÜK ihale yönetmeliği yayınladı. İhale yapıldığında Sayısal karasal TV ve Radyo yayıncılığına geçilecek olması nedeniyle sektörü ilgilendiren sorunları Kanal 7 Planlama ve Teknik Daire Başkanı Muzaffer Şafak değerlendirdi.
ABONE OLKanal 7 Planlama ve Teknik Daire Başkanı Muzaffer Şafak'ın konuya ilişkin değerlendirmesi şöyle;
1992 yılında kendiliğinden başlayan TV ve Radyo yayıncılığının 26 yıllık serüveni ve çeşitliliği hız kesmeden devam etmektedir. Bu yazımız yayıncılığın sosyal ve ekonomik yanından çok teknik kısmını anlatmaya ve geleceğe ışık tutmaya çalışmak olacaktır.
20 yıl öncesine kadar teknolojideki değişiklikler ve yenilenme süreçleri 10 yılda bir olurken günümüzde bu süre 5 ve daha aşağılara kadar kısaldığını görmekteyiz.
Bunun sonuçlarının yansıması elbette yayın teknolojileri alanında da yaşanmaktadır. 5 yıl öncesine kadar ‘’yakınsama ‘’ diye bahsedilen sadeleşme yayın teknolojilerinin çeşitlenmesi ile izleme seçeneklerini artmıştır.
Bunun sonucunda teknik talepler, izleme konforu, izleme zamanı belirleme (önceden programlama , kayıt, Time- shift ) nedeniyle arz ve talepler değerlendirilerek izleyicinin kullanımına sunulmuştur.
Geriye dönüp nereden nereye gelinmiş ve önümüzdeki 10 yılda yayın mecraları nasıl olacak hangisi daha rağbet edilir olacağına göz atmalıyız. Didaktik olmadan ülkenin kaynaklarının ve kararlarının değerlendirilmesi, ekonomik ve rasyonel kararlar vermek gerekli hale gelecektir.
Özellikle Avrupa’dan bir kaç örnek şu şekilde, Analog karasal yayın ve Digital / DVB-T / T2 / 2006 da %45 , 2013 te % 33 ‘e , Kablolu yayın analog ve digital olarak 2006 da %31, 2013 te %26 ya gerilemiş, buna mukabil Uydu 2006 da % 23 , 2013 te ise %32 nin üstüne çıkmıştır.
Diğer mecralarda ise internet protokolü IPTV, OTT , GSM 5G digital ve internet teknikleri ise son 5 yıl içinde yaygınlaşmaya başlamış ve hızla penetrasyonu artmıştır.
Türkiye’de ise ; analog karasal yayın 2010 da %32 2014 te %3 , nihayet günümüzde ise % 08 oranına kadar düşmüştür. Ulusal ve bir kısım bölgesel ve yerel TV yayınları uzun süredir HD (yüksek çözünürlüklü yayın) olarak yapılmaktadır. Bu yayınlar analog TV vericileri ile iletilememektedir. Bu nedenle analog karasal yayınların izlenebilirliği dramatik şekilde azalmıştır.
Buna mukabil TV yayınları Digital kabloda 1 milyon aboneye kadar ulaşmış, analog kabloda taşınan yayın sayıları da azalmıştır. Uydu penetrasyonu 2010 da % 68 / 2014 % 96 olmuştur ayrıca büyük iki uydu platformu da abone sayılarını hızla arttırmıştır.
Sonuç olarak Türkiye’de analog karasal yayınlar bitme noktasına gelirken, Uydu , IPTV ,Digital kablo, OTT ,GSM mobil TV mecraları izleyicilere kalite, hız, ekonomi , zaman kullanımı ve mobilite’yi sunması nedeniyle hızla gelişmektedir.
2018 yılı sonunda RTÜK, TV ve Radyo ihale yönetmeliğini yayınlamıştır. Bu yönetmelikle Karasal TV ve Radyo yayınlarını regüle edecektir. Ancak tüm dünyada 700 ve 800 Mhz karasal yayın band frekanslarının kamu güvenliği ve haberleşme ile GSM operatörlerinin kullanımına sunulmasıyla DVB-T veya T2 sayısal karasal yayın iletimi zor hale gelmiştir.
Ayrıca kalan sınırlı sayıdaki frekanslardan sayısal karasal teknikle ancak 30 kadar HD TV yayını iletmek mümkün olacaktır. Buna mukabil uydu ve diğer mecralarda 400’ e kadar SD ve HD TV yayını halihazırda yayın yapmaktadır.
