İtalya'ya tepkiler yükseldi: Engizisyon mahkemesi misiniz?
İtalya hükümetinin sözde Ermeni soykırımını resmi olarak tanıması sonrasında konu ile ilgili Türkiye'den tepkiler yükseldi. AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan ile Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı, tarihçi Yusuf Halaçoğlu konu ile ilgili görüşlerini haber7.com'a açıkladı.
ABONE OLAsya Karagül/ Haber7.com
İtalyan hükümetinin "sözde Ermeni soykırımını resmi olarak tanıması ve bunu uluslararası alanda savunmasını" isteyen önerge, 43 çekimsere karşı 382 oyla kabul edildi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan ve Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı, tarihçi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'na konu ile ilgili görüşlerini sorduk.
"BU YÜZYILLIK ASILSIZ BİR SİYASİ İFTİRADIR"
Sözde Ermeni Soykırımı tasarısını gündemlerinde tutan, meclislerinde lobi baskıları neticesinde, iç siyaset menfaatleri için oylatan ülkeler, bu yüzyıllık asılsız siyasi iftirayı her sıkıştıkları anda, Türkiye aleyhine kullandıkları ucuz, hayasız, aciz bir kurtuluş yolu olarak görmekteler.
"KENDİLERİ YAZIP KENDİLERİ OYNUYORLAR"
Bu iftirayı meclislerinde oylatan devletlerin sömürge yaptıkları yerlerdeki utanç verici insanlık suçu ve jenosit uyguladıkları zamanlar daha dün. Derebeyi ve sömürge medeniyetinin temsilcisi olanlar kendilerinin yaptığı katliamları ve vahşet dolu soykırımları gizleme çabasıyla,Türkiye gibi birçok ülkeye karşı bu tiyatro oyunlarını zaman zaman sahneliyorlar.
Fakat senaryosu çok bayağı ve adice yazılmış, tarihi hiçbir dayanağı olmayan olur olmaz iftiralar ve suçlamalar içeren bir perdelik oyunu kendileri yazıp kendileri oynuyor kendileri izliyorlar.
"SİZİN TARİHİNİZ UTANÇ VERİCİ SOYKIRIMLARLA DOLU"
Hakikat güneş gibidir ve güneş balçıkla sıvanmaz. İnsanlık tarihi, derebey ve sömürge medeniyetinin temsilcileri tarafından gerçekleştirilen onlarca hatta yüzlerce utanç verici soykırım, katliam vahşet ve trajediyle doludur.
Güya stratejik ortağımız ve başta NATO olmak üzere birçok uluslararası kuruluşlarda birlikte olduklarımız, müttefik oldukları Türkiye gibi büyük bir ülkeyi katliam, soykırım gibi iftiralar ile suçlamaları yok hükmündedir. Yalan ve iftiradan ibaret, tarihi gerçeklere sığmayan bu siyasi kararları alanlar, öncelikle kendilerine ve kendi tarihlerine dönüp bakmalarını hatırlatmak gerekir.
"TARİH ŞAHİT: ANKARA, ANKARA'DAN ÇOK BÜYÜK"
Tarihi çarpıtıp görmezden gelerek siyasallaştıranların bu tür girişimleri bundan önce olduğu gibi bugün de,Türkiye açısından hiçbir hükmü yoktur. Tarih şahittir,herkes bilir ki, Ankara, Ankara’dan çok büyüktür. Ankara ile dostluk bütün başkentlerin faydasına,düşmanlık ise zararlarına olacaktır.
Ermenilerin 1915 döneminde Erzurum da, Kars’ta, Ardahan gibi Anadolu şehirlerinde yaptıkları katliamları ve daha dün Hocalı’da Azerbaycan Türklerine karşı yaptıkları jenositi, sözde Uygar dünyanın görmek istememesini vicdanın ve aklın kabul etmesi mümkün değildir.
