Miroğlu: Kürtlerin CHP'ye oy vermesi tarihi bir hatadır
AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Mardin eski Milletvekili Orhan Miroğlu, terör örgütü elebaşı Öcalan'ın avukatları ile görüşmesini 'Yeni Çözüm Süreci Kapıda' diye yorumlayanlara yanıt verdi. Miroğlu, 23 Haziran'da yapılacak İstanbul seçimleriyle ilgili de önemli mesajlar verdi.
ABONE OL8 yıl aradan sonra Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi ne demek? Yeni bir çözüm süreci kapıda mı? Öcalan’ın çağrısına ABD ne diyecek? Ortadoğu’da konjonktür değişti mi? İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde Kürt seçmenlerin tavrı ne olacak?
Miroğlu son kitabında ( Yeni Yüzyıl, Kürtler ve Bağımsızlık) Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e atıfta bulunuyor ve ‘Atatürk Kürt sorununu çok iyi okudu ve onun düşünceleri güncellenmeli’ düşüncesinde. Peki, kim nasıl güncelleyecek?
AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Mardin eski Milletvekili Orhan Miroğlu, Forum USA okurları için Pınar Işık Ardor’un sorularını yanıtladı.
Şöyle bir iddia da var. Selahattin Demirtaş serbest bırakılacak Abdullah Öcalan ev hapsine çıkarılacak. Bunun için ne dersiniz?
“İSTANBUL DÜNYANIN EN BÜYÜK KÜRT ŞEHRİ”
Ben AK Parti’nin tırnak içerisinde böyle bir pazarlık içerisinde olduğuna hiçbir şekilde inanmıyorum. Çünkü buna benzer şeyler çok denendi. Bakın Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden hoşlanan Kürtler var ama bu fikirlerden hoşlanmayan milyonlarca da Kürt var. Çözüm sürecinde o Kürtler çok incindiklerini hissettiler. İstanbul’da yaşayan 3-4 milyon her ne ise Kürt nüfusumuz var. Bu Kürt nüfus İstanbul’un dünyanın en büyük Kürt şehri olduğunu gösteriyor. Ancak bu nüfus ile ilişkiler ne Öcalan ne de HDP politikaları üzerinden kurulabilir. Herkes kendisine güvensin. Partilerin bir iddiası olsun. Batıya yerleşmiş Kürt vatandaşlarımızla kurulan ilişkilerin bir program dâhilinde gerçekleştiğini ilk defa AK Parti cephesinde görüyoruz. Yani Kürtler AK Parti’yi konjonktürel olarak desteklemediler 17 yıldır. Kürtler AK Parti’yi kendi hayatlarında kendi taleplerinde bir değişiklik yaratabildiği için destekledi. Oysa şimdi CHP ile HDP seçmeni arasındaki ilişki böyle bir şeye dayanmıyor. Siyasi temeli yok.
Neye dayanıyor?
“HDP’Lİ SEÇMENİN CHP’YE YÖNELİYOR OLMASININ BİR GELECEĞİ YOK”
Bir öfkeye, bir kızgınlığa dayanıyor. Hep söylenir ya, AK Parti’nin temel haklar ve özgürlükler manzumesinde Kürt vatandaşlarımızın bilhassa batıdaki siyasi temsil ve eşitlenme meselesinde biraz ikircikli davranması biraz frene basıyor olması. Yoksa Kürtler inkârı bitiren bir parti ile kurdukları siyasi ilişkinin hiçbir şekilde CHP ile kurdukları siyasi ilişkiye benzemediğini çok iyi biliyorlar. Dolayısıyla şu an HDP’li seçmenin CHP’ye İstanbul şartlarında yöneliyor olmasının bir geleceği yok.
“AK PARTİ’NİN KÜRTLERLE KURDUĞU İLİŞKİ SOMUT, ANLAŞILABİLİR, RASYONEL BİR İLİŞKİDİR”.
Somut gerçekliği ortaya çıkarıyor ama bir geleceği yok. Başından beri AK Parti’nin dile getirdiği ve dile getirmekle kalmayıp hayata geçirdiği reformlar sürecinde AK Parti’nin Kürtlerle kurduğu ilişki somut, anlaşılabilir, rasyonel bir ilişkidir. Demokrasiyi barındıran bir ilişkidir. Karşılıklı tanımayı barındıran bir ilişkidir. Ama CHP ile HDP’li seçmenlerin ve HDP’nin yönetim olarak HDP’nin kurduğu ilişki normal bir ilişki değil. CHP ve HDP’li elitlerin kurguladığı ve hayata geçirdiği bir ilişki gibi düşünmek lazım.
Peki, önümüzde İstanbul seçiminin yenilenmesi var. 23 Haziran’da seçmenden oy isteyeceksiniz. Ak Parti Kürt oyları için ne yapmalı?
