Hayrettin Karaman'dan Milli Eğitim Bakanı Selçuk'a çağrı
Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, talim terbiye kurulunda Alpaslan Durmuş'un görevden alınıp yerine Burhanettin Dönmez'in getirilmesiyle ilgili değerlendirme bulundu ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a çağrı yaptı.
ABONE OLYeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un talim terbiye kurulunda yaptığı yeni görevlendirmeyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Konuyu köşesine taşıyan Karaman, "Koca bakan, elbette kiminle çalışacağına karar verme hakkına sahiptir, ama bizi ilgilendiren husus kimi görevden aldığı ve yerine kimi getirdiği konusudur" ifadelerini kullandı.
Karaman'ın gelen ve giden isimleri dikkat çektiği yazısı şöyle:
Önce göreve getirdiği sayın Burhanettin Dönmez’in üç tiwitine bakalım:
“Din öğretmeni yetmedi ilahiyat fakültesi öğrencilerine öğrenimleri sırasında öğretmenlik için formasyon alma hakkı tanındı.”
“YÖK kendini aşmış, geriye doğru büyük bir adım. Bir adımda kırk yıl geriye gidiş. Ben değişim buna derim.”
Malatya’nın rektörü hakkında:
“Maalesef rektörlükle soytarılığın birbirinden ayrı işler olduğunu bilmeyen rektörlerin sayısı hızla artıyor! Bizdeki de rektör olur olmaz hacca gitti, bıyık bıraktı, camiyi yıktırdı daha büyüğünü yaptırıyor. Rektör değerlendirme kriterlerinin acilen değişmesi gerekiyor!”
Şimdi de görevden aldığı sayın Alpaslan Durmuş’un ne yaptıklarını görelim:
İçinde bulunduğum bir WhatsApp grubunda sayın Alpaslan Durmuş için, itimad ettiğim şahısların güzel tanıklıkları oldu; işte bunlardan biri:
“…Özellikle dinimizi doğru anlatma, İmam Hatip müfredatının hazırlanmasında, Din Kültüründe dinin özüne dönülmesinde, evrim felsefesinin biyolojiden çıkarılmasında, tarih kitaplarındaki ideolojik konular üzerinden Müslümanlara küfredilmesini engellemekte, Müslüman şair ve yazarların Edebiyat kitaplarına dercedilmesinde, hayatın bir realitesi olan tesettürlü görsellerin kitaplarda yerini almasında, tartışmalı konulara Din Kültürü kitaplarında yer verilmemesinde, okul öncesine seçmeli Kur’an-ı Kerim ve Arapça derslerinin koyulmasında, FETÖ kaynaklarının ve yazarlarının kitaplardan çıkarılmasında... ve daha birçok hayati konuda görevini hakkıyla yapmıştır. Şahitlik ederim…”
Alparslan Bey bu tanıklıklara teşekkür mahiyetindeki mesajında diyor ki:
“…Dün gerek bu grupta, farklı WhatsApp gruplarında ve sosyal medyada ve gerekse ferden ferda arayan, mesaj gönderen arkadaşlarımdan kardeşlerimden duyduğum/okuduğum mesajlarda hep ‘iyi bilirdik’ mealinde şahitlikler gördüm; bu hâl üzere gitmiş olsaydık Rabbimize arz edeceğimiz ne güzel birikimlerimiz olmuş, hamdolsun! Allah bu şehadetlere ve müzaheretlere mazhar olan bizi, şahitlerimizi ve bütün mümin kardeşlerimi istikamet üzere daim kılsın, hüsnühatime nasip etsin, amellerimizi bereketlendirsin, dualarımızı ve birbirimize şahitliklerimizi kabul etsin.”
“Şimdi yükümüz daha ağır: Çünkü dost bî-vefâ değilmiş, hem-dert de çok imiş; hamdola, hamdler O’na... Ancak devran bî-sükûn, düşman kavî ve tâli’ ise zebûn; hâlâ... O hâlde birr ve takva için dost ve hemdert ile muavenet içinde yükümüzü taşımak, yükümlülüklerimizi üstlenmek, önümüzde uzanan yola odaklanıp devam etmek zorundayız. Yazıklanmakla elde edeceğimiz rahatlıktan, kendimize yönelmiş eleştirinin saflarımızı bölmesinden, elimizden kayıp giden imkân ve kudrete yas tutmaktan korunarak... Çünkü biz eğitimle uğraşanlar yaşamanın ‘berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmak’ anlamına geldiğini biliyoruz. Ve çocuklarımızın başına çorap örülüyor olduğuna göre, bunu yeni ortaöğretim sistemine baktıkça daha iyi fark ettiğimize göre mücadeleye devam edeceğiz. Mücadele var oldukça biz var olacağız, biz var oldukça mücadele de var olacak…”
İşte gelen ve işte giden!
Sevgili Reis’imize duyurulur!"