Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye yaptırım cevabı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı'na karşı ABD'nin açıkladığı yaptırımlara ilişkin "Yaptırımlar açıklıyorlar. Bizim hedefimiz belli. Bizim herhangi bir yaptırım konusunda endişemiz yok" dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 15.10.2019 23:53 GÜNCELLEME 16.10.2019 09:41 GÜNCEL
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye yaptırım cevabı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı'na karşı ABD'nin yaptırım kararına ilişkin soruyu yanıtladı. Erdoğan, "yaptırım konusunda bir endişemiz yok" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptırımlarla ilgili soruya verdiği cevap şu şekilde:

 

PYD/YPG hızla mevzi kaybediyor. “Harekatı durdurun” diye bize baskı yapıyorlar. Yaptırımlar açıklıyorlar. Bizim hedefimiz belli. Bizim herhangi bir yaptırım konusunda endişemiz yok. Biliyorsunuz bu yaptırımların içerisinde şahsım da dahil olmak üzere üç tane bakan arkadaşım ve bize vize koymak suretiyle bizi Amerika'ya sokmama gibi şeyler var. Ticari bazı yaptırımlar var. Yani bunlar herhalde insan tanımıyorlar. Böyle bir sıkıntıyı yaşıyoruz. Ben Sayın Trump'a da bunları ayrıca söyledim. Bir taraftan da bizi ayın 13'ünde ABD'ye davet ediyorlar.

Trump'ın tutarsız durumunu nasıl değerlendirirsiniz? Yaptırımlarla ilgili endişemiz yok dediniz ama olası hazırlıklarla ilgili bizi bilgilendirir misiniz?

Türkiye artık kendine yeten bir ülke. Tarihimiz itibarıyla baktığımız zaman Çanakkale'de bir tas çorbaya talim etmiş bir ülkeyiz. Şimdi birileri yok şöyle yok böyle diyor. Göreve geldiğimizde savunma sanayisinde yüzde 20 kendimize yeten bir durumumuz vardı ama şu anda yüzde 70 oranında savunma sanayiyle ilgili bütün ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılıyoruz. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı terörle mücadelede silah, mühimmatı biz kendimiz üretiyoruz. Bunlarla biz bu işin mücadelesini veriyoruz. Ne dedi? “Parriot vermiyorum.” Verme. Ne oldu? Biz de S-400'ü aldık. Bu seferde başladı “S-400'ü alamazsın.” Aldık. Teslimatı da yapıldı. Ve şimdi son paketi Aralık'ta geliyor. Belki de Kasım'da gelecek. Şimdi artık çaresizlik yok. Dünyada yok yok. İstediğin bir şeyi istediğin yerden bulursun.

SİZ KAYBEDERSİNİZ

Alman Dışişleri Bakanı çıkmış, haddini bilmez bir adam, 'Türkiye'ye silah satmayacağız' diyor. Aman yandık! Ben kaybetmem siz kaybedersiniz. Sen siyaseti de bilmiyorsun, siyaset acemisisin. Siyaseti bilsen böyle konuşmazsın. Sen satmadın da ne olacak yani, biz bittik mi? Fransa çıktı -aramızda anlaşmalarımız var- diyor ki 'Türkiye'ye biz silah satmayacağız.'  Macron ile konuştum, 'böyle bir açıklama yapıyorsun, bu neyin nesi' dedim. Anlamak mümkün değil Avrupa Birliği'ne bakıyorsun aynı şeyleri söylüyor. Avrupa Birliği'nin kendi içinde de bir insicam yok. Çünkü tamamen duygusal konuşmalar. Biz bize yeteriz. O vermiyorsa bir başka yerden alırız. “F-35 vermiyorum” dedi. Düşünün 1 milyar 400 milyon dolar ben ödeme yapmışım ve F-35'in önemli parçalarını da ofset kapsamında Biz Türkiye'de üretiyoruz ve onlara veriyoruz. Biz bir yerde müşterisi değiliz aynı zamanda da bu işin ortağıyız. Adamlar kalkıp bize meydan okuyorlar. Şimdi bu ne yaptı? Aynı zamanda 7-8 milyon dolar her F-35 uçağının maliyetini de artırdı. Peki sen bunu biz vermedin, biz ne yapacağız, çaresiz miyiz? Alternatiflerimiz hazır. Hemen alabileceğimiz yerler var ve teklifler de gelmeye başladı.