“CHP İLE KÜRT SEÇMEN ARASINDAKİ İLİŞKİ KORKUYA DAYALI OLMUŞTUR”
Bunun konuşulması lazım. Batıdaki Kürt vatandaşlarımızın bir muhasebe yapmaları beklenir. Kendi siyasi hafızalarına güvenmesi lazım. Sağdan soldan duydukları emir gibi söylenen dile getirilen mesajlar üzerinden siyasi tercih yapmaları her şeyden önce çok mücadele ettikleri demokrasi talebine ters düşen bir durumdur.
Ben 20 yıl 30 yıl demokrasi mücadelesi vereceğim. Adamın biri oradan çıkacak diyecek ki CHP’ye oy ver. Neden vereyim? Türk siyasi tarihinde CHP fikrinden gelen partilerin Kürtlerle kurdukları somut sağlam yoluna selametle devam etmiş bir tek siyasi ilişki göstersinler. Yoktur böyle bir ilişki. Bir tek Erdal İnönü denedi o da hüsranla bitti. 7 Milletvekilini Paris’te Kürt konferansına gittiler diye ihraç etti. Bu ihracın en önemli mimarı Deniz Baykal’dı. Bu hafıza üzerinden gittiğiniz zaman CHP ile Kürt seçmen arasındaki ilişki Demokrat Parti’nin tarih sahnesine çıktığı günden başlayarak hiçbir zaman karşılıklı siyasi menfaate dayalı bir ilişki olmamıştır. Korkuya dayalı bir ilişki olmuştur. Bilhassa tek parti döneminde Kürtler CHP’den korkmuş gitmiş CHP’ye oy vermiştir. Bu korku o kadar büyüktür ki, 1946 seçimlerinde, Doğu/Güneydoğu’da seçmen Demokrat Partiye değil, daha çok yine CHP’ye oy vermiştir. Çünkü Demokrat Parti’nin kuruluşunu bile bir devlet oyunu gibi algılamıştır. 2000’li yıllarda AK Parti tarih sahnesine çıkmasaydı bugün Türk- Kürt siyasi ilişkilerinden bahsetmek mümkün olmazdı. Türkiye bugün federasyonu konuşurdu. Eğer gerçekleşmemişse o da. Ayrılıkçılığa dayalı fikirlerin hüküm sürdüğü, Ortadoğu’daki gelişmelerin de doğrusu bu fikirleri beslediği bir tarihi süreçte, Türkiye’de AK Parti’nin tarih sahnesine çıkması üniter birliğimizin adeta sigortası olmuştur. Türkiye’nin CHP ve HDP gibi bölgesel sınırlara hapsolmuş partilere değil, bir Türkiye Partisine ihtiyacı vardır ki, bu parti AK Parti’den başkası değil, bugünkü koşullarda.
Muhafazakâr Kürt seçmen böyle bir ayrım var kamuoyunda. Laik-seküler Kürtlerle farkları ne?
“ KÜRTLERİN CHP’YE OY VERMESİ TARİHİ BİR HATADIR.
Kimse bilemez kaç tane muhafazakâr seçmen var diye. Bunu geçelim. Kürtler artık muhafazakâr ya da laik-seküler olsun bir etnik topluluğun 100 yıl boyunca görmezden gelinmiş yok sayılmış haklarına ortak bir anlayışla bakıyor. Bu bakımdan Doğu Güneydoğuda AK Parti’ye oy veren Kürt’le aynı sebepten(demokrasi, yeni anayasa ve inkâr sürecinin ortadan kalkması gibi) HDP’ye oy veren Kürt arasında bir fark yok.
Bu noktada bir yanılgı var. HDP, bu haklı taleplerin taşıyıcısı bir parti değil. Bu işin artık muhatabı HDP değil. HDP sadece bu hakları bloke ediyor. CHP’ye 11 büyük metropol şehirde HDP’den gitmiş oyların hikmeti sebebini iyi araştırmak lazım. İstanbul’da siyasi temsil eşitlenme talepleri önemli bir faktör. Burada yaşayan Kürt nüfus, seçimden seçime gidip oy kullanan pasif bir seçmen kitlesi olmak niyetinde değil. Aktif olmak ve merkez siyasette yer almak, yani deyim yerindeyse sokak siyasetinden kurtulmak istiyor. Bir toplumsal kesim bu arayışlara girerken hata yapma şansı çok yüksek. Dolayısıyla İstanbul’da Kürtlerin CHP’ye oy vermesi tarihi bir hatadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi referandumunda, evet oyu kullanan 2 milyon HDP seçmeni ne kadar doğru yapmışsa, CHP’ye 31 Mart’ta oy veren HDP seçmeni de o kadar yanlış tercih yapmıştır. Bunun İmamoğlu’nun başkan olup olmamasıyla bir alakası yok.
17 yıl önce İstanbul’a gelen Kürt vatandaşlarımız burada eğer hayata tutunabilmişlerse bu işi en büyük oranda kolaylaştıran Ak Parti iktidarıdır. CHP’nin bu konuda ne düşündüğünü sanırım ne kamuoyu ne HDP’li seçmen biliyor.