1 Nisan sabahı dağılın "Bize bir şükür secdelik yer bırakın!"

Haber 7 Yazarı Esra Elönü, üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen acıların hala taze olduğu 28 Şubat dönemini yazdı...

ABONE OL
GİRİŞ 01.03.2019 13:36 GÜNCELLEME 01.03.2019 15:06 GÜNCEL
1 Nisan sabahı dağılın "Bize bir şükür secdelik yer bırakın!"

Esra Elönü/HABER 7

Suyu ne kadar bulandırırsanız bulandırın, vefa akarsu gibidir kir tutmaz!

 

 

Geçmişe, dönen koltuklarınızda daireler çizerken bakamazsınız, durup bakacaksınız. Fitnenin sıcağında gölgesine sığındığımız ağacı sallayıp duruyorsanız siz parti değil pusu kuruyorsunuz demektir.

Hüzünle akran olana yaşı sorulmaz biliyorum lakin 28 Şubatın üzerinden tam 22 yıl geçmiş. Hatırla!  1995 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik bölümü öğrencisi Zühre Uçar’ı hatırla! Birinci olmasına rağmen ağzı kapatıldı sahneden inmeye zorlandı hatırlıyor musun? Hani izlerken boğazımızda düğümlenen acıyı, şubat şubat yutkunduğumuzu hatırla!

 

 

Biz sıktığımız yumrukları semaya açtık bir zafer duasıyla nasıl kapattık hatırla. Köpeklerin bile salya silmeye tenezzül etmeyeceği gazetelerde mazlum kardeşlerimizin manşet manşet nasıl celladı oldular hatırla!

İster kenara çekil, suyun getirdiklerini izle, ister deryaya dal hınçla yüz, hatırlanacak olan zalimin yüzü değil yüzsüzlüğüdür.

Hani diyorum ya o zamanlar iyi giyinmiyorduk lakin inandığımızı yaşamak, üzerimizde çok şık duruyordu. İtlerin ürüdüğü zor da olsa kervan sahiplerinin yürüdüğü zamanlar. Beyazıt Meydanında sıkılmış yumruklar kart postalcıların kursağına takılan. Şimdi baksan Şubat zalimlerinin yüzüne, çektikleri örtüler yüzsüzlüklerine astar bile olmamış. Öyle pişkinler ki hangi yüzlerine makyaj yapacağını şaşırırsın.

Çetin Doğan şöyle buyuruyordu, “10 yıldır Kumpas Davalarıyla uğraşmaktan hayatımı yaşayamıyorum”  Kendi cambazlıklarına sirk yeri üretmekten bıkmış olan bu kılıfçı canlıları nereye koysak.  Yüzlerinde bir kulak memesi kıvamına gelmiş sahte pembelik.. Kumpas Davası diyor. Bu, Yüzsüzlüğünüze PES davası.

Zalim kartlaşsa da zulmü eskimiyor.  Başındaki örtüye bakılarak şifanı sokakta ara dercesine hasta sedyesinden atılan ve tedavi edilemeyen o teyzenin azabı size zaten hayat yaşatmasın! Verin paşaya bir cımbız ayna ! Balta girmiş vicdanındaki teranelerini ayıklasın. Cefa sürenleri bırakmış da sefasını sürememekten yakınıyor.

Kimi seccadesinden, kimi sakalından, kimi duasından kimi kıyamından vurulmuş.. Kimi küsmüş, kimi çekilmiş kenara, kimi sessiz ağlamış, kimi zulmü haykırmış. Lakin kimseyi inandığından vurmayı başaramamışsınız işte. Önce zulüm, sonra zalimlerin alışverişi, sonra fiş. 

Eee ne oldu paşa! Fişledikleriniz de Afiş. Böyle kafanızda kasket, omuzlarınızda vicdansızlığın rütbeleri hala diri. Bir de utanmadan “ 10 yıldır Hayatımı yaşayamıyorum”.

Aldığınız ah rüzgarı, o artistik şapkanı dalgalandıran tatlı Lodosa benzemez.

Şimdi bütün bunları hatırlayıp, o mazlum kardeşimizin ağzını kapatan ellere zafer çiçeklerini sunacaksak yazıklar olsun bize! Şimdi 31 Martı, ellerini ovuşturarak bekleyen zalimlere şımarıkça “ Ama biz kırgınız” deyip Çınar’ı sallayanlardan olacaksak yazıklar olsun bize!