DVB-T2 de yayın izlemek için izleyiciler eğer TV alıcılarında bu özellik yoksa setüstü kutusu satın almak, TV kuruluşları da verici alt yapısı ve uydu sistemleri için ayrıca yatırım yapmak zorunda kalacaklardır.
Bu nedenlerle izleyiciler, tercihlerini uydu ve diğer iletim mecraları olan, broadband , internet ,OTT, IPTV teknikleri ile son yıllarda GSM mobil üzerinden 4.5 G / 5 G ve üzeri teknikle her türlü verinin kesintisiz, yüksek çözünürlüklü ve yüksek hızlarda iletmek mümkün olmuştur. İzleyici, iletim ve taşınabilirliğin yanı sıra interaktif erişimin sağladığı kolaylıkları da talep etmektedir.
Bireyselleşmenin, hızla yaygınlaştığı günümüzde bilgiye erişimin, izleme ve dinleme taleplerinin çoğalması ,Televizyon kanal sayılarının ve yüksek çözünürlük taleplerinin artması nedeniyle bu iletim tekniklerinin kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir.
Türkiye’de üretilen program ve yayınlarda kullanılan HD formatı Avrupa, Uzakdoğu ve ABD de 4 K ve 8 K çözünürlüğe ulaşmıştır.
Ayrıca, ekran boyutları 20 inch’ten 50 inch’e hatta 100 inch TV alıcılarına ulaşmış ve satılmaya başlanmıştır. Ekran boyutlarının büyümesi TV formatlarını da 4 K ve 8 K ya çıkmasını zorunlu hale getirmektedir.
Bu konuda talep izleyicilerden ve TV üreticilerinin piyasaya sürdüğü ekonomik 4 K TV alıcılarından kaynaklanmaktadır. Günümüzde satılan HD TV alıcıları neredeyse kalmamıştır. Bunun yerini 4 K ve üstü Smart özellikli TV alıcıları almaktadır.
Radyo Yayınları :
Türkiye’de Radyo yayıncılığı TV de olduğu gibi analog olarak 87.5 ile 108 Mhz bandında 200 Khz ara ile yapılmaktadır.
Avrupa yayın birliği komşu frekans aralığını 300 ve 400 Khz olarak belirlemiştir. Bu standarda uyulduğunda bir şehirde en çok 60 adet radyo yayını yapılabilmektedir. Halbuki İstanbul örneğine bakarsak Ulusal ve çoğu yerel / bölgesel olan 106 adet radyo yayını 200 Khz aralıkla 35 adet farklı noktadaki verici direklerinden zorlukla yapılabilmektedir. Bu durum çıkan teknik sorunlarda tüm radyolar arasında domino etkisi oluşturmaktadır.
Bu standartta ve sayıdaki radyo yayını hiç bir metropolde yoktur.
Küçük Çamlıca tepesinde yapımı ve yayın montajı bitmek üzere olan seyir TV ve Radyo kulesinde, önce 60 adet radyo, ardından 80 ve nihayet 100 adet radyonun ayni direkte 200 Khz aralıkla yayın yapabileceği belirtilmektedir. Bu durum da intermodülasyon ve interferans sorunlarının çıkmasından endişe edilmektedir.
Tüm yayınların tek bir kulede yer almasının teknik olumsuzluklarının yanı sıra güvenlik sorunlarını da gündeme getirecektir. Bu kulenin bir yedeğinin zaman geçirilmeksizin İstanbul’un toplam 5.125 km2 kapsayacak şekilde ve bu kuleye yakın bir noktaya kurulması faydalı olacaktır.
Yakın gelecekte yapılması planlanan ihale sonucunda TV de olduğu gibi karasal sayısal Radyo yayıncılığında da değişikliklerin olması gerekecektir. Bu konuda radyo yayıncılığında temel 5 yayın standardı DAB / DAB + / DRM / HD Radyo / CDR sistemlerinden bahsedebiliriz.
Bu konuda ülkeler arasında tam bir konsensüs yoktur . Sistemlerin olumlu ve olumsuz tarafları bulunmakla birlikte ülkemizde seçilecek standardın DAB olacağı konuşulmaktadır. Hangi sistem seçilirse seçilsin yayın yapan radyo sayısı artacak ve dinleyicilerin yayınlara ulaşmak için araçlarında ya da evlerinde buna uygun alıcı edinmesi gerekecektir.
Radyo sayısının artması, dinleyicilerin sisteme uygun radyo alıcısı edinmesi gibi konuların sektöre nasıl yansıyacağı hangi katkıyı yapacağı hesap edilmelidir.