Erdoğan Trump görüşmesinin perde arkası

Haber7 Yazarı ve Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet, Suriye'de gerçekleştirilecek olan operasyonun karar alım sürecinde önemli bir detay olan Erdoğan ve Trump arasındaki görüşmede neler konuşulduğunu köşe yazısına taşıdı. Erdoğan'ın ABD'li yetkililerin sözünü tutmadığı ve Türkiye'nin harekata başlayacağını Trump'a söylemesinin ardından gelen 'DEAŞ'lılar tehdidi gündeme bomba gibi düşmüştü.

ABONE OL
GİRİŞ 08.10.2019 10:15 GÜNCELLEME 08.10.2019 10:36 GÜNCEL
Erdoğan Trump görüşmesinin perde arkası

Suriye'nin kuzeyinde Türkiye, sınır güvenliğini sağlamak ve güvenli bölgenin sağlanabilmesi adına terör örgütlerine karşı bir harekat başlatıyor. Bu harekat süreci öncesinde Erdoğan ve Trump arasındaki kritik görüşmede konuşulanları Mehmet Acet, köşesine taşıdı.

 

 

İşte o köşe yazısı:

Pazar akşamı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında son derece kritik bir telefon görüşmesi gerçekleşti.

 

 

Erdoğan’ın Fırat’ın doğusu için operasyon talimatının verildiğini açıklaması ve geri dönüş ihtimalinin kalmadığı bir ortamda, Trump’ın ne diyeceği, nasıl bir yaklaşım sergileyeceği merak konusuydu.

Trump daha önce S-400’ler konusunda Türkiye’nin tezlerini savunan sözler sarf etmiş olsa da, Kuzeydoğu Suriye’ye yapılacak bir harekat konusunda karmaşık mesajlar vermişti.

Türkiye, Kürtleri vurursa ekonomisini mahvederiz” tweetini hatırlamamız bu anlamda ciddi bir risk ihtimalini de beraberinde getirdi.

Erdoğan/Trump görüşmesine dönelim.

İçeriğinden haberdar olan çevrelerden aldığımız izlenim, Pazar günkü görüşmenin ‘iyi geçtiği’ yönündeydi.

Telefon konuşmasında, Erdoğan Trump’a mealen şunları söyledi:

“Sayın Başkan, siz iyi niyetle bir öneride bulundunuz. Biz de işbirliğine hazır olduğumuzu beyan ettik. Ancak bürokratlarınız, verilen sözleri tutmadı. Ayak sürüdüler. YPG’nin geri çekilmesi, tahkimatların yıkılması, ağır silahların çekilmesi gibi hususlarda verilen sözler tutulmadı. Biz de bu durumu dikkate alarak tek taraflı harekete geçme kararı aldık.”

Trump, Erdoğan’ı dinledikten sonra PYD kontrolündeki bölgelerde yer alan hapishanelerde tutulan DEAŞ’lıların durumunu gündeme getirdi.

Kaynaklardan aldığımız bilgiye göre, bu hapishanelerde Fransa, Almanya, Belçika gibi Avrupa ülkelerinin pasaportunu taşıyan 2 bin civarında DEAŞ’lı bulunuyor.

Telefon görüşmesinde Erdoğan, bu konu gündeme gelince, YPG’nin çıkarılması halinde, bu konuda Türkiye’nin sorumluluk alabileceğini iletti.

Görüşme bittikten sonra Beyaz Saray adına yapılan yazılı açıklamanın ikinci bölümünde hapishanelerde tutulan DEAŞ’lılar meselesi gündeme getirilmiş olmasını bu bağlamda anlayabiliriz.

Ancak sorun şu ki, bu hapishaneler, Türkiye’nin operasyon yapmayı planladığı “Güvenli Bölge” sınırlarının dışında, daha güneydeki bölgelerde yer alıyor.

Bu durumda, Türkiye’nin nasıl bir sorumluluk üstlenebileceği büyük bir soru işareti olarak duruyor.

Erdoğan görüşmede bunun şartını Trump’a iletiyor.

Bu hapishanelerin bulunduğu yerlerdeki YPG unsurlarını çekerseniz, Türkiye bu sorumluluğu üstlenebilir diyor.

Diğer yandan, YPG’nin daha önce olduğu gibi, hapishanelerde tuttuğu DEAŞ’lıları ABD’ye karşı bir şantaj aracı olarak kullanmak arzusu içinde olduğu bilinen bir gerçek.

Telefon görüşmesinin en önemli çıktısı hiç kuşkusuz, yine Beyaz Saray açıklamasıyla kayda alındığı şekliyle, ABD yönetiminin Türkiye’nin operasyon yapacağı alanlarda bulunan birliklerini çekme kararı almasıydı.

Görüşme olana kadar, bir takım ipuçları ortaya çıkmış olsa da, Türkiye’nin tek taraflı harekatına sahadaki ABD askerlerinin nasıl bir tutumla karşılık vereceği belirsiz haldeydi.

Hiç kuşkusuz, yine Trump’ın inisiyatifiyle alınan bu karar, operasyon öncesi TSK için bir moral unsuru, YPG için de derin bir hayal kırıklığı anlamına geliyor.

Zaten bu hayal kırıklığı, YPG sözcülerinin “ABD verdiği sözleri tutmadı, arkamızdan hançerlendik” sözleri ile yansımasını buldu.

Bu kadar değil.

Beyaz Saray’ın operasyon bölgesindeki ABD askerlerini çekme kararını açıklaması, sadece YPG için değil, yıllardır bu örgütü fiili silah sağlayıp eğitimlerden geçiren Pentagon için de hayal kırıklığına neden oldu.

İsim vermeden basına konuşan ABD’li yetkililerin “Pentagon’a hiçbir bilgi verilmedi. Tamamen gafil avlandık” biçimindeki ifadeleri bu şaşkınlık halinin dışavurumu olarak görülebilir.