ONLARA OLUMSUZ ETKİSİ OLUR

Yerli çelik dahil olmak üzere bazı ürünlerin vergilerinin artırılmasının ekonomiye olumsuz katkısı olabileceğini düşünür müsünüz?

Onun tam aksine onlara olumsuz etkisi olur. Bize yok. Çünkü bu yüzde 25-50 meselesinden dolayı dünyanın değişik yerlerinde aslında olumsuz etkilenenler var, tam aksi olanlar var. Şu anda bizim bu sektörün içinde olan bir firmamız bu süreç içerisinde çok kazandı, “kazanıyorum” dedi. Bu tür oranların hepsi piyasaları farklı şekilde etkileyebiliyor.

LİSTENİN TAMAMINI GÖRMEK İSTEDİK

Yaptırım listesinde Enerji Bakanı da var bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunu kabul edilebilir bulmak mümkün değil. Biz bu listenin tamamını da görmek istedik. Bunları bir söyleyin sebebi nedir? Siz bu ülkenin başkanına, bakanlarına vize getirmekten bahsediyorsunuz. Neye dayanarak böyle bir şey dile getiriyorsunuz. Mal varlıklarına el konulacakmış. Amerika'da mal varlığı varsa… Yaptırımlar tekrar gözden geçirilecekmiş. Bunları neye göre söylüyorsunuz? Benim arkadaşlarımın hiçbirinin ABD'de herhangi bir malı yok. Benim de sadece şahsım değil aile efradına varıncaya kadar hiçbirinin... Böyle bir şeyi kabullenmek, yutmak mümkün mü? Yani biz Türkiye olarak bir kabile, çadır devleti değiliz. Sen Türkiye'ye nasıl böyle bakarsın. Bir taraftan “NATO'da ortağımsın” diyeceksin. “Seninle yıllar yılı biz ortak mücadele verdik” diyeceksin. Şu anda NATO üyesi ülkeler içerisinde ilk 3-4 içerisindeyiz biz. Ödemeleri tam manasıyla yapan ülke olarak. Ödemelerini yapmayan ülkelere de Sayın Trump'ın her zaman çok ağır serzenişleri vardır. Türkiye böyle bir ülkeyken Türkiye'ye karşı farklı değerlendirmeler, yaklaşımlar kabul edilebilir değil.

Bunun dışında da biz teröristlere karşı bu mücadeleyi sırtımızı Adana Mutabakatı'na dayayarak yapıyoruz. Adana Mutabakatı bu işin zaten esasını oluşturuyor. İkinci bir madde bütün NATO üyesi ülkelerin şu anda bizim yanımızda yer alması gerekir. Bu yükümlülüktür. Bu beşinci maddenin yükümlülüğünü de NATO üyesi ülkeler şu anda maalesef yerine getirmiyorlar. Kim bunlar? Başta AB üyesi ülkeler. Bunlar AB'de bile bu kararları alırken neye göre alıyorlar bunu da düşünmek lazım. AB'de kalalım mı kalmayalım mı? Yani haklılığım çıkıyor mu?

Bir başka iş, 'kapıları açarız' dedim rahatsız oldular. Bu işin de ne kadar ciddiye doğru gittiği şimdi ortaya çıkıyor. Böyle giderse zaten işin varacağı yer orası. Siz mi Türkiye'ye böyle bir şey yapıyorsunuz? Sizin planınız neyse bizim de planımız var. Kapıları açıyoruz. 3 milyon 650 bin şu anda bizdeki mülteci. “Haydi AB sizi çok seviyor. Sizler AB'ye gidin” dememiz lazım.

ISRARLA ARABULUCULK, ISRARLA ATEŞKES...

Yaptırım konusunda Pompeo ile bir farklılık gözüküyor. Graham gibi birkaç senatör çok büyük bir baskı oluşturuyor. Başkan Trump'ı bu anlamda baskılanmış gördünüz mü?

Sayın Trump'ın şu ana kadar yaptığı twitter açıklamalarına baktığımızda artık bu tweetleri takip edemez konuma geldik. İzleyemiyoruz. Dün akşamki konuşmayla çok daha farklı bir durum var. Çünkü ısrarla arabuluculuk, ısrarla ateşkes... Artık dayanamadım, “gönder bir heyet, biz bu heyetle bunları konuşalım. Ama asla biz bir terör örgütüyle masaya oturmayız. Ateşkesi biz bir terör örgütüyle konuşmayız” dedim.

KAYNAK : Haber7