"NİSAN TASARI MEVSİMİDİR"
Nisan geldiğinde, bu konu ile ilgili tasarı mevsimi açılmış demektir. Yıllardır aynı cümleler ile aynı konuları eleştirmekten bezdik. Ermeni meselesi, Türkiye'yi eleştirmek ve cezalandırmak amacıyla politikleştirilen bir konu. O günkü iklime ve söz konusu ülke ile Türkiye arasındaki ilişkilere göre değişim gösteren bir algı mevcut. Popülizm malzemesi haline gelmiş bir konu bu. Ben bir politikacı, bir Ermeni ve bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak buna kesinlikle karşıyım. Hrant Dink'de karşıydı, aklı başında düşünen herkes de karşı.
Bu tarihtir, bunu tarihçiler incelemelidir. Belgeler ile konuşulmalı ve ortaya çıkartılmalıdır. Bunu parlamento kararlarıyla çözmeye çalışmanın sorunu ortadan kaldırmak yerine derinleştirerek kısır bir döngü ortaya çıkaracağını yıllardır söylüyoruz.
ERMENİ MESELESİ ARAÇSALLAŞTIRILIYOR
Biliyorsunuz 2014 yılından itibaren Cumhurbaşkanımız 24 Nisan'da başsağlığı mesajı yayınlayarak 1. Dünya Savaşı'nda hayatını kaybetmiş Ermenilerin bugünkü torunlarına, yani bizlere başsağlığı diliyor. Türkiye bu konuda çok mesafe aldı, çok insani bir noktada. Türkiye'de bu konu ile ilgili herkes görüşlerini ifade edebiliyor. Bir yabancı devlet parlamentosunda sanki Türkiye'de bu konu konuşulmuyormuş gibi, Türkiye'yi cezalandırmak amacıyla Ermenilerin geçmişte yaşadığı tehcir olayının araçsallaştırılması bizim için oldukça üzücü.
Bu tavrı reddediyoruz. Hiçbir parlamentonun bu işe karışmasını istemiyoruz. Yabancıların asla karışmasını istemiyoruz. Bilakis, gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz görüşü içerisindeyiz. Şiddetle reddediyoruz.
"1000'DEN FAZLA BELGEMİZ VAR GELİN KARŞILAŞTIRALIM"
Ermeni tasarısı İtalya'da 382 oy ile kabul edilmiş. Açıkçası Türkiye bu konu ile ilgili net bir tavır ortaya koymadıkça bu tarz kararlar ile karşılaşmamız çok muhtemel. Ermeni meselesi Türkiye'nin dünya çapında uğraştığı bir sorundur. Biz bu konu ile ilgili ilmi olarak mücadele ettik. Ben Türk Tarih Kurumu Başkanlığı yaptığım süreçte bu konu ile ilgili bir ekip çalıştı ve 1000 belgeden fazla belge topladı. Rusya, İngiltere, Fransa, ABD, İran ve diğer ülkelerin arşivlerinden yararlanarak yaptık bunu. Gelin karşılaştıralım denildiğinde ise hep bir kaçma ve olayı örtbas etme çabası içerisine giriyorlar.
ARŞİVLER DEĞİL PARLAMENTOLAR KONUŞUYOR
Türkiye'nin kabul etmesi gereken nokta "Ermeni meselesi"nin ilmi değil siyasi olduğudur. Zira üniversiteler ve arşivler değil, parlamentolar konuşuyor. Bizi, parlamentolar mahkum ediyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 11. maddesinde bile, "Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır" deniliyor.
ENGİZİSYON MAHKEMESİ MİSİNİZ?
Parlamentolar bizi mahkum ediyor. Onlara ses yükseltip, "Engizisyon mahkemesi misiniz?" dememiz gerek. Açıkçası mesele Türkiye içi bir mesele. Kendi halkımızı bu konu ile ilgili yeterince bilgilendirmedik, kamuoyu oluşturamadık. Bunun için çabalanması gerekiyor. Hem iç kamuoyu hemde uluslararası kamuoyunda karşı hamlelerle bunu kendi lehimize çevirmeliyiz. Çünkü ortada onların iddiasını destekleyecek belge mevcut değil.