YÖK Başkanı Özcan'dan ilk tırpan

Yeni Başkan Özcan'dan YÖK'te köklü değişikliklerin ilk sinyali. Özcan, YÖK'ün kurulu-şunda göreve başlayan ve yıllardır kimsenin yerinden oynatamadığı bir ismi gönderdi.

ABONE OL
GİRİŞ 19.12.2007 10:10 GÜNCELLEME 19.12.2007 10:10 GÜNCEL
YÖK Başkanı Özcan'dan ilk tırpan

Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü'nün yazısında aktardıkları...

YÖK'te gerçekten bir şeyler değişiyor

Yeni Başkan Yusuf Ziya Özcan, YÖK'te köklü değişiklikler yapacak. Hem de daha önceki hiçbir başkanın cesaret edemediği kadar. Baksanıza daha ilk günden, kimsenin yerinden oynatamadığı Özel Kalem Müdiresi Gülsüm Baskan'a güle güle demiş.
Baskan, YÖK ilk kurulduğunda, Doğramacı'nın yanında sekreter olarak göreve başlamış, oturduğu yerden, profesörlüğe kadar yükselmişti.
Birçok üniversitede derslere de giriyormuş. Hayret, Özkan'ı nasıl ikna edemedi! Şaşırdım. Oysa, bir başkanın arayıp da bulamayacağı donanıma sahipti!..
Yusuf Ziya Hoca çok dikkatli olmak zorunda. Yaptığı, yapmadığı her şey artık medyanın gözetimi altında. Oturduğu koltuk ne acemilik kaldırır ne de kin ve husumet. Birilerinin gazına gelip taşeronluk ya da tetikçilik yapmaz diyor onu tanıyanlar. Çelik gibi politikacı da değil. O hâlâ bir eğitimci ve bir bilim insanı.
Bu yüzden, önyargılardan uzak bir şekilde, yapabileceği konular üzerinden değil de, yaptıklarına göre değerlendirmek, sanki çok daha doğru olacak.
İlk hafta karnesi, acemice söylemleri dışında, fena değil. Amacını aşan açıklamalarda bulundu. Örneğin, 'Rektörler bazen yasaları da göremesin' gibi. Sanıyorum zaman içerisinde daha özenli, daha temkinli olacak. Yöneticilik, okumakla öğrenilmiyor.
YÖK başkanlarının daha önce rektörlük yapanlar arasından seçilmesi bu yüzdendi. Ama mademki artık o koltuğun sahibi o, oturup öğrenecek. En azından yaptığı işlerin, güncel tartışmaların ya da kırdığı potların gölgesinde kalmaması için...

Özcan kimden yana?
Üye sayısı açısından bakıldığında, YÖK'ün, Özcan'ın kontrolü altına girmesi zaman alabilir. Rektörler üzerinde etkili olması da ancak gelecek öğretim yılında gerçekleşebilir. Ama eğer samimiyetine inandırır ve hedeflerini iyi anlatabilirse, bu süreç çok kısalabilir.
Bu yüzden, yeni Başkan 'Yasakları tümüyle kaldıracağım' gibi toptancılığı bir kenara bırakıp üniversiteler için ne yapacak, onu ortaya koymalı. Örneğin:

  • Üniversiteler mali özerkliğe kavuşacak mı?
  • Verilen kadrolar bir an önce açılacak mı?
  • Ar-Ge ve teknoparklar için kesenin ağzı açılacak mı? 2010 için öngörülen GSMH'nin yüzde 2'si için bastıracak mı?
  • Öğretim elamanlarının maaşı iyileştirilecek mi?
  • Ulusal bir akreditasyon sistemi oluşturup çıtayı yükseltecek mi?
  • Öğrencileri ve Türk eğitim sistemini ÖSS belasından kurtaracak mı?
  • Bilim üreten araştırmacı üniversiteler ile meslek adamı yetiştirenleri birbirinden ayırıp tek tip üniversite modelinden vazgeçecek mi?
  • Üniversitelerin asli unsurlarından biri olan araştırma görevlileri ile öğrencilerin temel sorunlarıyla ilgilenecek mi? Asistanlık sonrası kadro, yurt ve burs konusundaki öngörüleri ne?
  • Politik amaçla açılan üniversiteler ne olacak? Verilmeyen bütçelerle bu üniversiteler nasıl gelişecek? Bu konuda, önce altyapı ve kaynak diye iktidara karşı dik duracak mı?
  • Özel üniversite kavramına nasıl bakıyor?
  • Türban ve katsayılar konusunda ne düşünüyor? Nasıl çözecek?
  • Olası bir kriz anında üniversiteden mi yoksa iktidardan yana mı tavır alacak?
  • Her türlü yasağı kaldıracağım derken, yerleşik kuralları, özgürlükler adına rafa kaldıracak mı?
  • YÖK'te yeni bir yapılanmaya gidecek mi? Yürütme Kurulu'nu yeniden çalıştırmaya başlayacak mı? Üniversitelerarası Kurul'a müdahale edecek mi?
  • Rektörlük ve dekanlık seçimlerinde taraf olacak mı? Seçim sonuçlarına saygı duyacak mı?
  • Öncekilere benzer YÖK yasa tasarıları TBMM'ye getirildiğinde, iktidara karşı tavrı ne olacak?
  • Anayasa'nın 130 ve 131. maddelerinin değiştirilmesi gerektiğine inanıyor mu?
  • YÖK'te danışmanlarla mı çalışacak yoksa seçilmiş üyelerle mi?
    Özetin özeti: Özkan'a Allah kolaylık versin. İşi çok zor. Umarız iktidarla üniversiteler ve kamuoyu arasında günah keçisi olmaz. Rahat ve sabırlı hali, kendine güvenmesi ve ne istediğini biliyor olması, acemiliğinin panzehiri olabilir.